YÛNUS EMRE ve ULUBORLU-2

Ayşe Aysel Solmaz (Güntürkün) 'YÛNUS EMRE ve ULUBORLU Araştırma ve Keşif'(*) adlı eserine birlikte bakalım şimdi....

Ayşe Aysel Solmaz (Güntürkün) “YÛNUS EMRE ve ULUBORLU Araştırma ve Keşif”(*) adlı eserine birlikte bakalım şimdi.

“Yunus’un doğum yeri Eskişehir çevresidir.” Isparta’nın ilçesi olan Borlu, Osmanlı döneminde Ulu adını alıp Ulu-Borlu/Uluborlu olur. Selçuklu’nun ikinci, Hamidoğulları’nın ilk başşehridir. Yunus, “Dönemin savaşlarını, Hamidoğulları Beyliği çeri (ordu) düzenini” yaşamış, “Sanayi, ticaret, ulaşım merkezi” Uluborlu’da “Rumlarla ve Türklerle birlikte tüccar”lık etmiş,

“kervanlarla illere, ülkelere” gitmiş, “Şar’da kocalıp ölmüş.”

Ahilerle Kırşehir’den “‘İlim Merkezi’ne, medreselere, kütüphaneye gelir.”

“Ben burada seyreder iken acep sırra erdim Ahi

Bir siz dahi sizde görün dostu bende gördüm Ahi

Bende baktım bende gördüm kim idüğün bildim Ahi

Suretime can verenin kim idüğün bildim Ahi”

Ahilik kurumu ile Yunus’un kopmaz bağı vardır. Ahiler ile Uluborlu’ya gelişi ve kentin gelişimine katkıda bulunması çok önemlidir.

Yunus’un “yedi asırdır dünya dillerine çevrilişi aşk ve sevgisindendir.”

“Âşık olan miskin olur Hak yoluna teslim olur

Her ne dersen boyun tutar çâre yok gönül yıkmağa”

Emre’m Medresesi, Uluborlu’ya ayrı bir naiflik kazandırır.

Taptuk Emre Dergahı’na dergah terbiyesi almak için gelir. Elif misali dosdoğru olmak için ormandan getirdiği odunların bile eğri olmamasına dikkat eder Yunus. Sonrasında yalnızca yaşadığı kent için değil, tüm Anadolu coğrafyası için mısralarıyla hizmet eder.

Bu hizmet evrenseldir. Ayrımcılık barındırmaz. Siz-biz ayrılığı olmaz! Yunus’un kendi dizelerinden bunu öğrenmek mümkün:

“Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan

Halka müderris ise Hakikate asidir.”

Dergah terbiyesine “Hiçbir varlığı incitme!” desturu ile girer. Çıkarken de “İncinmeyeceksin!” desturu ile çıkar.

“Yaratılanı hoş gördük Yaratan’dan ötürü” sözü bunun özetidir.

İnsanı insan eyleyen şeyin sadece aşk olduğunu “Ölen beden imiş, insan olan ölmez” dizelerini bizzat yaşayarak bize öğretir çünkü biz, onu yedi asır geçse bile halen anıyoruz.

Felsefesinden etkilenip insan-ı kamil (bütün, eksiksiz, noksansız, yetkin, tam, ağırbaşlı, olgun, bilgili insan) olmaya çalışıyoruz çağlar boyunca. Yunus Emre’yi hiçbir dinin imanlısı olarak gör(e)meyiz.  Evrensel kimliğiyle çağlar ötesi ve Hakk’ın aşığıdır. “Dōrt kitabın manası bir Elif’te gizlidir” deyişi bunun ifadesidir.

Yani; doğruluk…

“Sen sana ne sanırsan ayruğa da onu san,

Dört kitabın manası, budur eğer var ise …”

Yunus Emre’nin dinamizmini, evrensel kişiliğini ve farklı kimliklerdeki insanlığı çağlar boyunca kucaklayışını “Bir Dem Gelir” şiirinde görürüz. Son üç dizesi şöyle:

“Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer, İncil okur ruhban olur

 

Bir dem gelir İsa gibi, ölmüşleri diri kılur
Bir dem girer kibr evine, Fir’avn ile Haman olur

Bir dem döner Cebrail’e, rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur”

Doğumun 700. yılında Yunus Emre’yi gün geçtikçe daha paylaşımsız, sevgisiz, saygısız, nezaketsiz… hale gelen günümüzde hasretle anıyorum/z.

“Bölünürsek yok, bölüşürsek tok oluruz” diyen Yunus Emre’nin yolunda ve felsefesinde olmaya var mısınız?

__________________

*Ayşe Aysel Solmaz (Güntürkün), YÛNUS EMRE ve ULUBORLU, Araştırma ve Keşif, Etki Yayınları: 776, 1. Basım, Şubat-2021, İzmir, 356 sayfa.

Bakmadan Geçme