YERLİ VE MİLLİ BİR PROGRAM…

Kamuoyunda altılı masa diye anılan altı siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluşan Millet İttifakı, iktidara geldikleri...

Kamuoyunda altılı masa diye anılan altı siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluşan Millet İttifakı, iktidara geldikleri takdirde ülkeyi krizden çıkaracak yol haritasını geçtiğimiz günlerde vatandaşlarımızla paylaştı. 240 sayfadan oluşan mutabakat metninde altı siyasi partinin 2300 konuda anlaştıkları belirtildi.

Programa göz attığımda anlaştık dedikleri konuların çekincesiz anlaştıkları konular olduğu, farklı düşündükleri konuların zamana bırakıldığı, parti çıkarlarının değil de ülke ve vatandaşların yararlarının öne çıkarıldığı görülmektedir. Son dönemde çok kullanılan siyasi bir deyimle ortak programın “yerli ve milli “ özellikler taşıdığı görülmektedir.

Örnek vermek gerekirse; seçim barajının %3 ‘e indirilmesi ile mecliste her görüşün temsil edilmesinin amaçlandığı; güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz diyerek tek adam rejimine son vererek gerçek bir demokrasiye vurgu yapıldığı; çalışanların üzerindeki vergi ve sigorta yükünü azaltacağız, emekli ve yaşlı aylığını arttıracağız diyerek refahı toplumun daha geniş bir tabanına yaymayı amaçladıkları; Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakların satılarak bunların parası ile orman yangınlarını söndürmek için orman yangını söndürme uçak filosu kuracağız, yabancılara konut ve mal satışını sınırlayacağız, para karşılığı TC vatandaşlığı uygulamasına son vereceğiz, kamu personeli ve öğretmen alımlarında mülakat sınavlarının kaldırılacağız, cumhurbaşkanlığı köşkünü Çankaya köşküne taşıyacağız, Atatürk hava limanını yeniden faaliyete açacağız diyerek milli bir duruşu işaret etmektedirler.

Adalet bir ülkenin olmazsa olmaz koşuludur. Mahkeme salonlarına girdiğimizde kürsülerin arkasındaki duvarda büyük harflerle ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR yazısını görürsünüz. Ne yazık ki 12 Eylül darbesi sonunda anayasa ve yasalarda yapılan değişikliklerle adaletin temeline dinamit konmuştur. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun başkanlığı siyasi bir kişilik olan adalet bakanına verilmiştir. Bu yetmiyormuş gibi yine siyasi bir kişilik olan adalet bakanlığı müsteşarı kurul üyesi yapılmıştır. Tüm hakimlerin atama, yer değiştirme ve diğer özlük hakları bu kuruldadır. Üyelerinin çoğunluğu adalet bakanlığınca atanan bu kurulun yapısı ne yazık ki yargıyı siyasileştirmiş, kimsenin yargıya güveni kalmamıştır. İktidar partisi de bu haliyle yargıyı; hakimler, savcılar ve vatandaşlar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmaktadır. Ortak programda “ayrı ayrı Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu kuracağız, Adalet bakanı ve müsteşarını bu kurullardan çıkaracağız.” denilerek avukatların ve vatandaşların büyük bir beklentisine cevap verilmiştir.

Bunların dışında ekonomik ve sosyal alanda, dış politikada yapılacak çok sayıda işler sıralanmıştır. Bunların hepsi ülke ve vatandaşlarımızın lehine projelerdir. İki yıl içinde enflasyonun tek rakamlı sayılara düşürüleceği, kişi başına milli gelirin iki katına çıkarılacağı, beş milyon kişiye iş sağlanacağı, eğitimde KDV’nin kaldırılacağı, taşımalı eğitime son verilerek köy okullarının yeniden açılacağı, çocukların kendi köyünde ve mahallesindeki okullarda okuyacağı, yaz saati uygulamasına son verilerek çocukların velilerin bu işkenceden kurtarılacağı, öğrencilere ücretsiz süt ve öğle yemeği verileceği belirtilmektedir. Bunların hepsi iktidara yakın bazı kimseler için ve işi iyi olan bazı aileler için önemli değildir ama yoksul ve dar gelirli büyük çoğunluk için önemli kararlardır.

Bu vaatler aslında demokrasi ile yönetilen Avrupa ülkelerinde uygulanan, sosyal devlet diye anayasamızda da yazan ancak uygulamada göremediğimiz konulardır. Dilerim bu altı parti iktidar olur , kamuoyuna açıkladıkları konuları uygular , ülkemiz çağdaş ve uygar medeniyetler seviyesine ulaşır. Saygılarımla…

01.02.2023

Yaşar Varış

Bakmadan Geçme