YEHOVA'NIN ŞAHİTLERİ VE FARKINDA OLUNMAYAN TEHLİKE!
İzmir'de ikamet ettiğim sıralarda bir gün kapım çalındı. Elinde bir valiz dergi broşür ile bir genç...
İzmir’de ikamet ettiğim sıralarda bir gün kapım çalındı. Elinde bir valiz dergi broşür ile bir genç kız duruyordu. Kendisinin Yehova’nın Şahidi olduğunu söyledi. Hıristiyan ya da Yahudi değildi ama kendisinin gerçek Hıristiyan bir misyoner olduğunu, ücretsiz bildiri yaptığını söyledi. Elime bir sürü misyonerliği anlatan eser bırakıp gitti. Giderken de bir kıyaslama yapmıştı: ‘Siz Müslümanlar böyle oturun, biz Yehova için mücadele eden gerçek imanlılarız…’ demişti.
Bu son söz üzerine epey bir düşündüm. Biz Müslümanlar; hakikaten sadece oturan, kılı bile kıpırdamaz kişiler miydik diye! Aradan zaman geçti, hayatın akışı içinde bir Yehova Şahidi olan genç kızı unutmuştum. Ta ki aradan kısa bir süre sonra hem arkadaşlarımdan duyduklarım hem de tekrar kapımın Yehova’nın Şahitleri tarafından çalınıp iki olgun bayanın gayet kibarca misyonerlik yaptıklarına tanık oluncaya kadar… Bir şeyler vardı bu işte diyerek biraz araştırma yapma gereği duydum çünkü bu kişiler tatlı dille bizden dinimizi elimizden almaya gelen birer avcıydılar. Yehova’nın Şahitleri, Yehova adını verdikleri Yaratıcı’ya iman edip kendilerinin ilk havari olduklarını söyleyen, ne Yahudi ne Hristiyan ne de Müslüman olmadıklarını savunan bir inanç grubuydu. Yehova’nın Şahitleri… Tevrat’ta Yahve olarak geçen kelimeyi İbranice Yhvh harflerini kendi söylemleriyle Yehova’ya çevirmişlerdir. Kendilerini özel bir sınıf öngörürler ki Yaratıcı’nın şahitleri bir tek kendileridir. Kendilerinden olmadığınız zamanda da asla size değer vermezler, bambaşka bir tavra bürünüp aralarından dışlarlar.
Haklarında bilgi edinmek için pek çok konuşma ve ayinlerine katılmış biri olarak vatanımız ve dinimiz üzerinde bölücü bir tehdit unsuru olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.
Necip Hablemitoğlu, Alman vakıfları üzerine yaptığı araştırma ve verdiği söyleşiden sonra öldürüldü. Yehova’nın Şahitleri inanç grubunun arkasında Almanya olduğunu dile getiren aydın düşünür N. Hablemitoğlu, yıllar yıllar önce bizi yazı ve kitaplarıyla uyarıyor. Bir vatan, bir toplum; kültürel etkinlikler, sanatsal faaliyetlerle çökertilirse aynı zamanda da inançları ellerinden alınarak da bölünür. Kapı kapı dolaşan misyonerlerin içinde inanınız bir zamanlar Müslüman olan gençlerimizin de olduğunu öğrendiğimde işin vehametini daha iyi anladım. Rahmetli N. Hablemitoğlu öldürülmeden önce bizi boşuna uyarmamış.
Başkalarının inancı ne olursa olsun elbette ki saygımız sonsuz, bu ayrı bir şey… Yalnız bu hoşgörü karşısında kendi inancımızı da çok iyi öğrenip bir misyonerin avı olmamaya çok dikkat etmeliyiz. Vicdani Retçilik, Yehova Şahitleri’nin bizim ülkemize getirdikleri bir kavramdır. Bu kavram, asker olmaktan uzak durmaktır. Bu, güvenlik açısından bizim belimizi büker hiç şüphesiz ama aynı zamanda bu kişilerin gün geçtikçe ortalıkta gezinip gençlerimize bir şekilde gerek iş bulmada gerek öğrenim bursu vermede, kalacak barınacak ev ve yurt ayarlamalarında faaliyet gösterdiklerini duyunca tedirgin oluyorum. Öğreniyoruz ki gencimiz bir misyoner gibi yetişiyor!
Sevgili okurlarımız, hepimiz gücümüzün yettiğince dinimizi doğru kaynaklardan, doğru kişilerden öğrenip ailemize sahip çıkalım. Bilelim ki bu ülkede terör, çatışma sadece silah ile olmuyor. İnanınız zaman içinde tanıştığım farklı misyonerler oldu. Pek çoğu da bizim dinimizi bizim ayetlerimizi bizden fazla biliyor. İlk söyledikleri Bakara Suresi 4.Ayet’tir. Bu ayet ışığında elbette Allah’tan gelen her inanca iman etmeliyiz. Oysa Yehova’nın Şahitleri, Müslümanlığı bırakıp sadece kendi çevirileri olan İncil’e iman etmemizi isterler ki bu İncil’e bugün Hıristiyan alemi bile karşı çıkar. Kilisenin İncil’i değil diyerek bu bahsettiğim grubun çevirileri olan İncil’i nice rahip dışlamaktadır.
Sözün özü; oyun içinde oyun, terör içinde nice terör var canım ülkemde, canım dinimde… Uyanık ve duyarlı olmaya özen gösterelim ki vatanımız da dinimiz de bize emanettir.