Yangın yeri
Selim Şahan
Zülfü Livaneli’nin bestelediği şiirde şair Ataol Behramoğlu şöyle der:
“Yaşamak bu yangın yerinde,
Her gün yeniden ölerek.
Zalimin elinde tutsak,
Cahile kurban olarak.”
Türkçe’de yangın sözcüğünün birden çok anlamı var.
İlk aklımıza geleni, “Zarara yol açan büyük ateş”
İkinci dikkat çeken anlamı, “Tutkunun verdiği coşkunluk.”
Ve birine karşı duyulan düşkünlük ve âşk…
“Memleket yangın yerine döndü!”
Bu cümle ile gerçekten birçok yerde yangın çıktığını belirtebilir, öte yandan birçok alanda sorun olduğunu ima edebilirsiniz…
Bu yıl havaların da sıcak gitmesi nedeniyle ormanlarımız göz göre göre cayır cayır yanıyor. Halbuki biz, bu yangınlara karşı hem dikkatli hem de duyarlı olmak zorundayız. Uzmanların da belirttiği gibi ülkemiz çöl iklimine doğru yol alıyor. İklim olarak Afrika ile Avrupa arasındayız.
Her zaman söylediğimiz gibi havamıza, toprağımıza ve suyumuza sahip çıkmak zorundayız.
Yine uzmanların üstüne basa basa söylediği gibi dünya ısınıyor ve gelecekte su savaşları ortaya çıkacak. İklim nedeniyle büyük göç dalgaları yaşanacak…
Uzmanlar söylüyor ama bu tehlikenin ne kadar farkındayız ve önlem alabiliyoruz sizin yorumunuza bırakıyorum.
Ama şunu söyleyebilirim ki yangın yerinde saçımızı tarıyoruz!
**
Behramoğlu, şiirinin bir yerinde Sivas Madımak otelinde yakılarak öldürülen kendisi gibi şair olan dostu Metin Altıok’a da gönderme yapmış:
“Kucaklıyor beni Metin Altıok
Aldırma diyor gülerek
Yaşamak görevdir yangın yerinde
Yaşamak insan kalarak”
**
70’li yılların tok sesli toplumcu sanatçısı Ruhi Su da kendi yazıp bestelediği bir şiirinde şöyle sesleniyor:
“Dinleyin arkadaşlar
Bir atasözümüz var
Biri yer biri bakar
Kıyamet ondan kopar
Kıyamet dedikleri
Ha koptu ha kopacak
Yoksuldan halktan yana
Bir dünya kurulacak
Görmüşler ileriyi
Atalarımız demek
Herkese yeter dünya
Herkese yeter ekmek”
**
Hani laf başı geldiğinde "Hiç ölmeyecekmiş gibi, yarın ölecekmiş gibi yaşa!"
Kaçımız yaşamında dikkat ediyor bu söze?
Oysa şair, ‘Herkese yeter dünya, Herkese yeter ekmek’ demiş.
Kaç bin ya da milyar yıllık bir tarihi olan dünyada bir toz tanesi bile değiliz oysa…
Anlayacağınız; kişi olarak yoktuk, yok olup gideceğiz yani…
**
Öte yandan memleket yangın yeri iken meclisteki görüntüler de yangın sözcüğünün mecazi anlamlarını çağrıştırıyor.
Parlamenter demokrasilerde milletvekilinin dokunulmazlığı vardır. Vekil meclis çatısı altında her şeyi söyleyebilir. Yanında veya karşısında; siyaseten vekile yakınlığınız her ne şekilde olursa olsun, konuşurken arkasından yaklaşıp onu zorla susturmak, ‘konuşacak ve cevap verecek cümleniz yok’ demektir. Meclis, çoğunluğa güvenip kabadayılık yapılacak yer değildir…
Yangın yerindeyiz; yazık…