Selim Şahan

Seviye farkı!

Selim Şahan


“Arjantin sinemasının bu yılki en nitelikli ve eğlenceli sürprizlerinden Saygın Vatandaş, Nobel edebiyat ödülünü kazanmayı düşüş olarak gören bir yazarı gözlemliyor. Avrupa’da yaşayan Daniel, Arjantin’de büyüdüğü, romanlarının beslendiği kasabadan gelen daveti kabul eder. 40 yılın ardından ilk kez kasabaya gittiğinde kendisini bir girdap gibi yükselen, trajikomik durumların içinde bulur. Mizahtan bir an bile vazgeçmeyen film, kültür, şöhret, edebiyat, sanat ve insan davranışları üzerine hınzırca sorular sorarken izleyiciyi kasabanın cehaletiyle yazarın kibrinin ortasına konumlandırıyor.”
Üstteki alıntı, bir Arjantin ve İspanya ortak yapımı olan ‘Saygın Vatandaş’ adlı film için yazılmış.
Kimi akşamları saat 22.00’den sonra film izlemeyi tercih ederim. TiViBu paketinde bulunan Sinema 1001 kanalında her akşam tam 22.00’de başlayan filmleri izlemeye çalışıyorum. 
Geçtiğimiz gün de yine geçtim beyaz camın karşısına…
Ödüllü filmlerin yanı sıra kimi zaman 2 saatim boşa geçebiliyor. Yani filmi sevmediysem o iki saati boşa geçen zaman olarak kabul ediyorum.
İzlediğim güzel filmleri arkadaşlarıma da tavsiye ederim. 
Neyse film başta biraz sıkıcı gibi idi ama kısa süre sonra öyle olmadığını hatta Türkiye’ye benzeyen yönlerinin de epeyce fazla olduğunu fark ettim. 
Üstte de belirtildiği gibi Nobel Edebiyat ödülünü kazanan bir yazar, 40 yıl sonra, doğup büyüdüğü ve 20 yaşına kadar yaşadığı kasabaya gitmeye karar verir. Davet belediyeden gelmiştir ve yazar bir dizi etkinliklere katılacaktır. 
Filmde işlenen mekan tipik bir orta ölçekli Türkiye ilçesi veya büyük ölçekli kasabası idi. 
“Arjantin’de doğduğu Salas adlı kasabadan 40 yıldır uzakta, Avrupa’da yaşayan başarılı yazar Daniel, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanır. Romanlarında doğduğu kasabadaki yaşamdan ve insanlarından beslenen yazar, ‘Saygın Vatandaş’ ödülünü kabul etmek üzere Salas’dan bir davet alır ve yıllar sonra memleketine gitmeye karar verir. Bu küçük kasabaya geri dönmesiyle sonu gelmeyen trajikomik olayların başlaması da bir olur. İlk başlarda bir halk kahramanı gibi el üstünde tutulan Daniel, tepeden bakan tavırları sonucunda kasabalıların tepkisini toplamaya başlar. Küçük kasaba yaşamında insan davranışını, artık şehirli olmuş burnu havada bir yazarın bakış açısıyla, mizahı hiç elden bırakmayan bir yaklaşımla anlatan keyifli bir mahalle filmi.”
Boş vakit bulursanız izleyin… 
Daha doğrusu arada film izleyin… Kitap okuyun… Tiyatroya gidin… Kahvede okey oynayın… Doğada gezintiye çıkın… Tarlada çapa kürek sallayın… Parkta oturup geyik yapın… Bugün varız yarın kimbilir!
Varsayın ki biz de Salas gibi bir kasabadayız… Ve kentimize Nobel ödülü kazanmış bir hemşehrimiz gelmiş… 
O bizim seviyemize ineceğine biz onun seviyesine çıkalım…
**
Arada facebook sayfalarında gezinirken trol kalemlere denk geliyorum. Ne çok çoğaldılar… Fütursuzca saldırıyor, hakaret ediyor ve manüplatif yazılar paylaşıyorlar. Atatürkçü ve Cumhuriyetçi paylaşımlara her birlikte hücum ediyorlar. Hemen hepsi Atatürk düşmanı. Laikliğe ateş püskürüyorlar… Doğu Türkistan’a ve Kudüs’e ağlıyorlar fakat asgari ücretli ile emekli maaşlarına tek laf etmiyorlar… Ve sahte isimlerle yazıp, beğenmedikleri paylaşımlara hakaretler yağdırıyorlar.
**
Barış ve ateşkesten söz edilince hep ölenler aklıma gelir…
Ateşkesten bir gün önce ölenlerin suçu ne olabilir örneğin?
Gazze’de ateşkes sağlanmış! Ölen 50 bin kişinin suçu neydi!

Yazarın Diğer Yazıları