Proje mi dedin!
Selim Şahan
Projeler, toplantılar, kararlar ve ardından çekilen selfiler…
Her şey çok güzel, her şey mükemmel ve her şey yolunda…
Ama aradan bir zaman geçiyor ki ortada bir şeycikler yok… Az gitmişiz uz gitmişiz yani…
Unutulmuş gitmiş. Nasıl olsa soran eden de yok…
**
Bizde çekip çevirmek yani birine yormak, pek meşhurdur! Hemen sorulur: Acaba kime ne demek istedi!?
Oraya buraya çekmeden özel bir örnek vereyim: Yıllardır Kiraz’a hızlı teren yolu haberleri ‘müjde’ başlığı altında verilir ama bir metrelik ray döşenmez… Toplantılar yapılır, yetkililer gelip inceleme yaparlar… Basında boy boy fotoğraflar çıkar ama ortada yine bir metrelik ray yoktur…
Konunun anlaşılması için bir başka örnek vereyim: Bozdağ’a teleferik müjdesi!
Yakın zamandan geleceğe taşınacağına inandığım bir başka örnek daha vereyim: Efeler Yolu…
Ne zaman ete kemiğe bürünür Allah bilir…
**
Evet Kiraz’a ve Beydağ’a hızlı tren olursa çok iyi olur.
Uzman değilim ama elektriği güneşten sağlanırsa çok şık olur…
Evet, Bozdağ’a teleferikle çıkılırsa çok süper olur.
Bunun da elektriği güneşten sağlanırsa muhteşem olur…
Evet Efeler Turizm Yolu projesi hayat bulursa mükemmel olur.
Ve bunun için elektriğe falan da ihtiyaç yoktur…
**
Sizi bir şey söyleyeyim mi bazı çılgın proje tartışmaları ile zaman kaybedeceğimize daha küçük ve yapılabilecek işleri yapsak, büyük şehirlere de akın olmaz biliyor musunuz…
Hele şu köylünün yaşam standartlarını bir arttırabilsek…
O zaman insanlar İstanbul’a taşı toprağı altın olduğu için değil sadece gezmek için giderler…
**
“Projeler, toplantılar, kararlar ve ardından çekilen selfiler…” dedik ya!
Bunlar partiler, sivil toplum örgütleri adı verilen gönüllü kuruluşlar için de geçerlidir.
Çok iyi niyetlerle yola çıkarsınız… Kendi çapında projelerle bi şeyler yapmaya çalışırsınız…
Aa bir de bakarsınız ki sizi kimsecikler dinlemez…
Ve bir de bakarsınız ki birileri sizin iyi niyetinizden kuşku duyar…
Sonunda bir de bakarsınız ki birilerinin de başka türlü gelecek hayalleri altında ezilmeye çalışılırsınız.
‘Yönetişim krizi!’ diyelim…
Seçilen insanların uygulanabilir proje üretememesi, üretse bile uygulamaya sokamaması…
Seçilmişlerin birbirini anlayamaması… Acaba ‘önüme geçmek mi istiyor!’ veya ‘arka plana mı atılmak isteniyorum!’ şüphesi…
Ve filizlenen ‘ben’ kavgasının kartlaşması…
Öte yandan ‘kontrol delisi’ olma hali de sivil toplum kuruluşlarını saran başka bir hastalıktır.
Bir yerde, diğer insanlara güvenememe, kendilerini diğer insanlardan daha akıllı, daha üstün görme hali!
“Herşeyi ben kontrol etmeliyim”
Buna psikolojide Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB) adı veriliyormuş… Bu kişiler bir şey üzerinde kontrol sahibi olamama ihtimali varsa aşırı derecede kaygı yaşarlarmış…
Kontrol delisi insanlar, kendilerini üstün görmekten ziyade diğerlerini yetersiz görür her şeye müdahale etme ihtiyacı hissederlermiş.
**
2025 yılı Birgi için güzel bir yıl olacak gibi…
Bir yandan Unesco çalışmaları, bir yandan SENTRUM…
Dilerim bu çalışmalar sekteye uğramaz…