
Oturay'dan trene!
Selim Şahan
Şimdilerde, Ödemişliler tren yolculuğunun hep pahalı hem de zaman açısından uzun olduğunu dile getirmeye başladılar…
Haksızlar mı? Elbet te ki değil… 2025 yılında daha konforlu bir toplu taşıma istemeye hakkımız var…
Türküyü bilirsiniz:
“Kara tren gecikir belki hiç gelmez / Dağlarda salınır da derdimi bilmez / Dumanın savurur halimi görmez / Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez”
Kara tren ile ilgili çok sayıda şiir ve türkü vardır kültürümüzde. Kara tren gurbet, kavuşma ve özlem demektir. Kara tren uzak demektir.
Rahmetli başyazarımız Mustafa Erdal, 18 Kasım 1998 tarihli ‘Trenci olmak isterdim’ başlıklı yazısında “… Benim anamın benim için söylediği ninnide ‘büyüsün de trenci olsun oğlum!’ demesini isterdim” demiş…
Sonra şöyle devam etmiş:
“Ne dedi bilmiyorum ama böyle demediği anlaşılıyor.
Deseydi, belki trenci, demiryolcu olurdum. Çünkü ben trenci, demiryolcu olmak istiyordum.
Hayat çizgisini kendin çizemiyorsun ki!
Ben trenci, demiryolcu olmak isterdim. Şimdi şimdi anlıyorum: Benim için anam ‘okusun, büyüsün de gazeteci olsun, yazar olsun!’ demiş. Beşiğimi böyle sallamış”
Yazıyı şöyle bitirmiş:
“Ben bir tren ve demiryolu tutkunuyum.
İnsanlık hali… Strese girdiğimde Ödemiş eski istasyonundan Beytiköy durağına gidip geldiğimde beni neşe sarar, sükûn bulurdum.
Ben, tren ve demiryoluna melankoli şeklinde bağlıyım.
Kara tren bir ara istasyondan kalktığında kompartımanın pencere kenarında oturup düşünen siyah giysili, siyah gözlü genç hanımın gözlerinden damlattığı iki gözyaşına ve onun siyah tren dumanları arasında bıraktığı üzüntülerine ortak olmak isterdim.
Tren, hasretlileri kavuşturur.
Tren hasret ezer, dert ezer demiryollarında”
Kara tren…
18 Şubat 2015 tarihinde kaybettiğimiz gazetemizin başköşe yazarı Erdal abiyi özlüyorum.
Sağlığında kimi zaman bürosunun önünden geçmem gerekiyor ve işim acele ise karşı kaldırımdan geçerdim.
Çünkü bürosunun önünden geçtiğimi görürse mutlaka bir çayını içmem gerekirdi. ‘Erdal abi, işim acele kalkmam gerekiyor!” dediğimde de çay bardağımı avuçlar, “Behçet hoca, daha bardak soğumamış, otur az daha!” derdi.
Rahmetler olsun…
**
Ödemiş’in ilçe olma tarihi kadar eski olan tren yolu 2000’lerde ulaşıma kapatılmak istenmişti.
1888 yılında İngilizler tarafından yapılan demiryolunun 1945 yılında yapılan küçük tadilatlar hariç, ciddi bir bakımdan geçmediği biliniyordu. Hattın, ekonomik ömrünü tamamladığı gerekçesiyle, 2004 yılında Torbalı’dan itibaren tamamen devre dışı bırakılması gündeme gelmiş ve Ödemişlilerin ‘oturay’ olarak adlandırdığı raybüslerin hızı, hattın tehlikeli boyutta olması nedeniyle 40 kilometreye indirilmişti.
Bunun üzerine Yerel Gündem 21 bünyesi içinde oluşturulan bir komisyon, demiryolu tutkunu bir grup Ödemişli ile biraraya gelerek kamuoyu oluşturmaya çalışmış “Demiryolumu istiyorum” sloganıyla bir takım etkinlikler yapmışlardı.
Dönemin Ödemiş belediye başkanı Mahmut Badem de konuya el atmış, uzatmadan söylersek kapatılması yerine iyileştirilmesi sağlanmıştı. İyi de olmuş, 5 geliş gidiş ile önemli bir ihtiyaca yanıt vermişti.
Geçtiğimiz günlerde Küçükmenderes’te okuduğum habere göre, demiryolunun ne zaman hizmete gireceği bir bilmece idi.
Öte yandan, hattın İZBAN’a ekleneceği yönünde bilgiler de var…
Bir yetkili çıksa da şu hattın ne olacağı konusunda içimizi rahatlatan bilgi verse…
Oturayımı istiyorum…
**
Giriş paragrafından sonra alıntı yaptığım yazıyı 2021 yılında “Oturayımı istiyorum!” başlığı altında yazmışım. Erdal amcayı da anmış olduk…