
Meleklerin cinsiyeti...
Selim Şahan
Meydanlar hareketli…
Büyük bir algı yönetimi söz konusu…
Bir trol ordusu var… somut olmayan suçlamalar iddialar var… ‘Ama’ diyenlere bile “Sen suçluları mı savunuyorsun!” diyorlar…
Müsaade ederseniz bu köşemde bu konulara girmek istemiyorum…
22 Mart ‘Dünya Su Günü’ idi…
Eski bir yazımla bugünkü köşemi doldurayım
**
Eski bir tekerleme vardır bilirsiniz: Baylar bayanlar, merdivenden kayanlar…
Sonra da devam ederdi: "Merdivenden yuvarlanıp sekiz takla atanlar!"
Ya da "Duyduk duymadık demeyin, peynir ekmek yemeyin!"
Kimi kadınlar, kendilerine ‘bayan’ denilmesini istemezler… Bence de bayan kelimesi uygun bir sözcük değildir. Öte yandan bayan sözcüğü olsa olsa bir sıfat olabilir.
Bey kelimesini biliyoruz: Ahmet bey, Mehmet bey falan… Bay kelimesi de muhtemelen bu bey kelimesinden evrilme. Beylik, eski Türk kültüründen bugüne gelen bir sözcük. Bey’den bozma Bay’ı öne aldık mı cümle biraz küçümseme kokar. ‘Bay Kemal!’ gibi… O halde Bayan Hatice’de de küçümseme vardır. İki cinsi ifade eden kadın ve erkek varken…
Ali bey, Birsen hanım…
**
Sözcüklerle takıntılı olmamak ama doğrusunu kullanmak gerekir.
Şimdi siyahi mi demeli yoksa zenci mi? Geçtiğimiz gün Tv kanallarından birinde izlediğim tartışmada, taraflardan biri diğerini zenci dememesi konusunda uyardı. “Siyahiler bu sözcüğe kızıyorlar” dedi.
Oysa biri Arapça, diğeri de Farsça kökenli. İkisinin de anlamı aynı yere çıkıyor.
**
İstanbul sözleşmesi… Tartışmaları biliyorsunuz… Belki de duyuyorsunuz ama ‘Nereden çıktı bu tartışma?” diye kendi kendinize soruyorsunuz.
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan uluslararası insan hakları sözleşmesidir.”
Ailenin kökenine dinamit imiş…
Gelenek ve göreneklerimize ters imiş…
Yabancıların dayatması imiş…
Sıradışı cinsel eğilimleri teşvik ediyormuş…
Daha neler neler…
**
Türk Lirası’nın değeri bir günde %10 düşmüş, TRT’de Biden ile Putin arasındaki söz düellosu tartışılıyor. Bir Tv kanalında İyi Parti, diğerinde HDP!..
‘Fesuphanallah’ kelimesinin anlamını bilir misiniz?
Siz hangi anlamında kullanıyorsunuz bilmiyorum ama Arapça’daki anlamı “Tanrı’yı her türlü noksanlardan ayrı tutarım”
**
Geçtiğimiz gün gazetemizde de yayınlanan bir haberde Beydağ Barajı’ndan bu yıl su verilmeyeceği konusunda çiftçilere uyarı yapılıyordu…
Deliye her gün bayram derler ya! Artık dünyada her günün bir anlamı var.
22 Mart da Su Günü imiş…
İlk kez 1992'de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda önerilen "Dünya Su Günü", gerek BM üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasında teşvik olması amacıyla bu isimde bir gün oluşturulmuş…
İstanbul Fatih tarafından kuşatıldığında, Hristiyanların Ayasofya’da meleklerin cinsiyetini tartıştıkları iddia edilir.
Hava, su ve toprak… Cemre… Susuzluk…
Baylar bayanlar, merdivenden kayanlar!
Dünya yaşlandı; ölüyor. Bırakın şu meleklerin cinsiyetini…