Estetik gereklidir
Selim Şahan
Hayat karmaşık bir bütündür. Bütünün içindeki kılcal damarları atlarsanız bazı işlevleri yapamaz, hatta hayatınızdan bile olabilirsiniz…
Bizim lise eğitimi aldığımız yıllarda, ki ben be öğretmen lisesi mezunuyum; felsefe, mantık, sosyoloji dersleri ile birlikte resim, müzik ve beden eğitim dersleri mutlaka olurdu.
Daha test ve tost gençliği ortaya çıkmadan önce liselerden mezun olan öğrencilerin genel kültürü olurdu. Ortalama eğitim almış büyükleri ile genel ülke ve dünya meseleleri hakkında tartışabilir, genel geçer de olsa fikir sahibi olurlardı.
Milliyeti ve dinine bakmadan Che Guevera’nın doktorluk diplomasını bir kenara atıp yoksul Latin Amerika halkları için mücadelesini bilir, Tito’nun partizanlarıyla, Hitler Almanyası’nı nasıl durdurduğu ve Amerika’nın, yerli Kızılderili halklarına neler yaptıkları hakkında 5-10 dakika konuşabilirlerdi.
Şimdilerde varsa yoksa ellerinde bir cep telefonu ve yırtık pantolonlarıyla dolaşan gençlik var.
Bir müzik aleti çalmak, iki boya ile resim yapmak ve mahalle arasında da olsa sporla uğraşmak gereksiz uğraşlar haline geldi. İnternet kafeler sabahtan akşama kadar dolu.
**
Resim olmazsa tabii ki estetik duygusu gelişmez! Renk uyumu nedir bilmez! Doğaya ve tarihe önem vermez… Herkesi aynı kefeye koymuyorum tabi ki kimileri için belki insafsızlık yapıyorum ama genel anlamda ne yazık ki durum budur.
Balkan turundan dönünce Ödemiş’i bir oyuncak gibi gördüm. Kalabalıklığı, araç ve yaya trafiğindeki kargaşası ve binalarındaki tek düze görüntüsü… Parklarının bakımsızlığını ve tozunu hiç saymıyorum orası malum.
Bizim gazetenin bulunduğu Mezarbaşı kavşağını bilirsiniz. Dışarıdan gelen yabancılar için durak ve buluşma yeridir. Hiçbir estetiği bulunmayan belediye binası yıkılınca büyük bir park alanı ortaya çıktı. İlçe emniyet müdürlüğü olarak kullanılan bina onarıma alınınca meydan biraz toparlanır gibi oldu. Balkan ülkelerine yaptığımız gezide gördüm ki her kentin bir meydanı var. Bu meydanlar da tarihi özelliklere sahip binalarla çevril. Çoğunda heykeller yapılmış. Ama bu heykeller Çaylı meydanındaki maket at görüntüsünde değil!
Mezarbaşı kavşağındaki eski Reji ve Tekel binaları da görüntü açısında meydanı zenginleştiren binalar. Fakat gelin görün ki hemen güneyindeki 6 katlı bina adeta bir zevksizlik örneği. Hoş, rengarenk işyeri levhalarından binanın göründüğü de yok ya! Onun arkasında daha yenileyin yapılan AVM’nin ondan geri kalır yanı yok. Her ikisi de müteahhit işi. Her ikisi de beton ve demir yığını. Biri SİT’ten önce yapılmış biri de sonra. SİT, Reji binasını korumuş ama çevresine çeki düzen verememiş. Yerel yöneticilerimiz de buraya bir el atıp, meydanın tarihi dokusunu korumak için bir gayret sarfetmemiş!
Bir aralar kent meydanı düzenleme yarışması yapılmış ve oldukça da ilgi toplamıştı. Ardından gelen seçimlerde de adaylar bu meydan için sözler vermişlerdi.
Yahu ben neden Balkan gezisine katıldım ki. Her şey gözüme batmaya başladı.
Estetik yöneticiye de gereklidir müteahhide de vatandaşa da.
Kimileri önemsemese de ders olarak istemese de estetik insanı diğer canlılardan ayıran bir göstergedir.
Not: Bu yazıyı 2016’da yazmışım. Tembelliğim yine üstümde… Ve bugün 30 Ağustos. Büyük Zafer’in yıl dönümü… Kutlu olsun…