Cılkı çıktı
Selim Şahan
Sosyal medya adı verilen ve gittikçe içinden çıkılmaz hale gelen bir kuyu var.
Hala var mı bilmiyorum ama gençlimizde İngiltere’deki Hyde Park'ın ününü çok duyardık.
Hyde Park'taki ‘Konuşmacının Köşesi’, 150 yıldır İngiltere'de ifade özgürlüğünün geleneksel simgesi olarak görülüyormuş.
Gidip de görmedim…
İnternet üstünden yaptığım küçük bir araştırmada şunlar yazılıydı: “İngiltere'nin başkenti Londra'nın ünlü parkı Hyde Park'taki ‘Konuşmacının Köşesi’ (Speakers' Corner) her hafta çok sayıda kişinin konuşma alanı ve yaklaşık 150 yıldır ülkedeki ifade özgürlüğü ile demokrasinin geleneksel simgesi olmaya devam ediyor.”
“Hyde Park'ın kuzeydoğu köşesinde bulunan "Konuşmacının Köşesinde", polis konuşmaların içeriğini "yasadışı" kabul etmediği sürece her konu tartışılabiliyor. Özellikle pazar günleri parkın bu köşesine yolunuz düşerse, yanında getirdiği bir kutunun ya da merdivenin üzerine çıkmış ve inandıklarını yüksek sesle anlatan çok sayıda konuşmacıyı görmeniz mümkün.”
Parkın tarihi kişileri de ağırlamışlığı varmış. Aralarında Alman düşünür Karl Marx'tan, Rus politikacı Vladimir Lenin ve İngiliz yazar George Orwell'e kadar tarihe ismini yazdırmış kişiler de bu alanda konuşma yapmışlar.
E-sosyal medyanın durumunu gördükçe nedense Hyde Park aklıma geliyor.
Ne söylersen söyle, mutlaka seni dinleyen üç beş kişi bulursun.
E-sosyal medyanın dipsiz bir kuyuya dönüştüğünü söyledim.
Kimin ne dediği ve gerçeklikle uzaklık ve yakınlığının belirlenemediği bir dipsiz kuyu.
Son dönemde o kadar kirlendi ki arkadaşlarının paylaşımlarını bile göremiyorsun.
Çoğu maddi destekli. Bu kadar maddi destek nereden bulunur, kimdir bu serbest kürsüyü çöplüğe çevirenler doğrusunu anlamak çok zor. Ama algı yönetimini iyi becerdiklerini söyleyebilirim.
Bir sürü saçma sapan isimlerle, saçma sapan fikirler ve bilgiler yayan kimliksiz sayfalar.
Ortaya bir yazı atıp kenara çekiliyorlar. Ve yüzlerce hatta binlerce kişi yanıt yazıyor, beğeniyor paylaşıyor.
Nasıl bir dünya, nasıl bir ülke olduk anlamıyorum.
İnsanların işi mi yok yoksa buradan mı para kazanıyorlar!
Hakikaten saçma sapan bir sürü sayfa ve yazı!..
İşte bu saçma sayfa sayfalardan yayılan ve insanı rahatsız eden bir paylaşım örneği: "İzmir'in dağlarında çiçek açmıyor!"
İzmir’de son dönemde onlarca yangın çıktı ya!
Troller çekinerek ve utangaçça da olsa "İzmir'in dağlarında çiçek açmıyor!" demeye getiriyorlar... Ne yazsan boş. Çıksan bir türlü çıkmasan başka bir türlü…
Hani trafik sıkışıklında emniyet şeridini kullanan uyanıkların ileride polisi görünce önüne kaynamaya çalışması gibi bir durum söz konusu. Böyle kişiler yüzünden araç kullanmaktan vaz geçemeyiz.
**
Evet, orman yangınları çok canımızı yaktı.
Mangal yakarız...
İzmarit atarız...
Şişe sallarız...
Anız yakarız...
Arsa açarız...
Tel geçiririz...
Kuraklık var...
Ateş n'apsın!..
**
Dipsiz kuyu dedik ama bazen de güzel yazılarla karşılaşıyorsun:
“Düğünde niye tabanca sıkarlar? Çünkü adam şiir patlatamaz. Dans patlatamaz. Güzel iki cümle patlatamaz. Bir şarkı patlatamaz.
İlgi çekmek, çevresinde bir ses patlatmak ister. İster ki herkes dönüp onu görsün. Fakat patlatacağı hiçbir şeyi yoktur…
O da tabanca patlatır!”
**
Sosyal medyanın ‘Cılkı çıktı!’ dedik…
Neyin çıkmadı ki!