Beyköy'de kestane kebap
Selim Şahan
İlkokuldan bu yana kulaklarımızda yer etmiştir: “Turizm, bacasız fabrikadır.”
Ben ara ara yazı yazmanın kolay olmadığından dem vururum… Hele günümüzde. Çünkü çeldirici ve yoğunlaşmayı engelleyen bir sürü etmen var…
Yazının ilk cümlesini yazdım ki bilgisayarımın sağ alt köşesinde bir son nokta haberi belirdi: “Yenidoğan Çetesi davası sanıklarından doktor İlker Gönen, Antalya'da tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar etti.”
Bir an parmaklarımı klavyeden indirdim…
Düşüncelere daldım… Düşünsenize… Bir doktor yetiştiriyorsunuz… Para ve kar hırsından yasal boşlukları fark edip, insan sağlığı ile oynuyor ve intihar ediyor…
Nerden baksanız felaket!
İster istemez dikkatim dağıldı… Yazıya devam edip etmeme konusunda karar veremedim…
Üç noktalar, biraz düşündüğüme dair işaretler…
Bir süre ara verip, başka bir işle meşgul olmayı seçtim…
Oturma odasından yükselen müzik sesine yöneldim. TRT Müzik kanalında Laterna programı vardı… “Talihim yok bahtım kara…”
Dolaptan yoğurt çıkardım, birkaç kaşık yedim. Yatmadan önce yaparım genellikle
Kendime bir melisa çayı yaptım. İçine bir dal tarçın ve bir adet karanfil…
**
Ve döndüm yine yazıya…
Dilimizde karşılığı varken yabancı kelime kullanmaya karşı hoşgörüm yoktur… Bunlardan biri ‘Destinasyon’ kelimesidir.
Özellikle turizm sektöründe kullanılıyor. Varış yeri, gidilecek yer anlamını taşıyor. Kısaca ‘hedef’ demek.
Neden hedef yerine destinasyon diyoruz ki!
İkinci hoşnut olmadığım kelime de ‘Lansman’
Fransızca’dan dilimize geçmiş bu sözcüğün anlamı da ‘tanıtım’ veya ‘tanıtma’
Bir ürünün pazara sunulması, yazılı, görsel ve sosyal medyada kişilere ürünün tanıtılması…
Pasta börekli toplantılar, süslü laflar ve konuşmalar…
Alın size kısa, öz ve uygulanabilir bir proje… Destinasyon ve lansmana gerek yok…
Beyköy’ü bilirsiniz. Beydağ’ın üstünde, uzaktan Beydağ Barajı’nı gören bir konuma sahip çınar ağaçları altında muhteşem bir yer… Belediye biraz dokunmuş… Eskiye göre biraz toparlanmış…
Muhteşem dedim ama bence daha yapılması gerekenler var.
Öncelikli olarak, İztaşıt’ın son durağı olmalı…
İkinci olarak bölge, küçük dokunuşlarla daha kullanışla hale getirilmeli.
Üçüncü olarak, Beyköy’deki o muhteşem alandaki işletmeler küçük bir ortaklık oluşturup, daha çok ilgi çekmek amacıyla neler yapılabilir sorusuna yanıt aramalı.
Ben birini söyleyeyim: Beydağ kestane memleketi…
Neden ‘kestane kebap’ muhabbetine tanıtım afişleri ve yazıları hazırlanmıyor?
Her vakit kestaneler közlense… Ve her vakitte Beyköy’e giden Ödemişli vatandaşlar kestane kebap eşliğinde çaylarını yudumlasalar…
İsteyen kahvaltı yapsa, isteyen çay kahve içse…
Ve yerel yemekler…
Ve şöyle orman içinde küçük bir yürüyüş yolunda gezinti. Kuş cıvıltıları arasında…
Ödemiş’te canınız mı sıkıldı! Atlayın İztaşıt’a, yarım saat sonra Beydağ’dasınız…
**
Yazı bitti ve ben yine sağlık sistemine döndüm…
Habere döndüm; doktor ölmüş…
Bir doktoru bir caniye çevirip, intihar ettiren ne gibi etmenler olabilir ki!