Algı oyunları
Selim Şahan
Eskiden siyah beyaz Tv’ler vardı. Hani her şeyi yapan parti iktidara gelmeden önce… Eski Türkiye’de…
Şimdi öyle mi! Saat 18.00’de İstiklal Marşı ile açılıp, 24.00’te yine İstiklal Marşı ile kapanan tek kanallı TRT’den yüzlerce kanallı global Tv kanallarına geçtik… Nerden nereye…
Televizyon doğru insanlar tarafından doğru amaçlarla kullanılırsa, çok yararlı bir araçtır. Aynı aspirin ve bıçak gibi…
Kapitalist dünyada, televizyon ve benzeri basın yayın organları iktidarların ve zenginlerin elinde bir silahtır. Hem de kurşun atan silahlardan daha tehlikeli.
Köpek yasası tartışılırken, köpeklerin ısırdığı insan haberleri yayına girerdi. Neden? Canım bu köpekler de çok oluyordu artık, bunlara had bildirmek gerekiyordu…
Örnekleri arttırabiliriz…
Şimdilerde de e-sosyal medya sayfaları açılmaya başlandı. O kadar çok sahte isimle o kadar algı operasyonu yapan sayfa var ki, arkadaşlarımızın iletilerini bile göremez olduk. Vay efendim filanca ile falanca birlikte denize gimiş bir maşallah diyelim… Yok efendim Yusuf Dikeç selamı, Türkiye’nin dünyada büyük bir reklamını yapmış… Yok efendim, iha’lar siha’larla artık bizi kimse durduramazmış falan filan… Yok efendim filancanın başörtülü annesine hakaretler yapılmış…
İktidar veya diğer güç odakları bastırıyor parayı, en iyi program yapımcıları ile her gün evimize girip beynimize beynimize vuruyor…
E-sosyal medya büyük bir tehlike olmaya başladı.
Eğer araştırmıyor veya soruşturmuyor, önüne gelene inanıyorsan… Ki çoğunlukla öyle oluyor…
Gidişat hiç de iyiye gitmiyor…
Birileri, bizim beyin devrelerimizle oynuyor…
Demircinin körük üflediği gibi beynimize beynimize üflüyorlar. Ruhumuz bile duymuyor. Sonra da sandıklar açılıp sonuçlar ortaya döküldü mü “Vay, neden böyle olduk!”
Sorgulamıyoruz ki!
Din-iman elden gidiverecek diye ödümüz kopuyor…
Bir örnek vereyim:
Son günlerde özellikle facebook’ta bir fotoğraf dolanıyor ve hemen herkes hayıflanıyor.
Neymiş efendim, köylerimizin adı Arapça harflerle yazılmaya başlamış.
Gazetemizin sayfa tasarımcısı yukarı mı koyar yoksa aşağıya mı bilemiyorum ama sözünü ettiğim fotoğraf bu… Bence fotoğraf hep yukarıda olmalı…
Neyse, fotoğraf sanki Türkiye’den bir yerden çekilmiş izlenimi veriyor.
Oysa köy adları incelendiğinde, bunun Suriye’de Halepçe bölgesinde, El Bap civarlarındaki köyler olduğunu görecek. Latinci ile yazılanlar, köylerin eski Türkçe adları, Arapça ile yazılanlar da değiştirilen Arapça adları…
Paltacık / El Zahra... Memili / Um El Sedeye… Kocalı da El Misene…
Bunları kimler ortaya yayıyor, amaçları ne, neyin peşindeler; varın onun yorumunu da siz yapın.
Böyle bir sürü anten oyunları…
Hani eskiden tek kanallı zamanlarda antenler çekmezdi de ağaçların başına çıkan birine aşağıdan ‘çevir, çevir, az daha!’ diye bağırılırdı ya!
İşte bu da çağdaş algı oyunları…
Bakın sokak köpekleri ile ilgili yasa geçti, insan ısıran köpek haberleri de kesiliverdi.
Her gün onlarca kadın cinayete kurban gidiyor. Hem de koca ve hısım akrabaları tarafından…
Kimse kocalara ve hısım akrabalara ‘kısırlaştırma’ ve ‘uyutma’ önerisi yapıyor mu?
Algı oyunları arasında demokrasicilik oynuyoruz…
Aman trollere dikkat. Özellikle maaşlı yandaş olanlarına…
Ve e-sosyal medyada gördüğünüz hiçbir şeyi güvenmeden paylaşmayın.