Atatürk Ve Düşünceleri
Mualla Akgün
İstanbul'un İşgalindeki Düşüncelerini; yazmak isterim.
Birinci Dünya Savaşı sonlarında içinde bulunduğumuz grup yer yer çözülmüş,ateşkes isteyererek silahlarını bırakmış olmalarına karşın, Türk Orduları büyük asker Mustafa Kemal'in komutasında,Çanakkale'de Türk tarihine yeni kahramanlık destanları yazmaktadır.İtilaf devletleri,zırhlılarıyla Çanakkale'yi şarapnel yağmuruna tutuyor,büyük bir karınca sürüsü gibi binlerce askerini topraklarımıza sürüyordu.
Bu tufan gibi ateş yağmuru altında askerleri ile birlikte ve onların başında olarak,örneği az görülmüş,bir direniş gösteren Mustfa Kemal'in şaşkınlık verici savunması bütün Ülke topraklarında hayret ve takdir uyandırıyordu.
İtilaf devletleri zırhlıları topları tüfekleri ve sayısız insan kaynakları ile Çanakkale Boğazını savaşla geçemeyince ,siyasetin çirkin yüzünü kullanarak İstanbul'u işgal etme olanağını buldular.
Bütün bu gelişmeler olurken, Mustafa Kemal hükümet yetkililerinini çeşitli nedenlerele defalarca uyarmış olmasına rağmen, o yetkililer birtakım siyasi hatalar dolayısıyla yurdun savaşa girmesi,sonunda yenilgiye uğratılmış olması,1 derece sorumlularıydı.Ancak bütün bu gelişmeler karşısında Mustafa Kemal büyük üzüntü içinde Ülkesinin kurtuluşu için planlar yapmak için evine kapanmıştır.
Gazetecilerin bu büyük muzaffer askerle konuşabilmek için kapısını,aşındırdığı günlerde bir gazeteci konuşma olanağını yakalar.Bu gazeteci:Paşayı çok takdir etmekle birlikte onun uygulanması ve yürütülmesi olanaksız düşünceler taşıdığına sahip olmakta ve bu yüzden de özel toplantılarda kendisinden ''atak'' diye söz edildiğini belirtmektedir.
Bu gazeteci Mustafa Kemal'e birçok soru sormuş,onun harita üzerinde verdiği uzun bilgileri dinlemiş ve soracağı başka soru kalmayınca kendinden izin istemiştir.Bunun üzerine Mustafa Kemal gazeteciye:
Bana soracağınız sorular bunlardanmı ibaretti?
-Evet Paşam .
-İçinde bulunduğumuz şu acıklı durumdan nasıl kurtulacağımızı,bu esaret zincirini hangi yolla kırabileceğimizi bu uğurda neler yapmamız gerektiğini merak etmezmisiniz?
Gazeteci Ülke koşullarının içinden çıklmaz bir durumda olduğunu bildiği için böyle şeyleri aklından bile geçirmemişti.Bu nedenle şöyle dedi:
-Paşam:yenilmiş ,elinden silahları alınmış,Dünyanın en büyük devletleri tarafından toprakları işgal edilme kötülüğüne uğramış bir milletin ...Kurtuluşu ancak bir mucizenin doğmasına bağlı! Bugün için ne yapılabilir, ve bendeniz size ne sorabilirim?
Bu arada Mustafa Kemal odanın içinde bir aşağı bir yukarı dolaşmaktadır. Gazetecinin önüne gelir ve tam karşısında durur.Gazetecinin gözlerinin içine bakarak cevap verir.
-Beni dinleyiniz,ama söylediklerimi şimdilik yazmayınız.İngiltere tarihinin hiçbir döneminde bugün olduğu kadar büyük sıkıntı içinde değildir!
Gazeteci Paşa'yı dikkatle dinlemektedir.
Mustafa Kemal ,İtilaf Devletlerinin o anki durumlarını ayrı ayrı ele alarak kuvvetlerini analiz ettikten sonra sözlerini şu sonuca bağlar.
-itilaf Devletleri'nin bu zayıf anından yararlanmak gerekir. Anadolu'ya geçmek ,oradaki kuvvetleri düzenlemek ve derhal mücadeleye başlamak gerekir.Yurdumuzun kurtulması buna bağlıdır.-Ya onların kuvvetleri?
Mustafa Kemal ince dudaklarında çizgi halinde bir gülümseme belirdikten sonra :
-Onlar topraklarımıza bir tek asker bile çıkaramazlar..
Gazeteci, bütün bu sözleri hayretten büyüyen gözlerle dinliyor.Gazetesine gittiği zaman anılarında yanılmadığını ispat için
arkadaşlarına yükses sesle ve adeta bağırırcasına haykırıyor.
- Ben demiyormuydum size: bu adam Uygulaması ve yürütmesi olanaksız düşünceler taşır,çok ''ataktır'' diye.Yok; Anadoluya geçmeli ,kuvvetleri düzenlemeli, Ulusu tutsaklıktan kurtarmalıymış....
Görüyormusunuz hayalperestliği....
İstanbul yabancı askerlerle dolu,O hala Topraklarımıza bir tek yabancı asker çıkarılamaz '' diyor.
Atatürk ve silah arkadaşlarını ölümünün 86 yıldönümünde saygı, sevgi, minnetle anıyoruz.Senin düşüncelerin ve izlediğin yolun bugün önümüzde ışık olmuştur.
ATATÜRK'ün sözleriyle bitirmek isterim.
BENİM NACİZ VUCUDUM BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR,
TüRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR.
Kaynak :Faik Türkmen, Arif Basar, Anılar Yelpazesi