Melek Göztepe

YORMA KENDİNİ

Melek Göztepe

FARKLI BAKIŞ
MELEK GÖZTEPE
[email protected]

Bu hayatta insanın her şeye gücü yetmez. Yapabileceklerinin de bir sınırı vardır. Algısı, bilgisi, birikimi, görgüsü ölçüsünde yapabileceklerinin  sınırı genişleyebilir. Bulunduğu günün koşulları yapabileceklerini ister istemez şekillendirir. Üzerinden uzun zaman geçince yapamadıkları için hayıflanmak, eleştirilmek ne kadar doğru olabilir.
Bir durumu değerlendirirken biz tarihçiler ilk önce o günün şartlarını göz önünde bulundurmak zorundayızdır. Dolayısıyla o günün değerleri, algısı, yaklaşımı ve düşünce ufku ne kadarsa o kadardır yapılabilme potansiyeli. Bunun bilincinde olarak yorumlamalarımızı yaparız. Bu günün algısı ve bakış açısı ve yaklaşımı ile değerlendirme yaparsak doğru saptamalar yapamayız. 
Dün dünde kaldı da diyelim demiyorum. Ama düne de çok takıldıkça yolumuz ilerlemiyor maalesef. Bugün elbette yine yeni şeyler söylemek lazım. Ama söylediklerimiz hep de düne dair olmamalı değil mi? Her şeye eleştirel bakıp, yargılayıcı bir misyon edinirsek kendimize hep olumsuzlukları görmemiz kaçınılmaz. Hani hüzünlü insan hep dünyadaki ne varsa onları hüzün içinde görürmüş, çok sevinçli olanda her şeyde sürur ve neşe bulurmuş, onun gibi nereden baktığımız önemli.
Yüklerimizi indirmeyi de bilmeliyiz sırtımızdan. Yeterince hamallığını yapmadık mı geçmişte yaşadıklarımızın?Tamam, hayat bize çok iyi davranmamış olabilir, istediklerimiz yeterince gerçekleşmemiş olabilir ama bu gün sürekli bunu dile getirip, sürekli o yaşanılanları canlı tutmanın güne ve sonrasına katkısı yokki… Sadece kendimizi, dimağımızı, gönlümüzü yoruyoruz bunu yaparak. Keşke şöyle bir silgimiz olsa da hayatın içindeki olumsuzlukları, geride kalması gerekenleri siliversek. Etkilerini günümüze taşımasak. Ama öyle bir dünya yok. Maalesef yaşadıklarımızdan kendimizi tamamen soyutlamamız da mümkün değil. O zaman yaşananı kabullenip - değiştirmeye yönelik yapabileceğimiz bir durum söz konusu değilse- daha fazla kendimizi yıpratmamalıyız. 
İnsanları memnun etmek çok zor bu hayatta en çok da kendini. Tatmin olmaz bir yürek, kırılmış bir kalp varsa eğer, onmaz bir türlü hayat ne getirirse getirsin. Gelen güzellikleri bile setreder geride bırakılamayanlar… Herkes kendi talihinin mimarıymış. Takılıp kalırsa insan, düşünce harcı doğru karılmaz bir türlü. Düşünceler ve sözler de polen gibidir. Güzel düşünceler ve o düşüncelerin ürettiği sözcükler uzaklara uçar ve baharların çiçeklenmesini sağlar. Aksi de düşünülebilir tabi. Söylenenlerin bir kasırga gibi mevsimi tarumar edip,  yaşamı yerle bir etmesi de olası…
Zamanlamayı kaçırmış olmak her şeyi kaçırdığın anlamına da gelmemeli. Bunun için yorma kendini. 
Yeterince yormadın mı hayat? 
Yolların çakılı da dikeni de yiten günle yitmedi mi?
Evriliyor devir.
Yargılandığında yaşama tarzını değiştiriyor mu?  
Vakti gelince bırakıp gidebilmeli geçmişin iklimlerinden.
Zira bıraktığı mevsimde artık ısınmaz yürek üşümeli de…
 

Yazarın Diğer Yazıları