MELEK GÖZTEPE
[email protected]
KASIM
Ekim kavuşurken Kasıma dönüyor yüzünü serin mevsime. Serin ama bir o kadar da renkli demlere. Serinledikçe hava renkleniyor doğa.
Kasım…
yapraklar
yapraklar taşıyor mevsimi
yapraklar
muştuluyor değişimi
önce sarı
kızıl
sonra kahverengi…
döngü
değiştikçe zaman
değişiyor ahenk
şiiri özlüyor mevsim
şiiri
şiirsiz zamanlarda
duruyor mevsim
duruyor ibre
duruyor Kasımda…
Üflüyor neyini neyzen. Mekan değişiyor, duygu değişiyor, mısralar yeniden yazılıyor. Uslara kazınıyor an be an anın sundukları. Geçmişle bugün iç içe geçiyor, geçmişle bugünü buluşturan mekanda. Suda şekillenmiş sanatı nefeslerin ahengi ile buluşturup enfes kılıyor bu hali… Paylaşımların güzelliği genişletiyor zamanı…
Bir kuş kanat çırpıyor,gözlerini kapatıp hayalleri uçuruyor andan uzak anlara dimağlar. Şekilleniyor hayal ötesi zamanlarda, yine bir sonbaharda güzellikler. Şekilleniyor düşünü çizdikçe resimler. Gerçeğe yüzünü dönüyor hayalperest. Gerçeklerle yüzleşiyor yaşamı soyutlanmış yaşayanlar. Gerçeği benlenemiyor…
Şaşırtıyor biraz yaşananlar insanları. Beklentilerin ötesinde bir buluşmanın şaşkınlığı yüzlerde, gözlerde, ifadelerde, mimiklerde… Beklentinin ötesi söylemler…
Ne bekliyor insan, o da meçhul! Duyumsadığı kadar. Ötesine geçemiyor belki de. Kurgulayamıyor, düşünü kuramıyor. Eksikliğinden belki hayal gücünün, belki de hazıra alışılmışlığın sonucu. Beceri geliştirememenin neticesi. Sürekli hazır bulunca, olmayanı bilmeme ve düşleyememe diğer bir deyişle. Her neyse…
Tadı damağında kalmış bir lezzet gibi şu demler. Tadı damakta…
Yarınlar, yarınlar meçhul…
Yarınlar ne sunacak insana, sürprizli. Ama bugün de içinde sürprizleriyle ağırlıyor bizi ve taşıyor bizi Ekimden Kasıma…
Şiir gibi. Yazıyor her an yeni bir mısrayı. Yüreğinin hazinesini çoğaltıyor yeni karşılaşmalarla an be an…