
Çanakkale: Türk'ün Varoluş Destanı
Mehmet Gölcüklü
Basının tarafsızlığı ve meslek ilkelerine bağlılığı, bir toplumun doğru bilgilenmesinin temel taşıdır. Küçük Menderes Gazetesi ve TV9 ailesinin bu doğrultudaki üstün başarısını yürekten kutluyorum. Onların araştırmacı gazetecilik anlayışıyla bir parçası olmaktan büyük onur duyuyorum. Bu vesileyle, Türk milletinin en büyük destanlarından biri olan Çanakkale Zaferi’ne dair birkaç kelam etme gereği hissediyorum.
Çanakkale, bir şehitler diyarıdır. 1915’te, gencecik bir yarbay olan Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, Türk milletinin esir olmayacağını tüm dünyaya kanıtladığı bir direnişin adıdır. Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda, Anafartalar’da, 261 Rakımlı Tepe’de yazılan bu destan, Kurtuluş Savaşı’nın da fitilini ateşlemiştir. Atatürk’ün “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” sözü, bu savaşın ruhunu anlatmaya yeter de artar bile.
Çanakkale’de yalnızca mermiler değil, inanç ve cesaret çarpıştı. Bir tarafta dünyanın en güçlü ordularına sahip emperyalist devletler, diğer tarafta vatanını canı pahasına savunan Türk askeri vardı. Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası, askerlerinin azmi ve Türk milletinin sarsılmaz iradesi sayesinde, düşmana “Çanakkale geçilmez!” dedirtildi.
Bu savaşta, Atatürk’ün kalbine isabet eden bir şarapnel parçasını cebindeki saat durdurmuştu. O, yere yığıldığında bile askerlerinin moralinin bozulmaması için “Benim vurulduğumu kimseye söylemeyin” diyerek savaşın seyrini değiştiren bir lider olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı.
Çanakkale, sadece bir savaş değil, bir milletin yeniden doğuşudur. Atatürk ve silah arkadaşları, burada kazandıkları zaferle Türk milletinin bağımsızlık yolunu açmış, Cumhuriyet’in temel taşlarını döşemiştir. Onların bize miras bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet korumak, hepimizin en büyük görevidir.
Büyük Önder Atatürk’ün şu sözleri, bizlere her zaman yol gösterici olmalıdır:
“Türk milleti kenetlendikçe, inandıkça ve bütünleştikçe, onu yenecek ve mağlup edecek hiçbir güç yoktur.”
Bu vesileyle, Çanakkale Zaferi’nin 18 Mart’ta bir kez daha coşkuyla kutlanmasını temenni ederken, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene!