ATATÜRK VE YILBAŞI
Ateş Dağlı
Birçok kişi için özel anlam taşıyan yılbaşı, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamında da önem arz etmekteydi. Atatürk, modernleşen dünyaya ayak uydurmak istemiş ve bu sebeple siyasî, kültürel ve ekonomik ilişkiler gibi alanlarda pek çok devrim ve yenilik yapmıştır. Modern bir devlet olmak amacıyla pratik ihtiyaçlar gereği rasyonel ve milletin yararına uygun yenilikler yapan Atatürk; yılbaşını da toplum yararına değerlendirilmesi gereken bir gün olarak görmüş, yılbaşı balolarına katılmış ve halkla yakın ilişki kurmak istemiştir.
Yılbaşının resmî olarak tatil edilmesi 1936 yılında gerçekleşti. 1935 yılında İnönü imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun Tasarısı”nda yılbaşının tatil olması öngörülmüştü. Sunulan tasarıya göre yılbaşı, 31 Aralık öğleden sonra başlayıp 1 Ocak günü tatil olacak şekilde planlanmıştı.
Kanunun kabulüyle birlikte ilk tatil gününün ertesinde Akşam gazetesi “Yeni Sene” başlıklı yazısında yılbaşı kutlamalarını şöyle aktarıyordu: “İstanbul, dün akşam yeni seneyi büyük neşe içinde kutlulamıştır. Havanın iyi olması neşeyi bir kat daha arttırmıştır. Dün Beyoğlunda müthiş bir kalabalık vardı. Sekize doğru kalabalık son dereceyi bulmuştu. Tramvaylar güçlükle işliyebiliyordu. Saat ondan itibaren oteller ve sair eğlence yerleri tamamile dolmuştu. Buralarda sababa kadar dans ve sair eğlencelerle vakit geçirildi. Birçok kimseler de evler de hususi toplantılarla yeni seneyi kutluladılar. Dün gece çekilen yılbaşı piyangosunun neticesi her tarafta büyük bir alâka ile beklenmiştir. Binlerce halk keşide salonuna kadar gitmiş, gazetelerin ikinci tabıları da her tarafta kapışılmıştır.” [Akşam, 1 Ocak 1936, s. 1.]
Türk Sözü gazetesi de yılbaşı gecesi yaşananları şu şekilde aktarmıştı: “Dün gece, 935 yılının son gecesi ve 936 yılının başlangıcı idi. Yeni yılı kutlamak üzere günlerdenberi hazırlık yapan vatandaşlar yok değildi. Bunlardan bir kısmı çam tedarik ederek süslemişler nöel Babanın çocuklara hediyeler getirdiğini söyleyebilmek için de oyuncaklar ve hediyeler almışlardı. Dün gece yarısı Noel baba hediyelerini çocuklara dağıtmıştır. Bir çok evlerde aile toplantıları olmuş, gramafonlar çalınmış, danslar yapılmış, içilmiş, hoş ve zevkli dakikalar yaşanmıştır. Bundan başka oyunda oynanmış, yeni yılın uğuru denenmiştir. Oyunda kaybedenler, 1939 (düzeltme: 1936) yılının kendileri için uğursuz olduğuna inanarak müteessir olmuşlardır. Saat tam 24’te lâmbalar, elektrikler söndürülmüş, isa çocukları öpüşerek yeni yılı içten gelen bir istekle karşılamışlardır.” [Türk Sözü, 1 Ocak 1936, s. 2.]
Atatürk’e yakınlarından ve yabancı devlet adamlarından birçok yeni yıl tebrikleri gelmiş ve Atatürk bunlara geri dönüş sağlamıştır. Halkın yeni yıl tebriklerini de önemsemiş, toplumun yeni yılını kutlamak için geziler düzenlemiş ve yılbaşı tebriklerine yönelik cevaplar yayımlatmıştır. Atatürk 2 Ocak 1936 tarihinde yeni yıl münasebetiyle yurdun her tarafından kutlama yazıları gönderen devlet görevlilerine, parti başkanlarına ve bütün vatandaşlara teşekkürleriyle iyi dileklerini iletmek için Anadolu Ajansı'nı ödevlemiştir.
Atatürk birçok kez yurt gezisine çıkmış ve sosyolojik durumu bizzat kendisi analiz etmek istemiştir. Yılbaşını da halkla yakın ilişkiler kurmak için bir fırsat olarak gören Atatürk, halkın arasına giriyor ve toplumun şikâyetlerini dinliyordu. Halk da Atatürk’ü coşkun tezahüratla ve alkışlarla karşılıyordu. Böylelikle bölgenin altyapı ve soysal hizmet gibi alanlardaki eksiklikler öğrenilmiş olunuyordu.
Tan gazetesi Atatürk’ün halkın yeni yılını kutlamak adına düzenlediği bir geziyi şöyle aktarmıştır: “Atatürk, dün akşam şehrimizi teşrif buyurmuşlardır. [...] Cumhur Riyaseti treni saat 20.30'da Haydarpaşa garına gelmiştir. [...] Atatürk, Haydarpaşa'dan Kalamış vapuruna binmişlerdir. Büyük Önder, vapurda Orgeneral Fahrettin ve Ali Sait'i yanlarına alarak görüşmüşlerdir. Kalamış vapuru doğruca Dolmabahçe rıhtımına yanaşmıştır. Atatürk, akşam yemeğini Park Oteli'nde yemişlerdir. Atatürk dün gece Park Oteli'nden sonra Tokatlıyan'ı teşrif etmişler ve halk tarafından coşkun tezahüratla ve alkışlarla karşılanmışlardır. Atatürk bulunanlara iltifat etmiş ve: "Ben size yeni seneyi tebrik etmek ve aranızda bulunmak üzere buraya geldim" demişlerdir.
Atatürk son yılbaşı gecesini dışarı çıkmayıp köşkte geçirme kararını almıştı. Geceyi Dr. Tevfik Rüştü Aras ile birlikte geçirmişler ve Hatay sorunu ile gelecek yıllar üzerine memleket meselelerini konuşmuşlardı. Tevfik Rüştü Aras anılarında o geceyi şöyle anlatmaktadır: “1938’in yılbaşı akşamı Köşk’e beni çağırmışlardı. Hemen gittim. Kendisini Köşk’ün yukarı katında kitaplığa bitişik açık salonda buldum. İlk sözü ‘Bu akşam bir tarafa çıkmayacağım. Sen de suare görmekten bıkmışsındır. Yılbaşını burada birlikte geçiririz, olmaz mı?’ demek oldu. ‘Büyük sevinçle,’ karşılığını verdim.” “Bir hayli süre, geçen yılın olaylarından ve gelecek yılın işlerinden konuştuk. İsmail Hakkı Kavalalı’nın (Atatürk’ün Harbiye’den arkadaşı) gelmesi üzerine konuşma günün haberlerine, havaya, suya, giyim kuşama dönüştü. Atatürk, özel toplantı ve günlerde, kendi elbise ve giysilerinden istediklerimizi bizlere vermekten mutluluk duyardı. Bu nedenle aklıma gelen bir fikri söylemekten kendimi alamadım ve dedim ki: ‘Paşam, mendillerinize, potinlerinize varıncaya kadar bize vermekten hoşlanıyorsunuz; ne olurdu bir ay önce düşünseydik de, bu gece, yeni bir yıl için başka arkadaşları da çağırarak elbiselerinizi, çamaşırlarınızı ve gömleklerinizi aramızda kapışsaydık ne kadar çok eğlenirdik. Hepimiz de, her birimiz de bu yılbaşı gecesinin anısı olarak sizden bir şeyi üzerimizde taşırdık’ dedim. Bunun üzerine: ‘A doktor, bunu niçin daha evvel düşünüp söylemedin?’ diye hayıflanınca, ‘Zararı yok, gelecek yıl böyle yaparız,’ yanıtını verdim. Atatürk olumlu veya olumsuz bir şey söylemedi. Bir süre düşünür durum aldıktan sonra: ‘Bakalım gelecek yıla kadar yaşayacak mıyım?’ sözleri ağzından dökülüverdi. Birdenbire her üçümüzü de derin bir sessizlik kapladı. Yine Atatürk bizden önce kendini toplayarak ‘Yılbaşı gecesi acıklı şeyler düşünmeyelim ve konuşmayalım,’ dedi. Yazlık gömleklerini ayırıp bana seslenerek ‘Bunlardan da al, yazın Yalova’da yine hep birlikte oluruz, işine yarar,’ dedi.” [Yakınlarından Hatıralar, Sel Yayınları, 1955, s.105]
1938 yılına girdiklerinde yurdun her tarafından, Atatürk'e, vatandaşların yüksek duygularını ve samimi temennilerini bildiren birçok telgraflar gelmişti. Bundan çok mütehassis olan Atatürk, teşekkürlerinin ve saadet dileklerini Anadolu Ajansı vasıtasıyla halka iletilmesini emir buyurmuştur.
İşte Atatürk yılbaşı günlerini böyle geçirirdi. Memleket üzerine konuşurlar ve halkla yakın ilişkiler kurarak devlet-toplum ilişkisini sıkı tutmaya çalışırdı. Türkiye’nin modernleşmesi amacıyla tıpkı ölçülerin/metrik sistemin değiştirilmesi, takvim değişikliği ve hafta tatilinin değiştirilmesi gibi yeniliklerle birlikte yılbaşı uygulamasına geçilmiş ve uygar dünyaya ayak uydurmak için bir adım atılmıştır.