Adnan Saygılıer

Sarıkaya özlemini şiire döktü

Adnan Saygılıer

 

Adnan SAYGILIER

 

Hac ve umre, İslam dininde büyük öneme sahip ibadetlerdendir. Her ikisi de Müslümanların Allah’a yakınlaşma amacıyla Kâbe’yi ziyaret etmeleriyle gerçekleştirilir. Ortak yönlerinin yanı sıra, kendilerine özgü bazı farklar ve kuralları da vardır.

 

Hac, İslam’ın beş şartından biridir. Maddi ve fiziksel gücü yeten her Müslümanın ömründe bir kez hacca gitmesi farzdır. Bu ibadet, her yıl Kurban Bayramı’ndan önceki belirli günlerde Mekke’de yapılır. Arafat vakfesi, şeytan taşlama, tavaf ve sa’y gibi ritüeller, hac ibadetinin ayrılmaz parçalarıdır.

 

Umre ise hac gibi Kâbe’yi ziyaret etmeyi içerir; fakat yılın herhangi bir zamanında yapılabilir. Umre, hacdaki Arafat vakfesi gibi özel uygulamaları içermez ve bu yönüyle daha kısa sürede tamamlanabilen bir ibadettir.

 

Hac ve umrenin kökeni, İslamiyet’ten çok daha önceye, Hz. İbrahim (a.s.) dönemine kadar uzanır. Kur’an-ı Kerim’e göre Kâbe’nin temelleri Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından atılmış; insanlar da burayı ziyaret etmeye çağrılmıştır. Hac ibadeti, İslam’ın gelişiyle birlikte Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde yeniden şekillenmiş ve bugünkü hâlini almıştır. Peygamber Efendimiz, hicretin onuncu yılında ilk ve son kez hac yapmış; bu hac da “Veda Haccı” olarak anılmıştır.

 

Hac ve umre, Müslümanlar için yalnızca bir ibadet değil; aynı zamanda ruhsal bir arınma vesilesi ve ümmet bilincinin pekiştiği manevi yolculuklardır. Her yıl milyonlarca Müslüman, bu ibadetleri yerine getirmek için Mekke’ye akın eder, ibadetlerini tamamlamanın huzurunu yaşar.

 

Benim de dostlarım  27 Mart 2025 tarihinde Ramazan Umresi için kutsal topraklara gittiler. Dönüşleri 4 Mayıs 2025’ti. Umreye giden arkadaşlarımı karşılamak için ben de Adnan Menderes Havalimanı’ndaydım. O esnada eski dostum Tacettin Sarıkaya ile karşılaştım. Selamlaştık, hasret giderdik. Sohbetimiz sırasında, eşi Gülsen Hanım’ın bugüne kadar bir kez hac, iki kez de umreye gittiğini; bugün ise dördüncü kutsal görevini tamamlayarak yurda döndüğünü söyledi. “Allah görevlerini kabul etsin,” diyerek sohbetimizi sürdürdük.

 

Bu sırada hacıların uçağı havalimanına indi. Yakınlarını bekleyenler büyük bir heyecanla salonun önüne geçti. Kapılar açıldığında sevinç gözyaşları, alkışlar, sarılmalar birbirini izledi. Havalimanı adeta bir duygu seline dönüştü.

 

Ben bir köşeden bu anlamlı anları izlerken, az önce sohbet ettiğim Tacettin Sarıkaya’nın eşi Gülsen Hanım’la kucaklaştığını gördüm. Elindeki çiçek buketini eşine takdim etti. Ardından cebinden bir kâğıt çıkardı. İçinde, eşi Gülsen Hanım için kaleme aldığı şiir vardı. Bir anda sessizlik hâkim oldu ve Sarıkaya, şiirini yüksek sesle okumaya başladı. Orada bulunan herkes, bu içten ve duygusal dizelere kulak kesildi. Gülsen Hanım ise gözyaşları içinde eşinin mısralarını dinledi.

 

 

Sarıkaya özlemini şiire döktüİşte Tacettin Sarıkaya’nın, eşi Gülsen Hanım’a hitaben yazdığı o duygu dolu şiir:

 

Can yoldaşım, iyi günümüzde oldu, kötü günümüzde

Ama en kötü günüm, sensiz olan olacak

Allah senin arkana bırakmasın hacım.

 

Evime gelirim, ışığım yanmaz

İçinde konuşuncak kimsem olmaz

Sensiz yaşamın anlamı olmaz

Evimize, ülkemize hoş geldin hacım.

 

Yoluna kırmızı güller sereyim

Canım, canımdan can iste, sana vereyim

Ne olur benden önce gitme

Sensiz ben bu hayatı neyleyeyim.

 

Ömrümüzün yarısı beraber geçti

Sanma ki bu aşk, bu sevgi bitti

Allah ibadetlerini, hacılığını kabul etsin

Evimize, ülkemize hoş geldin hacım.

 

Şiirin sonunda salonda alkışlar yükseldi. Tacettin Sarıkaya, gözyaşları içinde eşiyle kucaklaştı. Bu güzel tabloya şahit olmak benim için de çok özel bir andı. İşte bu yüzden, bu anlamlı ve duygu dolu anı siz kıymetli okuyucularımla paylaşmak istedim.

 

Allah, tüm hacılarımızın ibadetlerini kabul etsin. Önümüzdeki günlerde hac farizasını yerine getirmek üzere yola çıkacak olan kardeşlerimize hayırlı yolculuklar, sağlıkla ibadetlerini tamamlayıp memleketlerine dönmeyi nasip etsin. Gitmek isteyip de gidemeyenlere de en kısa zamanda bu kutlu yolculuğu gerçekleştirmeyi nasip eylesin.

Yazarın Diğer Yazıları