Yaz bitti bitmedi

Bir yerlerde yanıyoruz. Cayır cayır yanıyoruz üstelik. Menderes ilçesindeki orman yangınının ardından Bayındır’da yandık. O zümrüt...

Bir yerlerde yanıyoruz.

Cayır cayır yanıyoruz üstelik.

Menderes ilçesindeki orman yangınının ardından Bayındır’da yandık.

O zümrüt yeşili, göz kamaştırıcı alanlar birden kapkaraya, zifiriye dönüşüverdi. Artık ne kurt uluması gelecek; ne keklik ötüşü ne kuş cıvıltıları oralardan.

Her şeyi kapkara bir örtü örtüverdi acımasızca.

Burnumuza yanık et kokusu, biraz is artığı değecek sadece.

Akasyaların, hayıtların, çamın o yüreği ferahlatan kokuları gelmeyecek. Yanan alanlar tekrar ağaçlandırılsa bile gidenlerin dönüşü, kim bilir ne kadar vakit alacak.

Kuşlar, ne zaman dönecek tekrar yuvalanmak için?

Böcekler ne zaman?

Arılar, çiçeklere konmak için ne zaman gelir kim bilir?

Kabahat yanan ağaçta.

Kabahat yanan kuşta, börtü böcektedir.

Deme noktasında değil isek şayet kabahatliyi hepimiz biliyor ve tanıyor olmalıyız.

Yeterince sevemiyoruz, sevdiremiyoruz biz.

Bir sevgi eksikliğidir orman yangını.

Bir açgözlülük.

Bir vurdumduymazlık.

*

“Çarşamba’yı sel aldı

Bir yar sevdim el aldı

Keşke sevmez olaydım

Elim koynumda kaldı”

Çok bilinen bir Samsun türküsü bu.

Çarşamba’nın tam ortasından Yeşilırmak nehri geçer. Yakınlardaki Kiraz ilçesinde olduğu gibi. Şehri tam ortasından bir elma gibi ikiye böler. Kiraz’ı Küçük Menderes, Çarşamba’yı Yeşilırmak.

80’li yıllarda Kiraz’da büyük bir sel faciası yaşanmıştı. Sel suları, akak boyunca bulduğu her şeyi ağaç kaya insan toprak ne varsa önüne katıp getirmiş, düz ovaya bırakıvermişti her şeyi.

Sular o koca köprünün üstünden akmıştı, hiç unutmam. Dere kenarında bulunan küçük bir toprağımız da yok olup gitmişti o selde.

Kısa aralıklarla büyük kentlerde yaşanan sel felaketlerine getirmek istiyorum sözü.

Şehirler, 15-20 dakikalık yağmurlarda denize dönüşüveriyor adeta. İnsanlar, şaşkın balıkçıllar gibi canını kurtarma derdinde. Arabalar birer kayık. Yaşanan maddi ve manevi hasarın çok büyük olduğunu söylemek, elbette ki çok yersiz.

Geçmiş olsun diyelim öncelikle.

Büyük geçmiş olsun.

Su hayattır.

Su can.

Suyu bir felakete dönüştürmüşse yaşam; insan durup kendi kendine, sonra birilerine, birbirine sormalıdır.

Nerede yanlış yaptık?

Ve yanlış yapmaya devam ediyoruz.

Su gibi aziz olun. Sel gibi yıkıcı, yok edici değil.

Tanrılar dağı Olympos’tan ateşi insanlık için çalar Promete.

Ateşi alıp tanrılardan halka verir.

Bu yüzden ki insan, Promete’yi gözünde yüceltir, kutsar.

Ateş, insan yaşamının vazgeçilmezlerindendir.

“gökten deha-yı narı çalan kahraman” der onun için Fikret dizelerinde.

Ateşi yangın kılan da insan.

Suyu sel eyleyen de.

Biraz daha sevgi.

Biraz daha

Biraz daha duyarlılık.

Biraz daha.

Doğada birlikte nefes aldığımız tüm canlılar için.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme