• Haberler
  • Gündem
  • Yaşar Kemal'in bin bir çiçekli bahçesi kapılarını açtı

Yaşar Kemal'in bin bir çiçekli bahçesi kapılarını açtı

'Yaşar Kemal ile Bin Bir Çiçekli Bahçede' sempozyumu Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde başladı. Sempozyumun açılış...

“Yaşar Kemal ile Bin Bir Çiçekli Bahçede” sempozyumu Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde başladı. Sempozyumun açılış konuşmasında Yaşar Kemal’i “barışı ve demokrasiyi savunma çınarı” olarak tanımlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Yaşar Kemal bu toplumun vicdanıydı” dedi. Herkesin katılımına açık sempozyum 3 Aralık Cumartesi akşamı ücretsiz Kardeş Türküler konseriyle sona erecek.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Yaşar Kemal Vakfı tarafından düzenlenen “Yaşar Kemal ile Bin Bir Çiçekli Bahçede” sempozyumu Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) başladı. Usta yazarın anlatı dünyasının “doğa” ve “insan” eksenleri üzerinden tartışıldığı sempozyuma İzmirliler yağışlı havaya rağmen büyük ilgi gösterdi. Salonu hınca hınç dolduranlar arasında Karabağlar Rıza Özmenoğlu İlkokulu öğrencileri de vardı.

“Çok yaşa Yaşar Kemal!”

İki günlük sempozyumun açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Yaşar Kemal, Anadolu medeniyetinin zirvelerinden gürleyerek gelen bir nehir gibi bu coğrafyanın kültür birikimini omuzlarında taşıdı. Anadolu’nun sözü oldu. Bize birbirimizle, doğamızla, geçmişimizle ve geleceğimizle uyumu en yalın haliyle, ustalıkla anlattı. Bu topraklardaki çok renkliliğin, çok sesliliğin, çok nefesliğin eşsiz manzaraları onun eserlerinde hayat buldu” dedi. Yaşar Kemal’in toplumun vicdanı olduğunu dile getiren Başkan Tunç Soyer şöyle devam etti: “O, yaşamı boyunca öyle büyük bir eser ortaya koydu ki, ömrü yaşam süresini aştı. Gök kubbenin altında, zaman var oldukça yankılanacak bir ses bıraktı. Yaşamıyla, Anadolu’dan bütün dünyaya yayılan ve yeryüzünün bütün kültürlerini kucaklayan sonsuz bir destan oldu. Barışı, sevgiyi ve demokrasiyi anlatan…” Başkan Soyer, Yaşar Kemal’in zorluklara rağmen umutla hiç yorulmadan yazdığını ve adaletsizliklerin karşısında durduğunu söyleyerek konuşmasını söyle tamamladı: “Biz de ondan öğrendiğimiz gibi her ne pahasına olursa olsun yaşamı, barışı ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Çok yaşa Yaşar Kemal!”

Bu toplantı çevreye yeni bir bakış çağrısı

Diğer açılış konuşmasını yapan Yaşar Kemal’in eşi ve Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban Gökçeli ise toplantıyı “Yaşar Kemal’in bizlerle doğa/çevre gerçeğine bakışını paylaşırken,  bugün dünyamızın en yakıcı sorunu olan çevre sorunu için yeni bakışlara ihtiyacımızı da hatırlatan bir çağrı” olarak tanımladı. Ayşe Semiha Baban Gökçeli, Yaşar Kemal’in şu sözlerini aktardı: “Benim de başlıca derdim doğadır. Kendimi bileli benim dostum doğadır.  Dünyamız tükeniyor. Birçok hayvanın, birçok ağacın, birçok böceğin, birçok kuşun soyu tükendi.  Bundan sonra da insanların soyu diyecektim, dilim varmadı.  İnsanoğlu bu kötü durumu sürdürmeyecek, doğayla barışacaktır. Beni okuyanlar karamsar olamasınlar. İyi ki dünyaya geldik, yaşadık, ışığı gördük. Ya gelmeseydik, ya bu güzellikleri görmeseydik…”

Türkan Şoray: Yaşar Kemal her zaman kalbimizde

Sempozyumun “Yaşar Kemal’e Merhaba” başlıklı ön oturum ile devam etti. Bu ilk oturumunda dostları usta yazarı ve onun edebiyatını “doğa” ve “insan” eksenleri üzerinden anlattı. Oturumun ilk konuşmacısı, Yaşar Kemal’in “Yılanı Öldürseler” romanından aynı isimle beyaz perdeye aktarılan filmin yönetmeni Türkan Şoray oldu. Şoray filmin çekim sürecini anlattı: “Bir yandan kamera önü, bir yandan da yönetmen olarak kamera arkasındaydım. Film bittikten sonra İstanbul’a döndüğümde, ‘Acaba becerebildim mi?’ diye bir ay boyunca evden dışarı çıkmadım. Film laboratuvardan çıktığında çok iyi çekildiğini söylediklerinde çok mutlu olmuştum. Filmi birlikte izledik, Yaşar Kemal ‘Yahu ben beğendim’ dedi omzuma vurarak.” Yaşar Kemal’in bir eserini filme almanın en güzel anılarından olduğunu dile getiren Şoray, “Yaşar Kemal kitaplarıyla ve kocaman yüreğiyle, sevecenliğiyle, insanları kucaklamasıyla her zaman anılarımızda ve kalbimizde yer alacak” diye konuştu.

Ataol Behramoğlu: “Çocuk bir adamdı”

Yazar ve Şair Ataol Behramoğlu ise usta yazarla anılarını paylaştı. Yaşar Kemal ile ilk karşılaşmasının “İnce Memed” üzerinden olduğunu söyleyen Behramoğlu, usta yazarın kendisiyle ile 1960’ların başında İstanbul’da tanıştığını dile getirdi. Behramoğlu, “Aramızdaki yirmi yaş farka karşın arkadaş olduğumuzu rahatça söyleyebilirim. Onun yanında yaşlı ya da genç olmanız fark etmezdi. Çocuk bir adamdı. Her zaman da öyle kaldı” dile konuştu.

Michael Ellison: Doğa tasvirlerinin karşısında nefessiz kaldım

Yaşar Kemal’in “Deniz Küstü” romanını müzikli tiyatro oyununa uyarlayan Amerikalı besteci Michael Ellison da Yaşar Kemal’in doğa tasvirlerinin gücü ve saf şiirselliği karşısında zaman zaman nefessiz kaldığını söyledi. Ellison sözlerine şöyle devam etti: “Yaşar Kemal ve eserleri ayrışma eğiliminin tam zıddında yer alıyor. Dinleme, empati kurma, Yörüklerin, doğanın ya da yunusların bakış açısından görme kapasitesinden pek çok okur için bir tür kâbusu ya da can düşmanını temsil eden Salman’a dek, her birinin zenginliğini kapsayabiliyor. Dünya her şeyden çok bu tür ruhlara ihtiyaç duymaya devam edecek. Onun eserleri de işte bu yüzden kalıcı olacak.”

Lucien Leitess: Her eseri insanlık tarihinin bir laboratuvarı

Oturumun son konuşmacısı ise Lucien Leitess oldu. Usta yazarın İsviçre’de kitaplarını basan Union Yayınevi’nin yöneticisi Lucien Leitess Yaşar Kemal’i “Çağımızın son yıllarının büyük yazarlarından birisi” olarak tanımladı. Yaşar Kemal’in edebiyatının sözlü edebiyat ile yazılı kurgunun tarihsel kesişiminde yer aldığını dile getiren Leitess şöyle devam etti: “Her ulusal edebiyat tarihi, kendi doğal gelişimi gereği yüzyıllar önce bu eşikten atlamıştır. Yaşar Kemal’in çağdaş eserlerinde bu geçişi benzersiz bir şekilde deneyimliyor ve anlıyoruz. Yaşar Kemal’in eserlerinde yer alan hiçbir tema geçmişte kalmış bir folklorik motif değildir. Hem şimdiki hem de geniş zamanda muazzam ve şaşırtıcı bir çağdaşlık. Tam da bu nedenle biz Anadolulu olmayanlar eserleri sayesinde onun derinliklerinde yatan özü tanıma şansına sahip oluyoruz. Her bir eseri adeta insanlık tarihinin bir laboratuvarı.”

Konuşmaların ardından Başkan Tunç Soyer konuşmacılara sempozyumun anısına plaket takdim etti. Ayşe Semiha Baban Gökçeli ise bu organizasyona ev sahipliği yaptığı için Yaşar Kemal Vakfı adına Başkan Soyer’e teşekkür plaketi sundu.

Oturumu ise Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray şu sözlerle kapattı: “Yaşar Kemal’in bin bir çiçekli bahçesinin en güzel çiçekleri İzmir’de açıyor.” Türkay Şoray ardından salonla birlikte İzmir Marşı’nı söyledi.

Seher GÖÇEN

Bakmadan Geçme