YAŞAMA VEDA ÖYKÜSÜ

İki gün önce kapı çalınmış, bir görevli evi boşaltmasını söylemişti. Gerekçe kentsel dönüşümdü. Onlara karşı çıkmış,...

İki gün önce kapı çalınmış, bir görevli evi boşaltmasını söylemişti. Gerekçe kentsel dönüşümdü. Onlara karşı çıkmış, nereye gideceğim,?

“Yalnız yaşıyorum bu evden beni koparmayın, ayırmayın!” demişti.

Bugün kendi yaşında olan Gülşen Hanım gelmişti ona, birbirlerine anlatacak  o kadar şey vardı ki… “Bizim gibi yalnız yaşayanları kimsesiz olanları huzur evine gönderecekler demiş” gitmişti. Bacakları tutmuyordu. Bastonuyla yavaş yavaş iki basamağında zorla inmişti. Kapıyı kapatıp sigarasını yaktı , çok üzüldü, içi buruldu. Pencereden karşıki çocuk parkına baktı, gözlerini kırpıştırdı. Soluk çiçekli perdelerinin eskimişliğine  güneş ışınları vuruyordu. Baharın  yaza evrildiği günler yaşanıyordu. Sigarasını hızla birkaç nefes çekti Camı açtı , bordo rujla boyanmış izmariti fırlattı. Yaşanmışlıkları anıları böyle fırlatabilse…

Birkaç gündür düşünüyor, üzülüyor, yaşam bağı anılara  giriyor, İçinden çıkamıyordu. Kumaşı solmuş eski koltuğa oturdu. Eşyalarına şöyle bir baktı, gözleri çok iyi görmüyordu. Sisler içinden, eskimiş olduklarını az da olsa farketmişti. Benim gibi devirlerini bitirdiler, diye düşündü…

Ellerine baktı, buruşmuş, parmakları eğrilmiş tırnakları yer yer kırılmış ojesiz bakımsızdı. Bu eller sanatçılara ilham vermiş, güzelliğine hayranlık duyulmuş tablolara konu olmuştu. Yaşamı sanat gibi yaşamış, derin maviliklerde mutluluktan yüzmüş, aşkı yaprak yaprak yeşermişti yüreğinde. Yeşil gözleriyle ona bakar bir çift zümrüt gibi onun kalbine bırakırdı. Elini tutmuş arkasına bakmadan gitmiş , ardındaki  her şeyi terk etmişti. Ona güvenmişti…

Başı bulutlara ermiş yüreği sıcacıktı. Sevdiği adam bulutlara yükselmiş binalar inşa etmiş, zengin olmuştu.Aşk dolu bu kadını, dünyanın diğer ucunda onu unutmuştu. Anımsayınca gözleri nemlendi. Dünyanın diğer uçunda kalan ben, tükenmişlik içinde zorla ülkeme dönebilmiştim. Ondan geleni hiç istemedim, incinmiştim, kırılmıştım. Bu eve sığındım. Gülümsedi, seni uzaktan izledim,  ama hep kırgındım seni unutamamıştım o kadar…

Babamın maaşıyla gereksinimlerimi karşıladım. Yaşamaya çalıştım. Kalktı, ağır adımlarla banyodaki aynaya şöyle bir baktı.Yüzü kırışmış, gözleri çökmüş bir kadın vardı. Gözlerine baktı, dökülmüş kaşlarını kaldırdı. Aynadaki kadını tanımadı. Güzel olduğu günlerde bu aynanın önünden ayrılmazdı, büyülüydü bu ayna güzelliğimi yansıtır, güzelliğini fısıldardı. Bir iz aradı geçmiş günlerden… Bulamadı. Vazgeçti. Banyodan ağır adımlarıyla ayrıldı, yüreği aynada kaldı.

Bir iki gün sonra terk edilmeyi bekliyordu, Bu ev anılarına iz bırakan eşyalarını, ağlarken yüzünü gömdüğünü yastıklarını, örtündüğü yorganlarını babasıyla annesinden kalan bütün eşyaları nasıl terkedecekti, bilinmeyen bir yere götüreceklerdi onu. Çaresizdi, bu evden kopacaktı…Kollarını bacaklarını kesecekler , anılarını savuracaklardı. Yaşamak zorunda değildi artık…

Eski gardırobu açtı. Birkaç elbise, manto , karşıladı onu…Yeşil elbiseyi aldı, kokladı .Parfüm kokusunu duymak istedi. O günler gözünün önünden film şeridi gibi geçsin istedi, bir kez daha, olmadı. Elinde yeşil elbise kala kalmıştı.

O günlerden…Ağır ağır giyindi ,siyah rugan ayakkabıları  giymek istedi topukları çok yüksekti vazgeçti. Eskimiş konsolun üzerindeki el aynasını aldı yanındaki bordo ruju dudaklarına sürdü. Kısa bembeyaz saçlarından ellerini geçirdi. Hazırdı. Şık olduğunu hissetti, heyecanlandı.Az kalan enerjisi ile  yürüdü soluk koltuğa oturdu.Beklemeye başladı.Terkeden eski sevgiliyi, gençliğini, onu alıp götürmeden gelmeliydiler anılardan çıkıp ellerini uzatmalıydılar. Akşam olmuş evlerde ışıklar yanmış , gece önce yaşadığı kente, sokağına ,evine ,odaya ulaşmıştı. Sigara içmedi çünkü sigarası bitmişti. Her şeyin tükendiği gibi…Gençliğinin, güzelliğinin, yaşamının…

Bekliyordu.

Görevliler kapıyı çaldı, açılmadı…Daha hızlı çaldılar beklediler açılmadı. Omuz vurdular kapı nihayet açıldı telaşla içeri girdiler…

Salonda ,bordo rujlu yeşil elbiseli bir kadın oturuyordu.Onları bekliyor gibi…

“Sizin evi boşaltıyoruz.”

Cevap, vermedi. Bakışları donuk, kapıya dönüktü.

Görevli ,  kadına dokununca başı yana düştü.

Güneşe yükseliyordu. Bekledikleri onu selamladı. Mutluydu…

 

 

Bakmadan Geçme