Yarbay’ın tek düşmanı kaldı: Ekonomi
Yeniizmir.com Yazarı Sıla Arabacıoğlu'nun haberine göre Emekli Yarbay Erdem Gül. 50 yaşında. Ergenekon mağduru. O dönemin...
Yeniizmir.com Yazarı Sıla Arabacıoğlu’nun haberine göre; Emekli Yarbay Erdem Gül. 50 yaşında. Ergenekon mağduru. O dönemin savcı ve hakimlerinin kararıyla görevinden uzaklaştırıldı. Dava açıldı. Ankara’daki bir güvenlik şirketine girdi. Kovuldu. Yargılanmanın sonucunda görevine iade edildi. Doğu ve Güneydoğu’da, Kıbrıs’ta ve yurtdışında başarılı operasyonlara ve başarılara imza atan Gül, emekliliğini istedi. Yemek sektörüne girdi. Kısa süreli çalıştı. Ankara’dan İzmir’e geldi. Pandeminin kendini ağır bir şekilde hissettirdiği 2020 Eylül ayında İzmir Bornova’da restoran açtı.
Sektörün açıklarını not etti. Askeri okulda aldığı eğitim ve disiplini, ordudaki ast-üst ilişkisindeki saygınlığı hem özel hayatında, hem de iş yaşamında uygulamaya özen gösterdi. Yemek sektöründe farkındalık yaratmak, müşterilerine sağlıklı yemekler sunmak için AR-GE çalışmalarına ağırlık verdi.
Şehit ailelerinden ücret alınmıyor
İşlettiği restorana ‘şehit ailelerinden’ yemek ücreti almadıklarını dile getiren bir yazı astı. ‘Bizler dilenci değiliz’ diyen şehit ailelerinin tepkisi ile karşılaştı. Konuştu.
Kendisinin de asker olduğunu, vatanın sağ olması için canlarını seve seve veren ‘kahramanların’ geride bıraktıklarına elinden geldiğince destek vermek için böyle bir yolu tercih ettiğini anlattı. Üç aileyi ikna etti. Rencide olmaları adına her türlü önlemi aldı. Bunu da reklam malzemesi olarak asla kullanmadı.
İşletmeyi hayata geçirdikten sonra, herkesi tek tek ziyaret etti. Görüş ve önerilerini not aldı. Tüketicilerin, bir işletmeden beklentilerinin ne olduğu sorusuna yanıt aradı.İnsanların özel olduğuna inanan Erdem Gül, misafirlerine sağlıklı yiyecekler sunmak için özel bir ekiple çalıştı. Çalışıyor, yenilikleri araştırıp adım atıyor. Bunların hepsini de bir plan dahilinde yaşama geçiriyor.
Ben fast-food olayına oldum olası karşıyım
Ankara’da, Doğubayazıt’ta, Şırnak’ta, Kıbrıs’ta ve Malatya’da görev yaptığını ifade eden Erdem Gül, şöyle konuştu:
Onun dışında yurtdışında çalıştım, sonra Ankara’ya dönüp emekli oldum. 2020’nin Eylül ayında burayı aldım. Bir iki hafta sonra ilk pandemiden dolayı kapandık, sonra deprem oldu.
Çevredeki insanlar, kalitenin farkına vardı. Her ürünümüz sabah taze gelir, sadece bakliyatları haftalık alırım. Buradaki restoranları bilmiyorum ama çoğu kişi toplu alıma gidiyor. Benim dondurucumda tavuk ile kırmızı eti yan yana göremezsiniz. Sabah alırım, öğlen bitiririm ertesi gün için siparişimi veririm. Ben müşterilerim ile tek tek ilgileniyorum. Kendi mesleğimde de öyleydim. Askerlerim ile saatlerce sohbet ederdim. 20 yaşındaki delikanlılardı, ailesi uzakta sevdiği uzakta… Ben 26 sene çalıştım ne küfürüm ne dayağım vardır.
O zaman binbaşıydım. Yargılanma esnasında da meslekten 3 yıl uzaklaştırdım. Parasızlıktan çalıştım insanlar çalışmaya başladı. Ben de restoranlarda çalıştım. Ben iki yıl güvenlik şirketinde çalıştım, siyaset her yere giriyor. Oradan bizi attılar. Uzaklaştırma esnasında yemek sektörü bana ayrı bir şey kattı. Benim hedefim insanlara sağlıklı yemek yemeyi öğretmek. Ben fast-food olayına oldum olası karşıyım. Ben iddia ediyorum, ekibimin zeytinyağlı yemeğinden iyisi İzmir’de yok.
‘Küçük esnafın işi çok zor’
Taze fasulye 60 lira, bamya 60 lira… Sen kilosunu bu kadar pahalıya aldığın ürünü vatandaşa 500’e mi vereceksin? Ben buraya 25 bin lira kira veriyorum, Ocak’ta 40 bin lira olacak. Nereden çıkaracağım? Ben yargılanma esnasında üzülüyordum. Şimdi bakıyorum piyasa çok kötü, daha çok üzülüyorum. Küçük esnafın işi çok zor, zincirler zaten birbirini destekliyor. Türkiye gibi bir ülkedeyiz. Şu toprağa beni ekseniz on tane çıkar. Domatesi 20 liradan aşağı göremedik. Eğer bu ülkede domates 20 liralarda geziyorsa herkesin oturup hesap kitap yapması lazım. Bizim evde annem salçalı patates yapardı. O zamanlar o fakir yemeğiydi. Şimdi ben pazardaki arkadaşı arıyorum bana ‘Komutanım elimde uygun patates var, 17 lira’ diyor. Fiyatlara alıştık, yavaş yavaş her şeye alışıyoruz. Ben artık pazarda dilimlenmiş karpuz görüyorum, şok oluyorum. Biz önceden çok zengindik şimdi zeytinyağı 200 lira.
Alırken 1 öderken 10
Ben bütün kalemlerde ürün alırken yüzde 1 KDV var. Satarken ise yüzde 10 ödüyorum. Fiyatı yükseltmeksek altta kalıyoruz. Yükseltirsek müşteri zorlanıyor. Ben hep 5’er lira zam yapardım. İlk kez 10 lira zam yaptım. Yemek uygulamalarında yine yüzde 10 vergi var, üstüne yüzde 33 kesinti var. Bir de müşteri yemek kartı ile öderse yüzde 10 daha kesiliyor. 100 liralık yemeği ortalama 50 liraya satmış oluyoruz.
Gül, restoranında yaptığı tavuk kalamarın patentini aldı. Tavuk kalamar, müşterilerin gözdesi olurken Gül, kendilerine ait bir salatanın da patentini almaya hazırlandığını açıkladı.
Fotoğraflar: Turgay Kılıç
Haber Merkezi