YANILSAMA

İsteklerimizi toplasak ve yazsak ne kadar yer tutar? Neyi, nasıl istiyoruz? Gerçekten istiyor muyuz yoksa istiyor...

İsteklerimizi toplasak ve yazsak ne kadar yer tutar? Neyi, nasıl istiyoruz? Gerçekten istiyor muyuz yoksa istiyor gibi mi yapıyoruz? Sözcüklerimiz ve davranışlarımız tutarlı mı bu konuda? Meyve isteyen fidan diker öyle değil mi? Bunu karşımızdakilerden beklediklerimiz noktasında da söyleyebiliriz. Görmek istediğimiz gibi davranmak, o davranışı önce kendimiz özümseyip yapmak gibi.

Elbette sözcüklerin kullanımı, dil ve üslûp konusunda da bunu söyleyebiliriz. Yapıcı ya da yıkıcı olmak tercihinde yine empati yapıp dikkat edebiliriz herhalde.“Gönül alıcı bir söz, kışı yaza çevirir“ diyor bir Çin atasözü. Bunu tersinden de söyleyebiliriz, bir söz gönlü yıkmaya ve yazı kışa çevirmeye yeter de artar. Yıkmak ne kadar kolaysa, yıkılanı imar etmek de bir o kadar zordur.

Hayat öyle hafif adımlarla, bahar mevsiminde, çiçekli bir yolda yürümeye pek benzemiyor. Kışı var, boranı var, yazı var, harı var, bunun yanında gecesi var, neharı var. Haliyle bu yolda bedensel olduğu kadar lakırdılarıyla da yol alıyor insan. Güzel demlerde söylenenlerden ziyade sıkıntılı süreçlerde dillendirdiklerimizdir bizi anlatan, bizi ele veren. Gönlümüz şenken abat oluyorken her şey sıkıntı hallerinde karamsarlığa mı gömülüyor? Çıkmaza mı sokuyoruz hayatı? Yaşadıklarımız karşısında tepkilerimiz nasıl şekilleniyor?

Duygu durumumuz sürekli değişiyor. Biz aklıyla öne çıkan varlıklarız ama çoğu zaman duygularımız yönetiyor bizi ve akli muhakeme kayboluyor. Talepkar bir yapıya sahibiz ve isteklerimiz hiç bitmiyor. Peki, arzu ettiklerimize ulaştığımızda farkındalığımız artıyor mu? Yoksa sıradanlaştırıp ülfet peyda ettiklerimiz arasına mı katıyoruz?

Bazen sessizliğe gömülüp yokmuşuz gibi, bazen de gürültüyü ayyuka çıkartıp sadece biz varmışız gibi davranabiliyoruz. Oysa ki hayat yolculuğunun tek yolcusu biz değiliz. Herkes geçiyor o yoldan. Bizim gibi insani vasıfları, istekleri, sevinçleri, elemleri olan insanlar. Sözleriyle, tavırlarıyla onlar da bizim yolculuğumuzda yer alıyorlar. Biz fark etsek de etmesek de bizim pek çok hissiyatımızı onlar da deneyimliyorlar. Kendimizin tek, hislerimizin sadece bize özel olduğu yanılsamasına kapılmayalım o yüzden…

sözcük kervanı yola dizildi de

aştı mı dağları?

taşıp yatağından                                                                                                                                                            yıktı mı bentleri?

bir bahar esintisi                                                                                                                                                            okşarken gönülleri

yakıp geçti mi

geçmişin izlerini

topla                                                                                                                                                                                   topla şimdi imleri

sırla                                                                                                                                                                                     yazılanları

 

Bakmadan Geçme