• Haberler
  • ihale
  • Uydum Kalabalığa Şeklinde Hareket Etmeyin, Aklı Seliminizi Kullanın

Uydum Kalabalığa Şeklinde Hareket Etmeyin, Aklı Seliminizi Kullanın

1959 yılında ortaokulu bitirdikten sonra Balıkesir Necatibey Erkek İlköğretmen Okulu yatılı kısmının yazılı sınavını kazanmıştım. Ege...

1959 yılında ortaokulu bitirdikten sonra Balıkesir Necatibey Erkek İlköğretmen Okulu yatılı kısmının yazılı sınavını kazanmıştım. Ege Bölgesi’nin başka illerinden de yazılı sınavları kazanan 60’a yakın öğrenci vardı. Mülakat (sözlü) sınav için Necatibey Erkek İlköğretmen Okulu’nun bahçesinde toplandık. Hepimizi sözlü sınav heyecanı sarmış, sıramızı bekliyorduk. İçimizde kaybetme korkusu vardı. Sınavı kazanmak, hayatı kazanmak demekti. Orada bulunan öğrencilerin tamamına yakın kısmı, fakir aile çocuklarıydı. Yoktu birbirimizden farkımız. Zaten o dönemlerde zengin çocukları pek okumuyordu. Okuyanlar da öğretmen okulunu tercih etmiyordu. Okulu bitirdiğinde köylerde çalışma zorunluluğu vardı. Orada bulunan arkadaşların çoğu “Türk Bayrağı’nın dalgalandığı her yerde” görev yapmayı seve seve kabul ediyordu. Sözlü sınavlar bitti. Sonuçlar liste halinde asıldığında sınavı kazanan 32 kişi içinde benim de adım yazılıydı. Kazanan 32 kişi sevindik, kazanamayanlar da üzüldü.

Ne var ki, o yıl Necatibey Erkek İlköğretmen Okulu kapatılarak eğitim enstitüsüne dönüştürüldü. Sınavı kazanan 32 öğrenciyi Edirne Erkek İlköğretmen Okulu’na gönderdiler. Böylelikle biz, hiç aklımızda yokken Edirne’de okumak zorunda kaldık. Ömrümüzün üç yılını serhat şehrimiz Edirne’de geçirdik. Ege’den gelen 32 arkadaşımla birlikte Trakya’dan gelen 60 arkadaşımız kucaklaştı. Trakyalı arkadaşlarımız, bizi bağırlarına bastı. Üç yılda kaynaştık, kardeş olduk. Daha sonra da Trakya’dan ve Ege’den öğrenciler geldi. Onlarla da abi kardeş olduk. Çocuk yaşlarımızda ayak bastığımız Edirne’den okulumuzun ve öğretmenlerimizin bize verdiği donanımla, ekmeğimizi kazanmış birer delikanlı olarak yurdun dört bir yanına dağıldık.

Derler ki: Edirne’nin suyunu içen, döner dolaşır yine Edirne’ye gelir. Doğru demişler. Biz, okul arkadaşlarımızla beş yılda bir Edirne’de buluşuyoruz.

Yaşayanlar bilir, yatılı okullarda okuyanlar, sanki birer kardeş gibi oluyorlar. Biz Edirne Erkek İlköğretmen Okulu öğrencileri olarak birbirimizi kardeş gibi seviyoruz. Bu nedenle beş yılın birinde Edirne’de, dördünde de yurdumuzun başka bir yerinde buluşuyoruz. Buluşmalarımızda geçmişi yad ederek güzel anlar yaşıyoruz. Aramızdan ayrılanlar da var elbette. Biz, yaşadıkça gelecek buluşmalara eksiksiz olarak devam etmek düşüncesindeyiz. Bu yıl Didim’de buluştuk. Gelecek yıl Çeşme’de olacak. Her gelecek buluşmalarımızı şimdiden özlemle bekliyoruz.

***

Okula kayıt olmak için gittiğimizde ilk günkü anımı sizinle paylaşmak istiyorum. Okulun dış kapısından girdiğimizde içerde kimse yoktu. Etrafa bakındık. Bahçede palabıyıklı, tombul bir adam arabanın altına yatmış tamir işiyle meşguldü. Ona sorduk:

-Kimse yok mu, bizimle ilgilenecek?

-Kimi aradınız?

-Okula kaydolmaya geldik. Bizi kim kaydedecek?

-Buyurun, ben götüreyim.

“Hoş geldiniz” diyerek önümüze düşen, üstü başı yağ ve leke içinde olan, bizim şoför sandığımız bu palabıyıklı, tombul ve sevecen adam, kapısında müdür yazan odaya götürdü bizi. Müdür koltuğuna oturdu.

-Verin evraklarınızı, ben müdür Celal Tutant. Hepinizi kaydedeyim.

Hepimiz şaşkınlık içinde evraklarımızı verirken birbirimize bakıyorduk, “Bu nasıl bir müdür?” der gibi.

***

Allah rahmet eylesin, baba adamdı. Hepimizi kendi evladı gibi görürdü. Her yerde savunurdu bizleri. Geceleri bile üstü açılan var mı diye yatakhaneyi dolaşırdı bir bir. Parası olmayana para verirdi. Bizim için çırpınırdı. Onu sevmeyen yoktu. İki yıl müdürlüğümüzü yaptı.

Onun her toplantıda bize söylediği sözü, başlık olarak yazdım.

“Evlatlarım, uydum kalabalığa şeklinde hareket etmeyin, aklı seliminizi kullanın.”

Yaşadığımız bu günlerde uydum kalabalığa şeklinde hareket edenleri gördükçe müdürümü anımsıyorum. Ne kadar da doğru söylemişsin sevgili Celal Tutant. Işıklarda uyu.

İçinde bulunduğumuz bu açmaz, hep bu uydum kalabalığa şeklinde hareket edenler yüzünden değil mi?

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme