‘Ufak tefek adaletsizlik’

Yeni İzmir’den Berivan Kaya ve Sıla Arabacıoğlu’nun haberine göre seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra İzmir'de partilerin aldığı...

Yeni İzmir’den Berivan Kaya ve Sıla Arabacıoğlu’nun haberine göre; seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra İzmir’de partilerin aldığı vekil sayısı belirlenirken İzmirlilerin tercihi Millet İttifakı’ndan yana oldu. TİP, CHP ve İYİ Parti İzmir 2. Bölge’de bir milletvekilini Ankara’ya göndermek için yarışmaya başladı. Vekil sayısı ikiden bire düşen MHP ise İzmir’de özeleştiri yaparak daha çok çalışacaklarını söyledi. 

İYİ Parti, İzmir 1. Bölge’de iki vekil, 2. Bölge’de ise bir vekil çıkarttı. 

Böylece İYİ Parti vekil sayısını üçe yükseltmiş oldu. İzmir 2. Bölge’de 175 bin 352 oy alan İYİ Parti’nin ikinci vekili çıkartmak için 8 bin civarında oy daha alarak yaklaşık 92 bine ulaşması gerekiyor. 

Bu seçimde iddiasını sık sık belirten Türkiye İşçi Partisi (TİP) İzmir’de sadece 2. Bölge’den aday çıkarttı. İzmir’de 86 bin 663’e ulaşan TİP’in vekil çıkarabilmesi için 5 bin civarında oya ihtiyacı var. 

İzmir’de birinci parti olan CHP’nin ise 9+9 vekil hayali suya düştü. 7+7 çıkartan CHP, geçtiğimiz seçime göre İzmir’de vekil sayısını korudu ama arttıramadı. Genel merkezde ismi sıkça duyulan İzmir 2. Bölge 8. Sıra Milletvekili Adayı Hacer Foggo da vize alamadı. Foggo’nun seçilebilmesi için 2. Bölge’de 642 bin 757 oy alan CHP’nin yaklaşık 105 bin civarında oy alması gerekiyordu. 

BÜYÜK PARTİLERE AVANTAJ

Siyaset Bilimci Emrah Gülsunar, Türkiye’de uzun yıllardır oyların vekil sayısına dönüşmesi için kullanılan D’Hondt sistemi ile ilgili değerlendirmeler gerçekleştirdi. D’Hondt sisteminin büyük partilere avantaj sağladığını vurgulayan Gülsunar, “Bu seçimde, önceki seçimlerde nasıl dağıtım yapıldıysa yine o şekilde oldu. Bir yanlışlık olsaydı dezavantajlı taraflar dağıtıma itiraz ederlerdi. Sistemin kendisi bazı partilere ufak tefek adaletsizlikler yaratabiliyor. Başka yöntemler de var ama onlar da başka adaletsizlikler yaratabiliyor. Burada hangi sistem daha az adaletsizlik yaratılıyorsa siz onlardan birini seçiyorsunuz” diye konuştu. 

İlde birinci olan partinin vekil sayısı bakımından avantajlı duruma geldiğini belirten Gülsunar, “İzmir özelinde CHP oy oranına göre fazla çıkarabilir, TİP ise hiç vekil çıkaramamış olabilir. Bu da sistemin cilvesi. D’Hondt sistemi çok demokratik ülkelerde de kullanılabiliyor. 

Bu adaletsizlikler, kaymalar olabiliyor. Büyük partinin biraz daha fazla vekil çıkarması siyasi istikrar sağlanması için yapılıyor. Örneğin Yunanistan’da birinci olan partiye fazladan 50 vekil ekleniyor. Birinci parti tek başına yönetebilsin ki siyasette bir istikrar oluşabilsin. Biz bir yandan halkın iradesinin en doğru şekilde meclise yansımasını istiyoruz. Fakat bu irade yansıdığı zaman çok parçalı bir parlamento ortaya çıkar ve bu da siyasi istikrarsızlık yaratabilir. Sistemler böyle önlemler alabiliyor” şeklinde konuştu. 

‘EN MAKULÜ’ 

Emrah Gülsunar, Cumhur İttifakı’nın seçimde yüzde 50’nin altına düştüğünü ama hala meclisin yüzde 55’ine sahip olduğunu belirterek, “Orada da benzer bir durum var. Oy meclise tam yansısa Cumhur İttifakı meclis çoğunluğunu kaybetmiş olacaktı. AKP en çok oy alan parti olduğu için D’Hondt sistemi sayesinde yüzde 49 oyla meclisin yüzde 55’ine sahip oluyor. Sistemi değiştirmek için seçim kanunun değişmesi gerekiyor. 1950’lerde Türkiye’de başka bir sistem kullanılıyordu o daha da adaletsizlikti. Mesela Demokrat Parti 1955 seçiminde oyların yüzde 55’ini alıp meclisin yüzde 80’ine sahip olmuştu. D’Hondt aslında bu sistemler içerisindeki en makul olanı” sözlerini kullandı. 

(M.T.) 

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme