UÇTU UÇTU

Çocukluk güzel şey. Çocukluğa gidebilmek belki daha güzeli… Ne der şair, 'Ol mahiler ki derya içredir,...

Çocukluk güzel şey.

Çocukluğa gidebilmek belki daha güzeli…

Ne der şair,

“Ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler”

İçinde olduğumuz anın güzelliklerin ne denli farkında olabiliyoruz ki? Pek çok kişi için bu sorunun yanıtı hayır. Bu yüzden herkes çocukluğuna dönmek ister, geçmişe gidip farklı davranmayı arzu eder.

Ödemiş Belediyesi, geçen hafta sonu geleneksel uçurtma şenliğini gerçekleştirdi.

Çocuklara başta uçurtma ve dondurma olmak üzere küçük ama çocuklar için kocaman koskocaman armağanları vardı.

Şarkılar, türküler, Karagöz etkinliklerin sadece birkaçı.

Ne güzel oldu. Çocuğunu kapan gelmişti.

Minik, masum, hayal dolu bir eli tutarak büyülü bir dünyaya giriverdi pek çok yetişkin.

Bir iki denemeden sonra baktılar ki bu biraz da büyüklerin işi, uçurtmanın ipinden tutuverdiler.

Çocukların o koca hayal dünyasının yetişkin bir figürü oluverdiler.

İyi de yaptılar. Bir uçurtmanın peşi sıra akıvermek maviliklere ölçülür, tartılır bir saadet midir?

Ödemiş Belediyesi’nin bu güzel etkinliğine katkı veren herkesi yürekten kutluyorum. İyi ki varlar.

Söz uçurtmadan açılmış iken bir kitap önerelim.

Uçurtma Avcısı

Khaled Hosseini’nin yapıtı.

Uçurtma Avcısı; ihanet, arkadaşlık, sadakatin bedeline dair bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları, yalanları. Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı; zengin bir kültüre, güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama anlatıyor.

Emir ve Hasan, Kabil’de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk. Aynı evde büyüyüp aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir’le Hasan’ın dünyaları arasında uçurumlar vardır. Roman için bu kadar ön bilgi yeterlidir sanırım. Daha çoğu okuma isteğinizi yok edebilir.

Henüz okumadı iseniz mutlaka okuyun derim.

Uçurtmaya dair bir de film önerelim.

Uçurtmayı Vurmasınlar

Yönetmenliğini Tunç Başaran’ın yaptığı 1989 yapımı bu film, beş yaşındaki bir çocuğun demir parmaklıklar ardında yaşadıklarını konu alıyor.

Küçük Barış’ın sevgi dolu öyküsü.

Hem yüreğinizi ısıtacak hem de farkındalık yaratacak bir yapıt.

Ve bir çocukluk şiiriyle bitirelim.

Şiir sevgili Cahit Sıtkı Tarancı’dan,

“Affan dedeye para saydım

Sattı bana çocukluğumu

Artık ne adım var ne yaşım

Bilmiyorum kim olduğumu”

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme