TÜRKİYE'NİN SEÇİMİ
Öncelikle seçimlerde oy kullanan ve katılan herkese teşekkür etmekle başlayacağım sözlerime. Bu yazı hukuk sistemi, anayasal...
Öncelikle seçimlerde oy kullanan ve katılan herkese teşekkür etmekle başlayacağım sözlerime. Bu yazı; hukuk sistemi, anayasal haklar konusunda bir yazı olmayacak çünkü olan biteni irdelemek adına yazılmış bir yazıdır.
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra bir yazı yazmıştım, hukukçuların sitesinde sonuçlar karmaşık ama sebepler aslında çok basit diye.
15 Temmuz kalkışmasıyla doğan süreçte Fetöcülerin kurdukları kumpaslar konuşuldu, tartışıldı ancak hala Fetöcüler tarafından mağdur edilenlerin(KPSS, Hakimlik Savcılık, LYS gibi sınavların mağdurları, harp okullarından ahlaksız kaydıyla atılanlar ve hayatları karartılan genç subaylar, sicilleri bozulan memurların sicil durumlarının ele alınmaması, FETÖ’ye haraç vermediği için batırılanlar, tefecilik, vergi kaçakçılığı ve daha pek çok şeyle suçlanan işletme sahiplerinin durumları gibi) gönlü alınmış değil aksine mağduriyetler artarak devam etmektedir.
15 Temmuz sürecinden beri devam eden ekonomik belirsizlik, Dolar ve Euro konusunda “Almayın, satın, bozdurun” gibi talimatlara rağmen dövizin ateşinin düşmemesi,
Ötekileştirici bir dil kullanılması, “Bunlar, onlar, hayırcılar terörist” manasına gelecek cümlelerin kullanılması. İzmir’de ayrı, Diyarbakır’da farklı konuşulması.
Eyalet sistemi tartışmaları. İşte bu konu çok tartışma yaratır. Radikalleşme eğilimleri olan insanların bu konuda bölünme, federasyon ve konfederasyon tartışması çıkaracağı çok net. Bu ülke bölünmüyorsa nedeni, insanların birbirleriyle olan farklı illerden ve bölgelerden yapmış oldukları evliliklerle kurdukları akrabalık bağlarıdır. Kutuplaştırıcı tavırlar, ülkeyi ve insanları ancak germeye yarar.
15 senedir ülkeyi yöneten bu hükümetin bazı konularda kendini çok çabuk affetmesine rağmen kendisini uyaranlara karşı hemen Ergenekoncu vs. gibi yaftaları yapıştırması, kendi kadroları sanarak gittikleri yol arkadaşlarının ne yaptıkları malum. Bu ülke yüz yıllık parantez falan değildir. Bu ülke şanlı zaferlerle kurulmuştur. Üzerine methiye düzülen yenilgi marşlarıyla değil…
Bir diğer konu Suriyeliler. Anlasınlar artık, kimse istemiyor bu insanları. Ensar-muhacir falan hepsi hikaye bunların. Vergisiz, kayıtsız, sürekli çocuk doğuran ve güvenliği tehdit eden bu insanları başımıza bela aldık. Bu hızla çoğalmaya devam ettikleri takdirde bu ülkenin etnik yapısı değişecek ve millet olarak azınlık konumuna düşeceğiz ki Allah bu milleti korusun.
Yaz geliyor, pek çok ülkeyle aramız bozuk. Zirai ürün ihracatı, turizm gelirleriyle ihracat kaleminin önemli kısmını elde eden ülkede çoğu sektörde durum çok parlak değil. Unutmayın; yollar, köprüler hizmet malıdır. Daimi üretim aracı değildir. Ekonomik kriz, bu sektörlerde bu hızda devam ederse özellikle banka kredilerinin patlaması uzak değildir.
Türkiye’nin seçiminde hayır diyenlerin aslında büyük bir kuvvet olduğu, iktidar açısından da işlerin pek yolunda olmadığı görülmüştür. İlk defa Ankara ve İstanbul’da hükümet kanadı sarı kartı görmüş ve gidiş yolunda düzelme olmazsa sonucun 2019 yılında beklenen gibi olmayacağını göstermiştir.
Önümüzdeki günler yeni siyasi olaylara gebe. Fikrim bu ülkeyi yıl sonuna kadar ekonomik şartlar, AB ile ilişkiler bakımından farklı ve zorlu sürecin beklediği.
Hukuk mu? O pilav çok su kaldıracak gibi duruyor. Hele anlatmak istediğim bir dava dosyası var ki iddianamesini okusanız sinirden kendinizi kesersiniz, o derece. O da bir dahaki yazımda…