Terk edilen köyler!
Bizim çocukluğumuzda, başta öğretmen ve imamlar olmak üzere devlet memurları, görev yaptıkları yerlerde ikamet ederler, kazandıkları...
Bizim çocukluğumuzda, başta öğretmen ve imamlar olmak üzere devlet memurları, görev yaptıkları yerlerde ikamet ederler, kazandıkları paranın büyük çoğunu da yine görev yaptıkları yerlerde harcarlardı.
Benim çocukluğum, 1970’li yıllarda Kaymakçı’da kaldı. O yıllarda Kaymakçı’da görev yapan öğretmenlerin tamamı Kaymakçı’da ikamet ederlerdi.
O yıllar, okullar arasında eğitim dengesizliği de olmadığı için öğretmenler bile çocuklarını görev yaptıkları yerlerde bulunan ilk ve ortaokullarda okuturlardı.
İlerleyen yıllarda teknolojik olanaklarla ulaşımda kaydedilen gelişmeler, memurları yavaş yavaş ilçelere hatta merkez ilçelere kaydırdı. Bunda çocuklarının eğitim kaygıları da ağır bastı.
Bugün bırakın köy ve eski beldeleri, çevre ilçelerde görev yapan çok sayıda memur bile Ödemiş’ten geliş gidiş yapıyor. Öyle ki Kiraz ve Beydağ’a geliş gidiş yapan memurlar var.
Bazen, şu an Kaymakçı’da görev yapan öğretmen arkadaşlara yer tarifi yapıyorum; çarşıdaki dükkanları bile bilmiyorlar! Araçlarla okula gidip araçlarla okuldan ayrılıyorlar. Yemeklerini de okula getirtiyorlar ya da bir şey yemeden yeniden Ödemiş’e dönüyorlar.
Oysa 70’li yıllarda görev yapan öğretmenler öyle miydi?
Eski öğretmenlerimiz, varsa lojmanlarda yoksa köylerdeki uygun kiralık evlerde kalırlardı.
Bırakın dükkanları, köylüyü bile köyde yaşayanlar kadar tanırlardı.
Lafı uzatmadan yine sadete gelelim.
Köylerdeki okullar, taşımalı projesi çerçevesinde yavaş yavaş kapanırken köyler de tarihe karışmaya başladı. Şimdi eski belde ve köylerdeki memurlar, çeşitli gerekçelerle köylerden elini ayağını çekip ilçelere taşındılar ki köylerimizdeki lojman benzeri evler kaderlerine terkedildi. Hatta köyler yok olmaya başladı bile…
Örneğin şu an yerine cezaevi yapılan Kaymakçı’nın Eselli köyünün yerinde yeller esiyor! Oysa bundan yaklaşık 40 yıl kadar önce Eselli’de okul bile vardı.
Geçtiğimiz yıllarda Kaymakçı’ya yapılan cezaevi, bir ara Kaymakçı’ya umut oldu. Kaymakçılı vatandaşlar, cezaevinde çalışacak memurların beldeye büyük katkı sağlayacağını umdular. Evler kiralayacaklar, dükkanlardan alışveriş yapacaklardı.
Cezaevi yapımından önce Kiraz ve Beydağ kavşağında yapılan bir temel atma töreninde Kaymakçılı vatandaşlarımız, Bakan Veysel Eroğlu konuşma yaparken, ‘Cezaevi istiyoruz’ sloganları atınca İzmir’den törene katılan gazeteciler, slogana mesafeli yaklaşarak, “Kim bu cezaevi isteyenler?” diye sormuşlardı.
Ama beklendiği gibi olmadı. Hatta cezaevi yanında yapılan lojmanlar bile boş kaldı.
Çalışanların büyük çoğunluğu, Ödemiş’ten servislerle gelip gidiyor. Cezaevi, sadece Kaymakçı-Ödemiş arasında çalışan minibüslere yaradı.
Kaymakçı’da eski belediye binasının altında babamın işlettiği bir dükkan var. Dükkanın üstü atıl durumda. Karşısındaki iki katlı dört dairelik lojman, çürümeye terk edilmiş. İlçe yapılacak beklentisi ile meydanda yapılan devasa bina da bomboş duruyor.
Daha da sayabilirim… Bu binaların geleceği ne olacak, bir bakım ve onarım faaliyetinin ardından yeniden hizmete sokulabilir mi hep merak ederim.
Geçenlerde Ödemiş Belediyesi’nin bu ve benzeri binalarla ilgili bir çalışması olacağını okumuştum gazetelerin birinde. Belirgin bir proje var mıdır yoksa öylesine söylenmiş bir cümle midir bilemiyorum.
Ama bana sorarsanız, köy ve eski beldelerimizin görsel açıdan düzenlenmesi için öncelikli olarak kamu kurumlarımız üstlerine düşen görevi yapmalı ve bu binalara işlev kazandırmalıdır. Eğer kamu kurumlarımız böyle bir girişimde bulunup vatandaşlara da bakım ve onarım konusunda çağrı çıkarırsa tamamen sahipsiz görünümde olan belde ve köylerimiz eline yüzüne bakılacak birer yerleşim yeri haline gelebilir.
Ne demiş atalarımız? İşleyen demir paslanmaz. Eğer terkedilmiş kamu binaları onarım ve bakımdan geçirilip birilerine kiralanabilirse hem gelir elde eder hem de çürümenin önüne geçebilirler. Böylece kötü ve kirli görünümdeki belde ve köylerimizin daha yaşanılır olmasını sağlayabiliriz.