Söz ağızda iken sahibinin esiridir

'Bayat atı birle sözüg başladım / Törütgen igidgen keçirgen idim' Üstteki dizelerin bugünkü anlamı da şöyle:...

“Bayat atı birle sözüg başladım / Törütgen igidgen keçirgen idim”

Üstteki dizelerin bugünkü anlamı da şöyle:

“Tanrı adı ile söze başladım / Üreten, besleyen, bağışlayan Tanrım!”

Bilimsel kaynakların da belirttiği gibi ‘Kutadgu Bilig’ Türkçe’nin en temel ve Türk dili araştırmalarının en önemli kaynak eserlerinden biridir. Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından milattan sonra 11’inci yüzyılda yazılmış, Uygur alfabesi ile kaleme alınmıştır. Bildiğimiz kadarı ile Türklerin kullandığı ilk yazı sistemi (alfabe) Göktürkçe’dir.  Göktürklerin yıkılmasından sonra Uygurlar hakimiyet kurdukları için doğal olarak kültürel ve sosyal yaşamda Uygur devletinin egemenliği ön plana çıkmıştır.

11’inci yüzyıl, Türk’lerin batıya doğru akın akın göç ettikleri, bu göçler sonucunda da Arap ve İslam kültürü ile tanıştıkları yıllardır. Doğal olarak bu döneme ait Türkçe eserlerde az sayıda da olsa Arapça sözcüklerle, İslam kültürüne ait kavramlar yer alır.

Hatırlayacağınız gibi Bayat, Türk boylarından birinin adıdır. Anadolu’da Bayat adı ile anılan yer ve aile adları vardır.

Kutadgu Bilig, ‘mutluluk veren bilgi’ anlamındadır. Sözcüğün kökündeki ‘kut’ sözcüğünü, ‘kutlu olsun’ dileğinde de görüyoruz.

Selçuklular döneminde, eski Türk boylarının bir daha bir araya gelememeleri için Anadolu’nun çeşitli yerlerine gönderilip dağıtıldıklarını biliyoruz. Şimdi belki başka birileri de çıkıp Selçukluların, bu dağıtma işine başka anlamlar yükleyip, Anadolu’ya hakim olma ile ilişkilendirebileceğini de söyleyebiliriz.

‘Kutlu olsun’ zamanla unutulmuş, yerini ‘mübarek olsun’ geçmiş.

Mübarek de Arapça’dan Türkçe’ye yerleşmiş. Sanki dini bir terim gibi algılanıyor ama ‘mübarek’ sözcüğünün de Arapça’da bolluk, bereket ve verimli olma gibi anlamları var.

O halde kutlu olma sözcüğünü mübarek olma sözcüğü ile anlam bakımından eşitleyebiliriz. Her iki sözcüğün yan ve mecazi anlamları ile kullanıldığı yerler var. Konumuz şimdilik bu değil. Yeni yılın ikinci yazısını, kendi alanıma yani Türkçe’ye ayırayım istedim.

“Bayat atı birle sözüg başladım / Törütgen igidgen keçirgen idim / Kitab atı urdum kutadgu bilig / Kutadsu okıglıka tutsa elig / Sözüm sözledim men bitidim bitig / Sunup iki ajunnı tutgu elig / Bu kün togdı ilig bu kılkı birle / Yarudı ajunka kün ay teg yola”

 

Biraz zorlayınca anlaşılmıyor değil. Şimdi bugünkü Türkçe’ye çevirip yeniden yazalım:

“Tanrı adıyla söze başladım / üreten, besleyen, bağışlayan Tanrım! / Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum / okuyana mutluluk versin, elinden tutsun / Sözümü söyledim, ben kitabımı yazdım / Bu kitap uzanıp iki dünyayı tutacak bir eldir / Bu Kün Togdı hükümdar bu tavrı ile / güneş ve ay gibi doğarak dünyayı aydınlattı”

Tengri, eski Türkçe’de ‘gök’ demektir; gökyüzü… Eski Türkler’de gök tanrı inancı olduğu için, yaratıcının adı ‘tengri, bayat ve idi’ gibi sözcükler eski Türkçe metinlerde karşımıza çıkıyor.

Kutadgu Bilig, Kaşgarlı Mahmud’un, Araplar’a Türkçe öğretmek için yazdığı Divan-ı Lügat’it Türk adlı kitabı ile aynı dönemde yazılmıştır. Divan-ı Lügat’it Türk, bugün Türkçe’nin en önemli ve en eski yazılı kaynağıdır.

Şimdi gelelim, güncel bir konuya… Sosyal medyadan gördüğümüz kadarı ile bu yıl Taksim’deki kutlamalarda başta Suriyeliler olmak üzere çeşitli ülkelerden Türkiye’ye gelen en hafif deyimi ile mülteciler yer almış.

İslam dünyasında kimi anlayışlar, yeni yıl kutlamayı sapkınlık olarak görürken, Suriye’deki egemen devlete muhalif çevrelerin örgütlendiği ÖSO ve ona yakın duran mültecilerin böyle bir kutlama yapması çeşitli tartışmalara yol açtı. Bana göre de içinde çelişkiler barındıran bir kutlama olmuş.

Yeni yıl kutlaması eski Türklerde de var. 21 Aralık ve 21 Mart tarihleri de var. 12 hayvanlı takvim sistemine sahip eski Türklerin yeni yıl başlangıcı 1 Ocak değil ama artık dünya yeni yıl başlangıcı olarak 1 Ocak’ı kabul etmiş durumda. Biliniyor ki bunun Hazreti (sayın, sevgili, değerli) İsa’nın doğum haftası olan Noel ile bağlantısı sadece takvimin başlangıcı olmasından kaynaklanıyor.

İnsanlar, altı üstü yeni yıla girerken biraz eğleniyor… Artık bunu abartmamak ve başka yerlere çekmemek gerekiyor. Öte yandan Mekke’de kutlanmadığı belirtilen, fethin Türkiye’de kutlanması da aynı bir tartışma. Mekke’nin Müslümanlar tarafından ele geçirilmesinin tam tarihinin de 1 Ocak olup olmadığı konusunda tarihçiler farklı görüşlere sahip.

Uzatmadan, yeni yılın tüm dünyaya; barış, hoşgörü, sevgi ve demokrasiyi hakim kılmasını kutlayalım.

Yazımı, Kutadgu Bilig’de yer alan iki eski Türk atasözü ile bitireyim: “Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir”

“Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç”.

 

NOT: Bu yazı gazetemizin 4 Ocak 2019 tarihli sayısında yer almıştır.

Bakmadan Geçme