Sorun Aile Kavramının Bitmesi!-2

Dünü okuyanlar bugüne nereden devam edeceğimi hatırlayacaklardır. Önermemiz Aile Olma Kavramını yitirmiş olmamızdı. Ve son paragraflardan...

Dünü okuyanlar bugüne nereden devam edeceğimi hatırlayacaklardır. Önermemiz

Aile Olma Kavramını yitirmiş olmamızdı.

Ve son paragraflardan birinde “demem o ki; onun yüzünden bunun yüzünden söylemlerine artık bir son verip. Toplumun en küçük yapı taşı olan aile kavramına hep birlikte sahip çıkmamız gerekiyor. Zira bütün bu dejenerasyonun, oluşan kopuşların ve ahlak yıkımlarının tümünün çoğu müsebbibi aile kavramının belki de bile isteye unutturulmasıdır. Özgürlük, din, gelişim, çağdaşlık adı altında zaten çok da birbirine bağlı kalmayı beceremeyen yapıların bozulmasına güzel bir zemin hazırlamıştır. Üzülüyorum.” diye de dünü bitirmiştim.

Sevgili dostlar, kadın ve erkek arasındaki sevgi, saygı ve tahammülün bitmesi ve bazı araçlarla başkalarının farkında olarak ya da olmayarak araya girmesi, çoğu vakit tamiri olmayan sonuçlara neden olmuştur.

Çok iyi bilirim ki global dünyanın kendilerine sağladığı teknolojik imkanları, başkalarını konu ederek gerçek amacı doğrultusunda kullanmadıkları için şikayette bulunanların bir çoğu, aslında içten içe aynı hataları yapan ve de en kötüsü bundan utanç duymayan insanlardı.

Sevgili erkek ve kadın okuyucularım, evinizin içine girdiğinizde Allah aşkınıza şu meretleri bir bırakın elinizden. Uzun süredir bakmadığınız yüzlerinize bakınız. Edemediğiniz sohbetleri ediniz. Küçük ayrıntıları fark ediniz, erkeğin tıraşı kadının saç rengini değiştirmesi gibi!

Beyler, evdeki çocuktan önce kadınınızı seviniz ve ilgi gösteriniz. Çünkü sen, bir kadını mutlu edersin o koca bir evin tüm yükünü sırtlanacak kadar kendini güçlü hisseder.

Ama sen “ben kadınları anlamıyorum dersen” olmaz. Ula tüm kadınlarla ne işin var? Bizim oraların bir lafı vardır ya neyse demeyeceğim (!)

Latife bir yana güzel dostlarım, evlilik başka, aile olmak yuva başka bir şey. Bir imza değil benim anlatmaya çalıştığım. Siz de bilirsiniz ki o imzanın koruması altında kimler kimler ne pislikler yapıyor da “yok canım o yapmaz, evli” kelamı onu kurtarır.

Her zaman söylediğim şey, evi yuva yapan erkeğinin sayesinde kadındır. Erkeğe sadece “sevmek düşerken” kadın, o evi “yuva yapmak adına cennete dönüştürür”.

Peki, son on küsur yıldır ne değişti de boşanmalar, aldatmalar, aile kavramının içi boşaltıldı? Kadınlara farklı, erkeklere farklı yaklaşım uygulanarak birbirlerinden kopmaları ve yapılan her şeyin dünyanın akışı ve yeni zamanın getirdiği normal değişiklikmiş gibi lanse edildi?

Tablonun acı özeti; tanımadığı insanlardan medet uman kadınlar, tanımadığı kadınlara ilgi duyan adamlar, aile şefkat ve ilgisini ebeveynlerinden bulamayan dışarıdaki bir yabancının tatlı söylemiyle kendini o akışın korkunç kuyusuna bırakan genç çocuklarımız.

Aslında hepimiz bu ve bunun gibi birçok şeyin farkındayız. Evine gitmek istemeyen erkekle, kocasına hizmet etmeyen kadın, ailesinin serzenişinden çekinmeyen çocuk gibi bunların hepsi zaman içinde çevresel, sosyal ve teknolojik değişimlerin olumsuz yanlarını alanların sonuçlarıdır.

Kadın ve erkek nasıl sevilmeli diye yıllar önce iki ayrı deneme yazmıştım. Bunları yarın sizinle paylaşmak istiyorum.

Her şeyin başı sevgi diyoruz ya, bana göre toplumun da ahlaki duruşunun ana kaynağı aile kavramıdır. Erkeğin kadını birey olarak kabullendiği, saygı duyduğu, dürüst davrandığı, kadının da erkeğine güler yüz ve samimiyet gösterdiği, hizmet ettiği, en kötü anında bile yanında durduğunu ifade etmeleri yetecekti. Geçmişte ailelerimize ve bize yettiğini düşünürsek demek ki sıkıntı aklımızı karıştırmalarına izin vermemizde! Yarın bu dosyayla ilgili final yazımızı yazalım artık, yarına kadar,

Tanrı, beynindekini yüreğinin sevgi odacıklarında güzelleştirip, kelamını şiir tadına dönüştüren insanlarla karşılaştırsın.

Sevgiler.

Bakmadan Geçme