Şikâyet

'Kimseye etmem şikâyet Ağlarım ben halime Titrerim mücrim gibi Baktıkça istikbalime Perde-i zulmet çekilmiş Korkarım kalbime...

“Kimseye etmem şikâyet

Ağlarım ben halime

Titrerim mücrim gibi

Baktıkça istikbalime

Perde-i zulmet çekilmiş

Korkarım kalbime

Titrerim mücrim gibi

Baktıkça istikbalime…”

Kemani Serkis Efendinin nihavent bestesidir bu. Türk sanat müziği sevenlerin çok severek dinledikleri çok eskilerden bir şarkı…

“Şikâyet”

Monotonlaşmış şehir yaşamının vazgeçilmezlerinden biri olduğu kadar kişilik özelliklerimizin en başında da yer tutar.

Her birimiz bir şeylerden şikâyet eder, dururuz. Kimi kış mevsiminin soğukluğundan şikâyet ederken kimi de kar yağmamasından şikâyet eder.

Birine doğru gelen diğerine eğri gelir.

Sitem etme, şikâyet etme nedir? Bana sorarsanız acizliğimizdir şikâyet.

Tembelliğimizdir.

Ben rahatımı bozmayayım sen rahatını bozdur.

Ben dinleneyim sen çalıştır.

Ben düşünmeyeyim sen düşündür.

Şikâyet kısacası vurdumduymazlığımız, bencilliğimizdir.

Küçük dokunuşlarla pek çok şeyi değiştirebilir insan. Küçük bir iltifat küçük bir takdir yeterlidir çoğu zaman. Ya da durup sormak gerekir işin muhatabına.

“ Bir derdin mi var? Benim yapabileceğim bir şey var mı? Diye.

Direktör Ali bey ünlü sözlüğünde şöyle der:

Aracı: ara bozan kişi…

İki kişi arasındaki sorun bir yere şikâyet edildiğinde üç kişilik bir soruna dönüşür. Olaya dördüncü kişi bulaştığında biraz daha büyür. Her şikâyet yeni birilerini soruna dahil eder. Ve küçücük bir sivilce kocaman bir yaraya dönüşür. Neredeyse gelir çözümsüz bir noktada durur.

Bir şiirimle noktalayalım. Sizlere güzel bir hafta geçirmenizi dilerim.

Sevgi, dostluk ve umutla…

Şikâyet

sin üzre

taşım olsan

etmem senden şikayet

ezeldendir

aşinalığımız

kim bilir…

Bakmadan Geçme