Seven Yüreği, Gülen Yüzü Soldurmak – APTALLIKTIR!
Aslına bakarsanız bugün başka bir yazı okuyacaktınız. Ancak sıcağı sıcağına yaşadığım ve gerçekten beni çok üzen...
Aslına bakarsanız bugün başka bir yazı okuyacaktınız. Ancak sıcağı sıcağına yaşadığım ve gerçekten beni çok üzen bir durumu sizinle paylaşmak istiyorum. Okuyanlar bilirler, yazdıklarım ya yaşanmıştır tarafımca ya da gözlemlerime dayanır. İşte bu yazacağım da dün sabah kahvaltımı yaparken yaşadığım başkasına dair bir tablodur.
Ödemişin bana göre güzel ve nezih kafelerinden birine yine kahvaltı yapmak için gitmiştim. Bu yer benim Ödemişe ilk geldiğim zamanlarda hizmeti ve hijyeni ile çok dikkatimi çeken, sahibini tanıdığımda da titizliğin nereden geldiğini anladığım bir yer.
Yine güneşli bir sabah ve yine benim kahvaltı krizim tutmuştu. Bana göre (değil aslında tıbben de) Kahvaltı; günün en önemli öğünü ve rahatça ve olabildiğince organik ürünlerle yapılırsa da hayrı fazlaca olan beslenmemizin ana damarıdır. (yine bir taşla yirmibeş kuş vurmaya çalışıyorum J)
Bahsettiğim kafeye gittiğimde daha önce de tatlı sohbetini yaşadığım işletme sahibi ile sabah kahvesini içerken yan masada da çok genç ve hoş bir bayan oturuyor ve önünde kâğıtlar bir şeyler yapıyordu. İşletme sahibinin, bu genç bayana tatlı bir atıfta bulunuşuyla, ikiye-bir üçlü sohbete başladık.
Sonra mesleğini öğrendiğim bu güzel ve genç bayanla daha da saygı duyarak sohbet etmeye başladım. Zaman içinde işletme sahibi bizi yalnız bıraktı. Biz de karşılıklı masalarda o an tanışmamıza rağmen samimi ve de eğlenceli sohbete devam ettik. Genç kadının sadece yüzü gülmüyordu, gözlerinin içi de gülüyordu. Hatta sohbetin bir anında kartvizitimi uzatırken, “olur ya bir şey duyurmak ya da reklamını yapmak istersiniz Küçükmenderes Gazetesi ve Tv9İzmir Televizyonu da sizindir. Her daim yardımcı olurum” dediğimde çok mutlu şekilde, “benim değil ama eşimin (mesleğini de söyleyerek) size çok ihtiyacı olacaktır, çok sevindim” dedi.
Genç ve güzel (mesleğini söylemeyeceğim, okuduğunda tekrar üzülmesini istemiyorum) eğitimli genç bayan. Kahvaltımın gelmesi ile kendi işine geri döndü ben de bir yandan kahvaltımı yaparken bir yandan da başka masaları süzüyordum. Gençler, orta yaşlılar herkes sohbet ve keyifte görünüyordu.
Derken, o genç ve güzel bayan, “eşim gelince sizi tanıştırmak isterim. Çok mutlu olacaktır” dedi. Bir iki sohbet daha ettik kendisiyle. Ve sonrasında yine o eşini beklerken mesleği ile ilgili çalışmalar yapıyor, ben de günün en özel kahvaltısını rahat rahat etmenin huzuru içinde gün içinde yapacaklarımı planlıyordum.
Son diyalogun üzerinden onbeş dakika geçmemişti ki, bir adam kafenin bahçesine girdi, bu genç ve güzel bayanın, yanaklarından öpüp karşısına oturdu. Belli ki beklediğimiz eş’ti bu! (Uzun boylu, düzgün görünen ve yakışıklı biriydi. Yan yana dursalar sanırım herkesin çok yakıştıracağı bir çift gibiydiler) Başlangıcının sonuna tezat olduğu andı bu!
Karısının telefonunu aldı ve kimi aradın ne yazdın diye sorular soruyor, yazık bayan da açıklamalar yapıyordu. (içimden, ah kızım dedim, ne yaparsan yap bu tipler aynıdır.) Bunun üzerine genç ve güzel bayandan “bu ne güvensizlik….” Diye başlayan cümleler duydum. Ve o güzel gülen, güzel bakan bayan gitmiş. Yerini konuşurken sesini kısan, etraftan çekinen, yüzündeki üzüntüyü çok da belli etmemeye çalışan biri gelmişti. Üstelik benim tarafıma hiç bakamıyordu. O an İçim eridi ve çok üzüldüm.
Adam bir hışımla masadan kalktı koşmaya başladı ve bayanda arkasından koştu… Adam arabaya bindi gitti! Aman tanrım işte o zaman bu hayatın başında olan ve eğitimli kadının yere dönük başı, utanan yüzü ve yaş dolan gözlerini gördüm. İçim gitti. Kolundan tutup,”üzülme kardeşim, oluyor böyle şeyler demek geldi. Ama yapmadım. Çünkü bilirim ki ağlamamak için tuttuğunda kendini insan, birinin sorusu ya da bakışı ile bile kendini güçsüz, çaresiz ve utanç hissedebilir ve hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdi. O yüzden sustum. Sadece baktım. Üzülerek ve daha gençler aralarını düzeltmelerini dileyerek baktım.
Ah sevgili erkekler; konu ne olursa olsun, eşlerinizi insanlar içinde utandırmayın. Konu ne olursa olsun eşlerinize altından kalkamayacakları, doğruluğu olmayan sinirle sözler etmeyiniz. Yazık etmeyin sizi seven o güzel yüreklere ve sadece size de değil, dünyaya umut ve sevgiyle bakan gülen gözlerini soldurmayın.
Ha güven meselesine gelince; ya kendin gibi düşünecek (güvenilirsen) güveneceksin, ya da güvenmediğine karım/kocam demeyeceksin. Böyle böyle size inanan güvenen kadınların gözlerinin ferlerini söndürüyorsunuz. Yapmayın!
Hele hele başkasına çok büyük hayırları olan insanların günlerini böyle rezil etmeyin.
Sevgili genç ve güzel kardeşim, senin benim gözlerimden gözlerini kaçırmana ve utanmana ve masamın önünden başın eğik geçmene gerek yok asla. Utanması gereken biri varsa o da senin heyecanla beklediğin eşindir. İyi biridir belki bilmem ama sana bir kere o tarzda davranan adamın kendiyle sorunu vardır bilesin. E bu da tecrübe güzel kardeşim.
Ve Tanrı asıl kız çocuklarını, beynindekini yüreğinin sevgi odacıklarında güzelleştirip, kelamını şiir tadına dönüştüren adamlarla karşılaştırsın inşallah.
Sevgiler