Şanslı insanlardık…
Doğduğumuzda savaş yoktu, ninelerimiz, dedelerimiz toprağımızı işgal edenlerle savaşmış, atalarından kalan borçları ödemiş, bataklığı ovaya, ovayı...
Doğduğumuzda savaş yoktu, ninelerimiz, dedelerimiz toprağımızı işgal edenlerle savaşmış, atalarından kalan borçları ödemiş, bataklığı ovaya, ovayı bereketli topraklara çevirmişti. Ninelerimiz, ezilmekten ve yok sayılmaktan bıkmış, cahil kalmak, erkeğin gerisinde durmaktan sıkılmış, eşit haklara kavuşma azmini göstermiş, büyük liderimiz onların tüm dünyadaki kadınlara örnek olacak, karakterlerine yakışır hak ve sorumlulukları için yasalar çıkarmıştı. Şanslıydık. Toprağımız boldu, hem bize, hem çevremize yetecek kadar bol ve bereketli, toprağın altı bereketli, hem bize, hem çevremize yetecek kadar bol.Tarım ürünlerini işleyecek, yöre halkının geçimini sağlayacak fabrikalarımız vardı.
Denizlerimiz kirlenmemişti, ‘İstikbal göklerdeydi’. Kendi tohumumuzu kendimiz üretebiliyorduk. Yüzde 90 oranındaki köylü nüfusu doyabiliyordu, çocuklar borçlu doğmuyordu, analarının babalarının kredi borçlarının ipotekleri üzerinde miras bırakılmıyordu o zamanlar. İnsanlar konuşurken düşünüyor, bilmiyorsa susuyordu.
Şanslı insanlardık. Bu şansı çocuklarımıza aktaramayacak kadar da’ mirasyedi’ züppelikler yaparak ziyan ettik hayalleri. Daha güzel günler göreceğiz çocuklar dedik, çocuklarımızın hayallerini çaldık.
Piknik yapacak alan bırakmadık, çocuklarımızı bilgisayarlara hapsettik. Onların söz dinleyen, bizim hayallerimizi gerçekleştirme robotu sandık. Onların sevgilerini anlamadan, yarışlarımıza, yanlışlarımıza, dolu bireyler yaptık….
Hiçbir şey için geç değil ama, sevmek için, yeniden güzel bir dünya yaratmak için geç değil. Yeter ki farkında ol hatalarının, çocuklarımız için savaşmaya değer..