Sahalardaki terör ve siyaset
Aslında konu ile ilgili yazma taraftarı değildim ama Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, olayların ardından Bursaspor'a 9...
Aslında konu ile ilgili yazma taraftarı değildim ama Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, olayların ardından Bursaspor’a 9 maç saha kapatma cezası verince, yazayım bari dedim.
Ama bu konuya daha önceden giriş yapacağım.
Daha önce derken, stadyumlardaki siyasi tezahüratlardan başlayacağım.
Girişten önce tabii ki günlük hayatta çok sık kullandığımız fakat anlamını tam olarak bilmediğimiz bir sözcüğün açıklamasını yapayım. Arapça’daki ‘zuhur’ kelimesinden türeme tezahürat kelimesinin anlamı ‘ortaya çıkma, belirme, zuhur etme’ demek.
Hangi parti yandaşlığına veya karşıtlığına yapılırsa yapılsın, sporda siyasete karşı olmamız gerekiyor.
Fakat bunları birbirinden ayırabilmek eskiden bu yana mümkün olmamış. Olmayacağa da benziyor.
Herkes olaya kendi gözlüğü ile bakıyor. Örneğin, stadyumlarda hükümet karşıtı atılan sloganlara karşı çıkanlara, 1972 Münih olimpiyatlarında meydana gelen olayları hatırlatırsak, “O olay başka’ şeklinde yaklaştıklarını duyabiliriz.
Münih’te düzenlenen 1972 Yaz Olimpiyatları sırasında, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne bağlı Kara Eylül örgütünün silahlı militanları tarafından yapılmış saldırıda İsrail Olimpiyat takımının on bir üyesi rehin alınmış, olaylar rehineler ve bir polisin ölümü ile sonuçlanmıştı.
İlkemiz, sporda siyasete hatta teröre hayır ise hepsine birden karşı durmamız gerekecek.
**
Gelelim Bursa-Amedspor maçına.
Sanıyorum bütün okuyucularım izlemiştir: Bursaspor ile Amedspor’un karşılaşması öncesi ve sonrasında çıkan olaylar sahalarımıza hiç yakışmadı. En azından ben bu tür olayların sahalarımızdan uzak kalmasını diliyorum.
Maçta bazı Bursasporlu taraftarlar, ‘Beyaz Toros’ fotoğrafları ile ‘Yeşil’ kod adı ile bilinen JİTEM’ci Mahmut Yıldırım’ın pankartlarını açmış, futbolcularla taraftarlara da saldırıda bulunulmuştu.
Uzatmamak için olayı savunan ve alkışlayanların fikrini de eski futbolcu ve spor yorumcusu Abdülkerim Durmaz’ın Beyaz Tv’de yaptığı şu yorum ile özetleyeyim:
“Bugün yaşanılan olaylara uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet denir. Dinimizde de kısasa kısas derler. Yaparsan yaparlar kardeşim!”
Tartışmaların ardından sonuçta, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Bursaspor’a 9 maç seyircisiz oynama cezası verildiğini açıkladı. 9 maçın yanı sıra toplamda 326 bin TL de para cezası verilmiş.
Ben bu tür olayların, kışkırtıcıların oyununa gelen bağnazlar tarafından çıkarıldığına inanmak istiyorum.
Depremi yaşadık, siyasi meydan hareketli… Sanki bir el, başka alanları da karıştıralım düşüncesinde…
Türkiye’de Amed diye bir yer yokmuş? Peki, Efes diye bir yer var mı?
Efendim Amed Türkçe değilmiş! Peki, Bursa Türkçe mi? İzmir, Ankara, İstanbul, Trabzon Türkçe mi?
Antik kent Amid’den Diyarbakır’a nasıl gelinmiş onu da özetlemeyeceğim. Araştıran öğrenir…
Efendim öncesinde de Diyarbakır’da bundan daha kötü saldırılar ve terörün alkışı yapılmış. İnternet üstünden araştırdım. Çoğu bilgi gerçeği yansıtmıyorken, bir sürü sahte hesaptan sahte fotoğraf ve bilgi paylaşımı yapılmış.
Elbette yanlış yapanın yakasına emniyet ve yargı yapışmalıdır. Hangi ilde ne yapılırsa yapılsın… Bunda kimsenin tereddütü yok ama yanlışa yanlışla cevap vermek, en hafif deyimle doğru değildir.
Kışkırtmalara gelmeyeceğiz. Yanlış yapanı emniyete bırakacağız…
Yanlış ve sahte bilgiler üstünden de fikir üretmeyeceğiz.