Proje!
Nüksetti yine sinüslerim… Bir de girip ile birleşince… Okullar salgın alanları. İyi ki bir haftalık tatil...
Nüksetti yine sinüslerim… Bir de girip ile birleşince… Okullar salgın alanları. İyi ki bir haftalık tatil geldi. Belki biraz yavaşlar. Olan bizim tatile oldu tabii. Bir halsizlik, bir vücut kırgınlığı… Hani demişler ya ilaçla bir haftada, dinlenince 7 günde diye… Çaresiz evde dinleneceğim.. Bu yüzden bu hafta ya kısa yazılarla ya da eski yazılarımla karşılaşacaksınız.
**
Cuma günü bir TV programında yayınlanan sağlık programına takıldım. Eski manken Çağla Şikel’in sunduğu programda konuşmacı olan Dr. Ümit Aktaş, eğer ben yanlış anlamadı isem aşı sisteminin bir sektör haline geldiğini çok da gerekli olmadığını söyledi.
İnsan sağlık sisteminde kime ve neye inanacağını şaşırmış durumda.
**
Proje, dilimize Fransızcadan girmiş, ‘ön fırlatma’ anlamına geliyormuş. Türk Dil Kurumu şöyle açıklamış: “Düşünülüp tasarlanmış şey, tasarı.”
Bir her şeye proje demeye başladık. Aklımız yatmayan biri mi var? Yapıştır etiketi: Proje
Daha uzun açıklaması da şöyle: “Proje, bir probleme çözüm bulma ya da beliren bir fırsatı değerlendirmeye yönelik, bir ekibin, başlangıcı ve bitişi belirli bir süre ve sınırlı bir finansman dahilinde, birtakım kaynaklar kullanarak, müşteri memnuniyetini ve kaliteyi göz önünde bulundururken olası riskleri yönetmek şartıyla, tanımlanmış bir kapsama uygun amaç ve hedefler doğrultusunda özgün bir planı başlatma, yürütme, kontrol etme ve sonuca bağlama sürecidir.”
Bu yazımda neden proje kelimesini seçtiğimi anlatayım.
Bir ara çevremizde de çok sayıda proje sergisi yapılıyordu. Özellikle okullarımızda.
Doğrusunu söylemek gerekirse, birçoğu emek harcanmadan, bilinen bir gerçeği veya malzemeyi sanki yeniden tasarlıyormuş gibi gösterime sunma. Hatta gerçeğini ve işe yararlılığını test etmeden kağıt üstünde eldeki derme çatma malzemelerle sunum yapma.
Örneğin gezdiğim bu tür sergilerde mutlaka bir damlama sulama projesi olur.
Oysa damlama sulama işi bir proje olmaktan çıkmış ve uygulama haline gelmiştir. Ve bunu bilmeyen çiftçi yoktur.
Bu yüzden maliyeti, uygulanabilirliği ve ürün çeşitliliği konusunda yeterli araştırma yapılmadan ortaya konulan bu tür ‘proje’ çalışmaları artık ilgi çekmekten uzaktır.
Eğer artan kuraklık tehlikesine ve vahşi sulama konusuna dikkat çekmek istiyorsanız aşka türlü projeler peşinde koşmak zorundasınız.
Bildiğim kadarı ile bölgemizde 300 binden fazla büyük baş hayvan var. Bu hayvanlar ne yiyip ne içecek? Ve ne çıkaracak.
Damlama sulama yerine bunlara çözüm olabilecek ‘projeler’ yani ‘ön tasarımlar’ üretilebilirse çalışmalar daha anlamlı ve yararlı olacak kanısındayım.
Bilim yapmak kolay değildir. Bilinene ve hazıra konmayalım…