Patates virüs hastalıklarına dair

Geçen hafta 'patates mildiyösü' ya da bölgemizdeki yaygın ismiyle 'karayanık' hastalığı bilgilerini tazelemiştik. Bu hafta biraz...

Geçen hafta “patates mildiyösü” ya da bölgemizdeki yaygın ismiyle “karayanık” hastalığı bilgilerini tazelemiştik. Bu hafta biraz daha ayrıntıya girip ekonomik zararı az gibi görünen ama tohumluk kullanımıyla sonraki yıllarda da ince ince sürekli kayıba yol açan virus hastalıklarından dem vuralım.

Resmi kurumlar; Ödemiş Tarım İlçe Müdürlüğü, Tarım İl-Bitki Koruma Şube Müdürlüğü ve Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü’nden uzman desteği ile sorumluluk ve fedakarlık göstererek virüs hastalılarına yönelik bilgilendirme toplantılarını ara ara yapsa da tohumluk sertikasyonu aşamasında kontrollere takılıp kalınıyor. Toplantıda canı yanan üreticilerin haklı feryadı, bazen amacını aşsa da bilimsel gerçeklerden uzaklaşmadan, kalıcı çözümlere yönelmeli sürüdürlebilir tarım adına.

Türkiye’de patates tohumluğu ve patates üretiminin ne kadar bıçak sırtında olduğunu ve yıllardır değişik patates tohumluğu üretici firmaların, sertifikalı-sertifikasız üretim materyalleri, gerek bakteriyel, gerek fungal, gerekse virütik hastalıklarla bulaşıklığını görmekte ve dillendirmekte idik. Bu nedenlerden dolayı ne mahkemeleşmeler, ne anlaşmalar, hatta bazen ne fırsatçılık yapanlar gördük. Yazıp, çizip, dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık…

Olayın avukatlığına soyunanların ziyafet sofralarında keyiflerini, üretim emekçileri ve beyinlerinin kan ağlamalarını yaşadık…

Ama ne yazık, bilimsel gerçekler aydınlatıcı olamayınca, zaman tedavi ediciliğe bürünüyor bizde…

Diğer taraftan havzamızda görülen S ve Y virüslerinin farklı ırkları, sanayilik kırmızı patateste bu kadar baskın olması, umutlarımızı da karartmamalı. Zira bu virüsler, dünyadaki tüm patates üretim alanlarında ara ara görülebiliyor. Yemeklik patates üretim alanlarında baskın olmadığı sürece verimi azaltmaktan öte bir kaybı da yok üstelik. Ama sertifikalı patates tohumluğu üretiminde Y virüsü, yasalar gereği direkt iç karantina önlemlerine dahil. Çünkü Y virüsünün çok ırkı var ve kolay taşınıp çoğalarak ciddi verim kayıplarına yol açabiliyor.

Şimdi virüslerle ilgili bazı ana bilgileri ezberimize alalım:

—Öncelikle virüs hastalıklarının zirai ilaçlarla tedavi olmadığı, ana fikir olarak bilinmelidir.

—Kültürel önlem dediğimiz hastalıklar öncesi korunma tedbirleri ve sonrası imha yöntemleri yapılmalıdır.

—Hastalığın en büyük taşıyıcısı, emici zararlılardır. Hastalıklı bitkiden sağlıklı bitkiye bulaşmada birinci etkendir.

—Mekanik yolla da bulaşma ve çoğalma öngörülmelidir. İmhada, işlemede kullanılan tüm ekipmanlar iyi dezenfekte edilmelidir.

—Tarla içi ve kenarı yabancı otlar, taşıyıcı olan zararlılara yaşam yeri olduğundan yok edilmelidirler.

—Aynı şekilde yaprak biti, beyaz sinek gibi zararlılar da ilaçlanmalıdır.

—Temiz tohumluk kullanımı, kesim bıçağının her seferinde sönmüş kireçli su gibi dezenfektanlara daldırılması önlemleri de alınmalıdır.

—Hastalıklı bitkilerin tüm organları toplanıp yakılmalıdır.

—Aslında en önemlisi; patates tohumluğu satın alırken sertifikalı, faturalı, sözleşmeli ekimde ise tüm koşullar (özel fiyat ve yaptırımlarda dâhil) yazılı olmalıdır.

—Tohumluk üreten, pazarlayan veya sözleşmeli ekim yaptıran tüm firmalar da, yasal ve bilimsel tüm gereklilikleri yerine getirmelidir.

—Yasal denetimler işlerlik kazandırılmalıdır.

Tüm bunların üstüne patates yönetmeliği engel gibi dururken, izlenebilirliği artırması; virüs, fungus ve bakteri hastalıklarının da kontrol altına alınacak olması, sağlıklı ve sürdürülebilir tarım adına ayrı kazanç elbette…

Hep altını çizdiğim gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyorum:

Dünyada az görülen iklim desenine sahip Küçük Menderes Havzasındaki bitkisel üretim, çok nadide, çok özel bir kültür olarak korunmalı ve sürdürülebilir tarımının gelişimi, temel amaç olmalıdır…

Bakmadan Geçme