Pandeminin uluslararası boyutu

Sevgili okurlarım ekmek, aş, iş ve ekonomi, uluslararası görevlendirmeler, yabancı şirketlerin ülkemizdeki veya Türk firmaların farklı...

Sevgili okurlarım; ekmek, aş, iş ve ekonomi, uluslararası görevlendirmeler, yabancı şirketlerin ülkemizdeki veya Türk firmaların farklı coğrafyalardaki yatırımlarını yönetmek, denetlemek, başta finans ve pazarlama faaliyetlerini uygulayabilmek için sıklıkla başvurulan ancak beraberinde de bir çok ilave unsurları barındıran bir çalışma tekniğidir. Bu, uluslararası pandemiyi körüklüyor.

Bu tarz görevlendirmeler; kurumlar vergisi etkisinden bireysel gelir vergisi ve bordrolama sürecine, finansal sonuçlarından çalışma izinlerine, yetenek yönetiminden ek menfaatlere, bilgi güvenliğinden teknolojik etkisine kadar pek çok alanda filizlenen varlığı ile tüm uluslararası firmaların ve çalışanların ilave olarak düşünmesi gereken süreçleri beraberinde getirmektedir.

Güncel dünyamıza baktığımızda pandeminin bu tarz görevlendirmelerdeki geleceği de farklılaştırdığını gözlemlemekteyim. Özellikle uzaktan çalışmanın hayatımıza son yıllarda yoğun olarak girmesi ve pandeminin de bu çalışma tarzını daha da etkin bir şekilde nüfus ettirdiği gerçeğini de kabul etmemiz gerekmektedir. Uzaktan çalışma yeni bir konu değil, daha önce sadece belirli şirketler için bir uygulamaydı. Şimdi ise iş gücünün sanallaştırılması, neredeyse her kuruluşu etkilemektedir.

Pandemi sebebiyle yurtdışında normal şartlar altında geçici görevlendirme ya da daimi çalışma sürecinde olması gerekirken gerek sınırların tam olarak açılmaması gerekse de kişisel sebepler ile ülkemizde kalan çalışanların gelir vergisi açısından durumu;

Gerçek kişi bir mükellefin vergilendirilmesinin doğru olarak yapılabilmesi için ilk ve temel unsur, kişinin mükellefiyetini belirlemektir. Diğer bir ifade ile gerçek kişinin hangi ülkede tam mükellef hangi ülkede dar mükellef olduğunun tespiti, ilk aşamada çok önemlidir.

Genel itibari ile bir ülkenin tam mükellefi kabul edilen kişiler, yasal olarak dünya üzerinde elde ettikleri gelirlerinin tamamını bu ülkede beyan etmek ve bu gelirleri üzerinden tam mükellef kabul edildikleri ülkede vergilendirilmek durumundadırlar. Bir ülkenin dar mükellefi kabul edilen kişiler ise sadece dar mükellef kabul edilen ülke üzerinden elde etmiş oldukları gelirleri adına bu ülkede vergilendirilmektedirler.

Mükellefiyeti belirleyen unsurlar, ülkelerin ulusal kanunları doğrultusunda değişiklik gösterse de tam veya dar mükellefiyet tesisine göre hangi gelirlerin vergiye tabi olduğu ülkeler arasında özdeşlik göstermektedir.

Türkiye’deki 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda mükellefiyetin tesisi 3. ve 4. maddeler içerisinde açıklanmaktadır.

Hükümet ya da merkezi Türkiye’de bulunan teşebbüsler tarafından yurt dışına çalışmak üzere atanan Türk vatandaşları, bu gibilerden çalıştıkları ülkelerde vergilemeye tabi tutulmuş kazançları olanlar, bir daha Türkiye’de kazançlarını beyan etmezler.

Ülkelerin bölgesel kanunlarının yanı sıra bir de ülkeler arasında çifte vergilendirmeyi önleyebilmek amacıyla imzalanmış olan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları mevcuttur. Bir kişinin aralarında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması imzalanmış olan bir ülkeden diğerine atanması durumunda ve birden fazla ülkede tam mükellef sayılması durumunda hangi ülkede tam mükellef hangi ülkede dar mükellef sayılabileceğine dair çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının 4. maddesi olan “Mukim” hükümlerine bakılmaktadır. Türkiye’nin bugün itibari ile 85 ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması mevcuttur ve bu mukimlik tesisi, tüm çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları içerisinde yaklaşık aynı prensip ile açıklanmaktadır:

Bireyler, sadece daimi meskenlerinin oldukları ülkenin tam mükellefi olacaktırlar. Bireyin birden fazla ülkede daimi meskeni varsa hayati ve kişisel menfaatlerinin bulunduğu ülkenin mukimi sayılacaktır. Yukarıdaki hususlar mükellefiyet tayinine izin vermiyorsa kişi kalmayı adet edindiği evin bulunduğu ülkenin mükellefi kabul edilir, şayet bireyin her iki ülkede de kalmayı adet edindiği evi varsa ya da yoksa kişi vatandaşı olduğu ülkenin tam mükellefi sayılır, her iki ülkenin de vatandaşı ise ya da değilse mükellefiyet, antlaşmaya taraf olan ülkelerin resmi makamlarının karşılıklı olarak antlaşması ile tayin olunur.

Bu durumlar göz önüne alındığında Türkiye’den giden ve Türkiye’ye gelen kişilerin mükellefiyeti, sağlanan bilgiler doğrultusunda olacaktır.

Gerek yurtdışındaki mevzuatlara bakıldığında gerekse de gelir vergisi kanununa bakıldığında pandemi sebebiyle ülkemizde aileleri ile birlikte bulunan, ödemelerini yurtdışından alırken Türkiye’deki kalışı süreli takvim yılında altı ayı geçen gerek Türk vatandaşlarının gerekse de yabancı kişilerin Türkiye’de yıllık gelir vergisi beyannamesi ile yükümlülüklerini yerine getirmesi beklenmektedir.

Bu duruma karşı dünya seferber olmuş, aşı üretmeye ve pandemi salgınını önlemeye çalışıyor. Anlaşıyor ki üretilen aşılar salgını önleyemez ise dünya politikacıları, yeni yol haritaları belirlemek zorunda. Bunu da küresel dünya uzlaşmak ve ortak politikalar üretmek zorunda.

Bakmadan Geçme