ÖZDERE GÜNLÜĞÜ-5

Pazarcıların iletişimi / 26 Haziran Cumartesi Düziçi Köy Enstitüsü mezunu öğretmenimiz var. Çerez satıyor. Oldukça kısa...

Pazarcıların iletişimi / 26 Haziran Cumartesi Düziçi Köy Enstitüsü mezunu öğretmenimiz var. Çerez satıyor. Oldukça kısa boylu. Çalışkan. Bu hafta yoktu! Merak ettik eşimle. Yan pazarcı komşusuna sorduk. Trafik kazası geçirmiş. Beyin sarsıntısı yaşamış. Yoğun bakıma almışlar. Kısa süre sonra normal bölüme geçmiş. “Ama bir daha pazara gelemez” dedi. Çok ayrıntılı bilgi sahibiydi. Mutlu oldum. İletişimsizliğin canavarlaşıp toplumu kötürümleştirdiği bir devirde…

EBT’ler düzeltildi! / 27 Haziran Pazar Sendikam Eğitim-Sen’in 20 yıldır editörlüğünü yaptığım Eğitim Bilim Toplum adlı hakemli dergileri, kargoyla cuma günü geldi. Toplam dört sayı. Akademisyenlerin bilimsel makalelerini yayınlıyoruz. Titiz bir süreç yaşanıyor çünkü akademik yükseltmede kullanılıyor EBT. Makalelerin asıllarına satır satır bakarak düzeltmelerini yaptım. Hafta başında basım için göndereceğim. Yayın işleri tatilde sürüyor.

Lokma nasip olmadı daha! / 29 Haziran Salı Bir ay oldu geleli ama lokma daha nasip olmadı! Ya biz denk gelmedik ya da döktüren yok! Burada tadı başka oluyor. Önceleri “Lokmacı Teyzeler” olurdu. Lokma döktürmek isteyen evlere gider, lokma dökerlerdi ücreti karşılığında. Şimdi iş motorize olmuş. Karavanı şirin mi şirin bir lokma döküm aracına çevirmişler. Özdere’nin meydanına düzen kuruluyor. Gelen geçen, yayan ya da araçlı fark etmeden lokmadan nasibini alıyor. Hayır sahibine “Allah kabul etsin!” demeyi yer yer unutsalar da.

Ödemiş’te…/ 30 Haziran Çarşamba Doğduğum yer. Lise bitinceye kadar nefesim nefesine karışmış kentim. Her sokağında yılların anıları saklı durur hep! Ben arzuladıkça başını kaldırıp esir alır ruhumu. Genceltir beni. Memleketim!

Birgi Sessiz, dingin ve derin bir yalnızlık hissi veren belde. Ulu Camii, türbe, konaklar, hamamlar… Dut ağacı altında koruk suyunun tadına varmak, serinleticiliğini hissetmek. Sağlı-sollu çam ağaçlarının arasından törensel yürüyüş. Musalla taşında bir mevta, salına yapışmış cemaat. Çeneden gayrı sermayesi kalmamış 70’lik, 80’lik, 90’lık Birgili dedelerin Ulu Camii avlusunda namaz saatini bekleyişleri. Dallarda cevizler, şeftaliler, erikler. Yediveren asmanın an be an irileşen koyu yeşil korukları, yapraklarının arkasına saklanmış. Dutlar hafif rüzgarda tutunamıyor dallarda, düşüveriyor yerlere. Birgi Çayı kurumuş. Mahzun, üzgün, dertli. Gerçi Birgi Beldesi Sulama Kooperatifi, su israfını engelleyecek yatırımı tamamladı, hizmete açıldı. Çakırağa Konağı, hep restore ediliyor. Bilmem kaçıncı kez. Kapı, olmuş bir duvar. 35 yıl önceki hamam yenileyin restore edilmeye başlanmış. Hep geriden, hep geriden bizde işler. Çay köprüyü bölmeden önlem alınmaz nedense!

Hurşit Kebap Bir yıldır hasretim. Doya doya, burnumu batıra batıra yedim/k. 1.5 porsiyon yemezsem aklım kalıyor. Közlenmiş, yağa bulanmış bol yeşil biber yanında. Kayrak kayrak etli domatiler hafif yumuşamış. Yanında kendi imalatları ayran. Çatalı bırakıp elimle daldığım çok oldu. Bu tadı hiç unut(a)mam! “Coğrafi İşaret” alındı da Ödemiş’e ait olduğu belgelendi sonunda. Başta Başkan Rıfat Eriş olmak üzere Ödemiş Ticaret Odası’na buradan verdikleri emek için teşekkürler, sevgiler, saygılar…

Nohut mayalı ekmek İlle de nohut mayasından olacak. Onun mis gibi kokusu, burnumun direğini sızlatır. Yüreğimi pır pır eder. Tadı bambaşkadır. Çocukluğum, anamın yumuk yumuk akça pakça elleri, gök mavisi capcanlı gözleri, alnından dökülen burcu burcu terler gelir gözümün önüne. Telaşla neredeyse tavalardan taşmak üzere olan sininin üstüne dizip mahalle fırınına yetiştirişim canlanır. Bir de piştikten sonra kocaman bir dilimin üstüne ev yapımı bol tuzlu kopkoyu kırmızı salça sürüp pırasa ya da soğanla yiyişim hayat bulur. Nohut mayalı ekmekten her lokma yiyişim, hayatımı uzatır.

Otamış Halkın Bakkalı Sosyal Ekonomi’nin başat kurumlarından kooperatiflerin ürünleri, Otamış Halkın Bakkalı’nda. Eski garajın mezbeleye dönüşmek üzere olan yolcu indirme-bindirme yerleri, düzenlenmiş. Pırıl pırıl bir tanzim satış merkezi olmuş. Sebze meyveyle daha da çeşitlenmeli. Her yeni oluşuma bir kulp bulup eleştirmeyi hüner bellemiş, olur olmaz saydıran büyük çoğunluğun mağlup edileceği yer olur dilerim. Kutlarım. Ödemiş’e geldikçe, uğrayacağımız yerlerin başında gelecek artık…

Çin’e dair / 1 Temmuz Perşembe Beş yıl önceki Çin gezimizden özetin özeti bir değerlendirmem: “Çin, kapitalist-sosyalist bir ülke(!): İlk başta, saçma gelebilir! Çin; hem kapitalist hem de sosyalist bir ülke. Özel girişim serbest. İster yabancıyla ortaklı biçiminde olsun, fark etmiyor. Devlet de aynı yolla devasa yatırımları gerçekleştiriyor. Ama toprak devletin. Tasarruf yetkisi yurttaşın, şirketlerin üzerinde değil. Tek tapusu var. Tüm yapılar –ev, daire, tarla, bahçe, fabrika…v.b.g- devletin. 50-70 yıllığına işletme, kullanma hakkı devrediliyor. Şimdilik bir sorun çıkmıyormuş. İleride ne olur, bilinmez!?” Günümüze gelelim. Ergin Yıldızoğlu, bugünkü yazısını şöyle bitirmiş:”ÇKP liderliğinin büyük başarısı, bugün, tekno-totaliter, şoven milliyetçi bir kapitalist emperyalist ülke resmi sunuyor.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ergin-yildizoglu/ckp-100-yasinda-1848778 Erişim:01.07.2021-17:32)

Yanılmadığımı görmek mutlu etti…

“Bir yürek yangını” hâlâ sürüyor / 2 Temmuz Cuma

“Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
Bir türkü çığlıkla ateşe düştü
Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
Bir türkü çığlıkla ateşe düştü

 

Kuytu bir köşede bir çiçek küstü
Döktü yaprağını boynunu büktü
Kuytu bir köşede bir çiçek küstü
Döktü yaprağını boynunu büktü

 

Şu Sivas’ın elinde sazım çalınmaz
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz
Şu Sivas’ın elinde sazım çalınmaz
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz

 

Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
Bilmez misin ki türküler yanmaz
Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
Bilmez misin ki türküler yanmaz

 

Günü gelir sanma hesap sorulmaz
Dayanır kapına Pir Sultan ölmez
Günü gelir sanma hesap sorulmaz
Dayanır kapına pir…”

 

2 Temmuz 1993, Sivas Katliamı. Edip Akbayram’ın “Türküler Yanmaz” adlı bestesi eşlik etsin bu acılı günümüzde. Bugünün bendeki en özlü tarifi şöyle: Sivas Katliamı, bir emperyalist projedir. Dinci ve ayrılıkçı güçlerin emperyalizmle koyun koyuna olduğu, Cumhuriyetimizi yıkmak isteyen bir projeydi. Türkiye tam bağımsız bir ülke oluncaya kadar da karşılarında duruşum(uz) sürecek…

Günde 100 Avro kazanmak Kadim bir aile dostumuzun ODTÜ mezunu biricik oğlu, Avrupa’da yüksek lisans yapıyor. Üniversite parasız. Giderleri için destekleyenler var. Arada bir kendi de çalışıyor. Bugün azıcık çalışmış. 100 Avro kazanmış. Benimle de paylaştılar sonucu. Mesajın ekinde şöyle bir not var: “Bugün çok keyifli. Az çalışmış. 100 Euro kazanmış. Emekli maaşımızın 3’te 1’i / 4’te 1’i. Sadece bir günde!? ‘Ağla Sevgili Yurdum-Alan Paton.” Şaşırdık kaldık eşimle. Lise yıllarını bile yurtdışında geçirmek istemesine niye şaşıyoruz bu gençlerimizin hâlâ?

Sürecek…

 

 

Bakmadan Geçme