Okullara atanan imamlar için “laikliğe aykırı değil” kararı
Cumhuriyet gazetesinden Mehmet Oflaz’ın haberine göre geçtiğimiz aylarda Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet arasındaki işbirliği ile...
Cumhuriyet gazetesinden Mehmet Oflaz’ın haberine göre geçtiğimiz aylarda Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet arasındaki işbirliği ile imzalanan “ÇEDES” protokolü ile İzmir’deki 842 okula “manevi danışman” adı altında Diyanet’e bağlı din adamları görevlendirilmiş, bu din adamlarına okullardaki öğrenciler için etkinlik düzenleme yetkisi verilmişti.
“Öğrencilere değerler eğitimi vermek” amacıyla atanan din adamları, büyük tepki çekmiş, Halkın Kurtuluş Partisi’nin içerisinde bulunan avukatlar konuyu yargıya taşımıştı.
“Laikliğe aykırı değildir” kararı
Avukatların haklarında suç duyurusunda bulunduğu il valileri, il milli eğitim müdürleri ve il müftülükleri hakkındaki dosyalar, Başsavcılık tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, dosyanın işleme konmamasına karar verdi.
Cumhuriyet gazetesinin ulaştığı kararda “Çocuklara ve gençlere milli, manevi ve ahlaki değerlerin benimsetilmesinde destek olmak amacıyla resmi kurum olan milli eğitim müdürlükleri ile müftülüklerin ortak çalışma yürütmesinin başlı başına Atatürk ilke ve inkılaplarına, laiklik ilkesine ve çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırılık teşkil etmeyeceği gerçeği dikkate alındığında; il valileri, il milli eğitim müdürleri ve il müftülerinin bu süreçte görevlerinin gereklerini aykırı hareket ettiklerine ve ihbar edilen diğer suçları işlediklerine ilişkin iddianın soyut ve genel nitelikte bulunduğu, somut bilgi ve belgeye dayanmadığı anlaşılmıştır” ifadelerine ver yerildi.
HKP Genel Sekreter Yardımcısı’ndan açıklama
HKP Genel Sekreter Yardımcısı Tacettin Çolak, konu hakkında yaptığı değerlendirmelerde laikliğin Anayasa’nın 174. maddesi tarafından korunduğunu söyledi; “Unvanlarının başında ‘Cumhuriyet’ olan savcılar bu olayda da maalesef cumhuriyetin savcısı gibi değil, siyasi iktidarın memuru gibi hareket etmiştir. Yaptığımız suç duyurusuna karşı verilen işleme konulmama kararının hiçbir yasal dayanağı yoktur.” dedi.
Formasyon eğitimi olmayan ve müftülük kadrosuna dahil imamların okullarda eğitim vermelerinin mümkün olmadığını, bunun Anayasa’ya ve yasalara açıkça aykırı olduğunu belirten Çolak, din derslerinin günümüzdekinin aksine geçmişte okullarda zorunlu olmadığını, belirtti; “Bu uygulama aynı zamanda, okullardaki din bilgisi öğretmenlerinin ‘manevi değer sahibi olmadıkları’, imamların, vaizlerin ve Kur’an kursu hocalarının ‘manevi değer sahibi oldukları’ gibi bir çelişkili durum yaratmaktadır. Bir anlamda din bilgisi öğretmenlerini yok sayma, aşağılama ve hakaret içermektedir. Diğer yandan bu protokollerin, okulda başka dine mensup öğrencilere karşı da (sayısından bağımsız olarak) ciddi bir manevi baskı oluşturacağı çok açıktır” ifadelerini kullandı.
Haber merkezi