ÖĞRENCİ ANDI…
Bildiğininiz gibi AKP hükümeti 2013 yılında PKK'lılarla sürdürülen 'açılım' sürecinde Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yıllından beri okullarda...
Bildiğininiz gibi AKP hükümeti; 2013 yılında PKK’lılarla sürdürülen “açılım” sürecinde Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yıllından beri okullarda okutulan “Türküm doğruyum, çalışkanım, İlkem küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, Yurdumu milletimi özümden çok sevmektir” diye devam öğrenci andının okullarda okutulmasına son vermiştir.
Türkiye Eğitim Öğretim ve Bilim Hizmetleri kolu Kamu Çalışanları Sendikası da bu konuyu Danıştay’a götürmüştür. Davalı idare yaptığı yazılı savunmada “ Demokratikleşme gereği andın ilköğretim çağındaki çocuklara okutulmasının uygun olmadığını, bu tür yeminlerin demokratik toplumlarda söz konusu olamayacağını” ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Danıştay 8. Dairesi de geçtiğimiz günlerde davayı kabul ederek andımızın okullarda yeniden okunmasının önünü açmıştır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı Danıştay kararına yürütmenin durdurulması istemli olarak itiraz emiştir.
Aynı dairenin 2009 yılında “andımızın ırkçı söylemler içerdiği” gerekçesi ile açılan bir davayı oy birliği ile reddettiği bilinmektedir. O kararında Danıştay “Türk kelimesinin bir ırkı değil, Türkiye’nin sınırları içinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları, herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olduğunu” vurgulamış, iddia sahiplerine ders vermiştir.
Anlaşılıyor ki biz hala Türk sözcüğünün neyi ifade ettiğini anlamamışız. İşin üzücü tarafı ülkeyi yöneten bazı devlet büyüklerinin de bunu anlamamış olmalarıdır. Danıştay 8. Dairesinin Türk sözcüğünü açıklayan tanımı çok açıktır. Bunun anlaşılamayacak bir tarafı yoktur. Mustafa Kemal Atatürk de birçok konuşmasında Türk sözcüğünün ırkçı bir söylem olmadığını, “misak-ı milli sınırları içinde yaşayan halka Türk milleti denir” diyerek anlatmaya çalışmıştır.
Yaşadığımız yüzyılda ırkçılık elbette savunulacak bir kavram değildir. İnsan hakları evrensel bildirgesine imza atmış, bunu meclisinde kabul ederek iç hukuk kuralı haline getirmiş bir ülkeye ırkçılık yakışmaz. Ama her milletin kendi birliğini, beraberliğini pekiştirmek, gençlerini aynı amaçlar doğrultusunda yetiştirmek için aldığı bazı önlemler olacaktır.
“Ben Türküm dersem bazı vatandaşlarımız da ben de kürdüm deme yarışına girer, ülke bütünlüğü bozulur” düşüncesi yanlıştır. Eskiden yapılan bazı yanlışlar düzeltilmiştir. Bir daha tekrarlanmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak herkes kendi kimliğini, inancını, düşüncesini özgürce ifade edebilmeli, demokratik haklarını kimseye baskı yapmadan kullanabilmelidir. Dedelerimiz Kürt kardeşlerimizin dedeleri ile omuz omuza savaşarak bu ülkeyi emperyalist ülkelerin işgalinden kurtarmışlardır. Şimdi; dün birlikte kovduğumuz işgalci, emperyalist güçlerin oyunlarına gelerek birliğimiz, kardeşliğimiz bozulmamalıdır.