• Haberler
  • 'Öğrenci açıkta, veli çaresiz'

'Öğrenci açıkta, veli çaresiz'

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2 Haziran'da yaptığı Liselere Geçiş Sınavı yerleştirme tercih sonuçları açıklandı. 2018 Yılı Ortaöğretim...

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2 Haziran’da yaptığı Liselere Geçiş Sınavı yerleştirme tercih sonuçları açıklandı. 2018 Yılı Ortaöğretim Kurumlarına Yerleştirme tercihi yapan adayların yüzde 15’i imam hatip liselerine yerleştirilirken 33 bin aday da birinci tercihine kayıt hakkı kazandı. Liselere geçişte TEOG yerine gelen yeni sınav sisteminde tercihler, 13 Temmuz’da sona ermişti.

Merkezi yerleştirmede 127.283 öğrenci liseye yerleştirilirken yerel yerleştirme ile 798. 926 adrese dayalı kayıt sistemiyle öğrenci okullara yerleştirildi. Merkezi yerleştirme, merkezi sınavla öğrenci alan fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje uygulayan eğitim kurumları ile mesleki ve teknik Anadolu liselerinin Anadolu teknik programlarına tercihler doğrultusunda merkezi sınav puanı üstünlüğüne göre yapıldı.

“Sonuçlar hüsran, belirsizlik hakim”

Geçtiğimiz günlerde açıklanan Liselere Giriş Sınavı sonuçlarının veliler açısından tam bir hüsran olduğunu belirten Eğitim Sen Ödemiş İlçe Temsilcisi Tayfun Bengi, “Fen liseleri gibi sınavla girilen okullara giremeyen öğrenciler için ‘Eve en yakın okula gidecekler’ denildi fakat gördük ki sistem iyice içinden çıkılmaz hale gelmiş. Çok sayıda veli, ne yapacağını bilemez halde” dedi.

“Ortaöğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklik ve öğrencilerimizin karşı karşıya olduğu durumun kabul edilebilir hiçbir yönü yoktur. Pek çok gerekçe ile kaldırılan TEOG yerine getirilen bu yeni sistem; vaat edilen hiçbir hususu gerçekleştirememiş, aksine çocuklarımızın hayallerini, beklentilerini, geleceklerini olumsuz şekilde etkileyerek derin bir belirsizliğe sürüklemiştir. 30 Temmuz 2018 tarihinde açıklanan yerleştirme sonuçları ise tüm öğrenci ve velilerde kaygı, hoşnutsuzluk, belirsizlik oluşturmuştur. Açıklanan sonuçlar öğrencilerde ve velilerde tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır” şeklinde konuşan Bengi şunları kaydetti:

“Edindiğimiz bilgilere göre Anadolu liselerinin doluluk oranı % 95.1, mesleki ve teknik Anadolu liselerinin doluluk oranı % 55.5, Anadolu imam hatip liselerinin doluluk oranı % 52.3 olmuştur. Bu veriler, bize okullaşma politikasının yanlış olduğunu göstermektedir. Okullaşmayı siyasi iktidarın kendini yeniden üretebilmesinin aracı olarak kurgularsanız işte bugünkü tablo karşınıza çıkar.

“Sistem çok karışık”

Bakanlığın açıkladığı bilgilere göre yerel yerleştirme sonucunda yerleşmeyen öğrenci sayısı 91.687’dir. Bu sayıya 4. ve 5. tercihine yerleşen 92.010 öğrenci de eklendiğinde öncelikle tercih ettiği lisede okuma şansını baştan kaybetmiş 183.697 öğrenciden bahsetmek mümkündür. Bunların 21.070 tanesi, boş kalan Anadolu liselerine yerleşse dahi geriye 162.627 öğrenci kalmaktadır. Öncelikle hiç yerleşemeyen 91.687 öğrenci, ‘Nakil ve Yerleştirme Komisyonu’ tarafından tercihleri dahi alınmadan boş kontenjanlara yerleştirilecektir. Öğrencilerin isteğini ve iradesini yok sayarak yapılacak olan bu yerleştirme, çocuk haklarına da insan haklarına da aykırıdır.

Yerleştirme sonuçları dikkatle incelendiğinde ortaya çıkan bir diğer sonuç ise ‘merkezi yerleştirme’ ile yerleşen 127.480 öğrencinin toplam merkezi yerleştirme tercihi yapan 437.070 öğrenciye olan oranının % 29.1 olmasıdır. Diğer bir ifade ile merkezi olarak yerleşmek isteyen öğrencilerin %70.9’u, tercihlerinden birine yerleşememiştir. Bunlardan kaçı yerel yerleştirmede istediği bir okula yerleşmiş veya hiç yerleşememiştir? Bu konu ile ilgili MEB bir bilgi açıklamamıştır. Bu durumda bulunan 309.590 öğrencinin zorunlu olarak yerel yerleştirme tercihinde bulunduğu dikkate alındığında rakamların ne kadar yanıltıcı olabileceği gerçeği ile karşılaşmaktayız.

2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılı’nda 8. sınıfta okuyan toplam öğrenci sayısının MEB eski Bakanı İsmet Yılmaz tarafından ortalama 1.180.000 olarak açıklandığı ve yerel yerleştirmeye toplam 1.017.891 öğrenci başvurduğu dikkate alındığında başvuru yapmayan 162.109 öğrencinin büyük bir bölümünün tercihinin baştan özel okullar olduğu ortaya çıkmaktadır. Ortaöğretime geçiş sisteminde değişiklik tartışmalarının başından bu yana yapılan uyarılar maalesef doğru çıkmış ve yaratılan kaygı ve belirsizlik ortamı, özel okulların kontenjanlarının dolmasına hizmet etmiştir.

“İstenmeyen okula gönderilmemelidir”

MEB, yaşanan bunca soruna seyirci kalmamalı ve hızla adım atmalıdır. Öncelikle öğrencilerin tercihlerinin akademik eğitim almaktan yana olduğu gerçeğinden hareketle okulların kontenjanlarının artırılması sağlanmalıdır. ‘Yerleştirme Kılavuzu’ ile tercihe getirilen sayı ve okul türü sınırlandırılması kaldırılarak öğrencilere yeniden tercih hakkı verilmelidir. Tek bir öğrencinin bile istemediği bir okul türüne gitmesine izin verilmemelidir.

Yerleşemeyen veya yerleştiği okuldan başka bir okula geçmek isteyen öğrencilerin tercihlerini sağlıklı şekilde yapabilmeleri için okulların açık olan kontenjanları ilan edilmelidir. Öğrenci Nakil ve Yerleştirme Komisyonu tarafından 10-14 Eylül 2018 tarihleri arasında hiçbir ortaöğretim kurumuna yerleşememiş öğrencilerin başvuruları alınacaktır. Yayınlanan takvime göre bu başvuruların sonucunda yerleştirme işlemlerinin 16 Eylül 2018 tarihine kadar sonlandırılması gerekmektedir. Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği, başvuru ve yerleştirme işlemlerinin öğrencilerin tercihlerine göre yapılmasını düzenlerken Ortaöğretime Geçiş, Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu ise öğrencilerin tercih hakkını yok saymaktadır. Yönetmelik ile tanınan bir hakkın kılavuz ile sınırlandırılması, hukuken mümkün değildir. Aksi durumda öğrenciler kendilerinin değil, komisyonun tercih ettiği okullara yerleşmek zorunda kalacaklardır. Bu durum, eğitim hakkının engellenmesi anlamına gelir.

En önemlisi ise öğrencilerin ilgi, istek, tercih ve gereksinimlerini yok sayan bu Ortaöğretime Geçiş Sistemi uygulamasının derhal sonlandırılması ve her öğrencinin istediği okul türünde ve okulda eğitim almasına olanak sağlayacak bir sistemin inşası için tartışma başlatılmasıdır.

“Velilerimiz bize ulaşsın”

Ancak bu ağır sorunların altından MEB’e yapılan çağrılarla kalkılamayacağı da ortadadır. Yaşanan bu vahim durum ve öğrencilerimizin mağduriyeti; biz eğitim emekçilerine, öğrenci velilerine, eğitim alanında çalışma yürüten tüm kitle örgütlerine, derneklere, vakıflara ve diğer kesimlere ağır sorumluluklar yüklemektedir. Öncelikle yapılması gereken, yaşanan mağduriyetleri kayıt altına almak ve kamuoyunun bilgilendirilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tanık olduğunuz, size iletilen tüm soru ve sorunları bize iletin. Emin olun ki Eğitim Sen, sonuna dek bunların takipçisi olacaktır.

Yapılması gereken; tüm mağdurların ve yaşananlardan hoşnut olmayanların, itirazı olanların, ‘Başka bir dünya mümkün’ diyenlerin yan yana gelerek bu olumsuzluğa ‘Dur’ demesi ve çocuklarımızın çıkaramadığı ses olmasıdır. Çocuklarımızın düşleri ve umutları için sorumluluk bizdedir, hepimizdedir.”

Haber: Bilgehan SAKICI

Bakmadan Geçme