Ödemiş’te gazetecilik
Ödemiş’te gazetecilik, yıllardır tek sesliliğin kurbanı olmuş. *** Medyanın önde gelen isimleri, ‘haklı olarak’ ayakta kalabilmek...
Ödemiş’te gazetecilik, yıllardır tek sesliliğin kurbanı olmuş.
***
Medyanın önde gelen isimleri, ‘haklı olarak’ ayakta kalabilmek adına bazı güçlü kurum ve kuruluşlarla ticari anlaşmalar yaparak bu kurum ve kuruluşların gölgesi altında kalmış. Bu gölge, zamanla Ödemiş’teki medya sektörünü sıradan insanların, kurumların ve kuruluşların gözünde değersizleştirmiş. Ödemiş’in usta gazetecileri, bu konuları sorgulamamış olacak ki bu dümen hala böyle yürütülmeye çalışılıyor. Yeni neslin gazetecileri yani biz, bu işin okulunu okuyup akademik donanımla bezenmiş dahi olsak sahada mutlaka alaylı da olsa bu mecranın içinde yıllardır habercilik yapan gazeteci büyüklerimizle bir araya gelmek istiyoruz. Bu işin akademik boyutu bir yana gazetecilik gerçeğinin kanunu, ne yazık ki okulda değil sahada yazılıyor.
***
Buraya kadar her şey çok hoş. Orada burada beni ve benim gibi genç meslek çalışanlarını yaşımız dolayısıyla kıt aklınca ezmeye çalışanları bir kenara bırakıyorum ama Ödemiş’te birbirinden farklı basın kurumları artmasına karşın gazeteciler arasındaki köprü henüz daha kurulabilmiş değil. İşimiz hız, işimiz ilk olmak dahi olsa bunu birinin üstüne basa basa yapmak yerine gerçekleri fark koyarak yazmak hususunda kararlıyım. Bu şehirde ve bu sektörde yarım asırdır sistemde olan büyüklerimi en azından deneyim kısmı ile geçemeyeceğimin farkındayım ama deneyimleri hırsa bürünenlere genç ve yeni nesil gazeteciler olarak fark atıyoruz. Bu gerçek yadsınamaz. Üstelik gazeteci olmak; bütünüyle insan olmaktan, empati kurmaktan, sempatik olmaktan, her kademeye hitap edebilmekten, dinlemekten, iyi bir yazım dilinden, iyi bir konuşma yeteneğinden geçiyor. Yani az önce de belirttiğim gibi gazetecinin asli işi olan haber, tek başına ne yazık ki yetersiz kalıyor. Bir gazetecinin en büyük silahı; kalemi ve insaniyetidir. Çevreye karşı duyarlı her gazeteci, toplumun her kesiminde mutlaka yer bulur kendine. Gazeteciyi resmetmek çok kolay değildir fakat her şeyi tek bir açıdan resmeden gazeteciyi resmetmek, o inanın çok basit.
***
Zamanla bu tekelleşmeye, tek düze haberciliğe, tek sesliliğe olan karşı duruşum Ödemiş’in farklı kesimlerince anlaşılmaya başladı. İyi ya da kötü eleştirilerle beraber kabuk değiştirmek adına sürekli yenilenmeye devam ediyorum. Genç olmak, cahil ve deneyimsiz olarak atfedilse de başta Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi tüm umudun gençlerde olduğunu unutmayan ve bunu daima dillendiren herkese saygım sonsuz. Bu dik başlı basın duruşuna belki ben son veremem ama bu duruşu törpülemek de benim en büyük mücadelemdir. Bağlı bulunduğum kurumu korumak zorundayım ama bu, kendi hayatımın gerçeklerini ve doğrularını asla değiştirmedi ki Ödemiş’in en iyi basın kurumunda çalıştığımı düşünüyorum çünkü olaylara daha serbest ve daha objektif yaklaşabilme imkanını bana sunuyor. Sadece yazılı değil, görüntülü olarak da kendimi ifade edebilme imkanı bulduğumdan, işte tam da bu sebepten insanlar da beni ve düşüncelerimi daha iyi analiz edebiliyor.
***
Gazetecilik, bir zanaattır. Kelimeleri ilmek ilmek işlemeyi, cümleleri sorup soruşturmayı gerektirir. Gazetecilik, fikir ustalığıdır ve o ustalığın her bir noktasında binlerce insanın vicdanı, haysiyeti, şerefi, onuru saklıdır. Öyle ona buna mal olacak meslek değildir gazetecilik. Dik duranların, eğilip bükülmeyenlerin işidir.
***
O yüzden böyle düşünemeyen herkes doğru dursun.
Yaşımız küçük, yolumuz da çok uzun ama çocuk değiliz.