ÖDEMİŞ BELEDİYE MECLİSİ
Geçtiğimiz yıl Eylül ayından bu yana yapılan tüm Ödemiş Belediye Meclisi toplantılarına katılırım. Eylül ayından bu...
Geçtiğimiz yıl Eylül ayından bu yana yapılan tüm Ödemiş Belediye Meclisi toplantılarına katılırım. Eylül ayından bu yana yapılan meclis toplantılarında görüşülen çok sayıda konunun gerçek hayata indirgendiğinde uygulanmadığına da bizzat şahidim.
***
Üstelik sanki bir meclis toplantısına hazırlanılmış gibi değil de arkadaş arkadaşa maç izlemek için buluşulmuş gibi bir hava esiyor toplantılarda; Ödemiş’i konuşmak için değil de karşıt görüşlerin fikrini aşağılamak için toplanılıyormuş gibi bir durum var.
***
Neye yarıyor bilmiyorum ama meclis toplantıları, başladığı saatten itibaren garip diyaloglarla geçiyor. Mesela son toplantıdan birkaç örnek vereceğim şimdi:
…
A: … Siz de oradaydınız.
B: …Kahvaltıya çağırdılar, sen de çağır seninkine de geleyim.
…
A: …Orada yaşayan insanlara sordum.
B: …O zaman ben nerede yaşıyorum? Uzayda mı yaşıyorum ben?
***
Bu diyaloglar sadece birer örnek, daha nicesi var.
Vallaha ben de şaşırıyorum artık ne yazacağımı.
Bu toplantılar, geçtiğimiz aylarda köşe yazımda lanetlediğim Ödemiş İtiraf II sayfasının insanlara bürünmüş halini simgeliyor gibi; dedikodular, birbirine kılıç çekmeler, birbirini aşağılamaya çalışan kelimeler, psikolojik şiddet… Konuşulması gerekenden çok birbirine kızgın insanların öfkesini kusmaya geldiği toplanma alanıdır Ödemiş Belediye Meclisi.
***
Herkes birbirine laf yetiştirirken Ödemiş’in en uzak mahallesinde neler oluyor, hangi insan ne acılar çekiyor, nerede ne çalışmalar yapılıyor, önümüzdeki süreçte hangi çalışmalara imza atılacak bilen yok. Ne yazık ki kurşun adres sormuyor toplantılarda.
***
Saatlerce süren laf dalaşının ardından toplantıdan çıktıktan sonra aklınızda enteresandır hiçbir şey kalmıyor. Güzel olanı değil de sürekli çirkin ve olumsuz olanı konuşan söylemlerle meclis üyeleri sürekli olarak yaraya tuz basıyor, kanatıyor.
***
Oysa hatırlatmak lazımdır ki sıradan bir vatandaş, o şahısları o koltuklara çirkin söylemlerle birbirlerini karalamak ve yaftalamak için oturtmadı. Bu memleketin insanları, o şahısları yaraya el ele merhem olsunlar diye seçti.
***
Bu ülkenin en ücra köşelerinden en saygın noktalarına kadar hiçbir yerde söylenen ile icraat ne yazık ki aynı değil ve inancım da şudur ki hiçbir vakit de aynı olmayacak. İcraat, söylemlerin hep bir adım hatta binlerce adım gerisinde kalacak. Saatlerce konuşulan o konuların meclis üyelerinin ses tellerini yormaktan başka kimseye bir faydası olmadığını hep birlikte seyrediyoruz ki bu yalnızca şu an bu şehri yöneten belediyenin suçu da asla değildir. Bu suç, el ele karar vermeye yemin etmiş, “Çorbada benim de bir tuzum olsun” demiş her bir şahsındır.
Boş, bitap, yorgun, çirkin ve saygısız kelimelerin karşısındaki ayna ne Bakkal Yusuf Amca, ne işçi Halime Teyze ne de benim ama yazıktır ki ceremesini hep Bakkal Yusuf Amcalar ve İşçi Halime Teyzeler çekecek.
***
Bazı vakit, herhangi bir meclis toplantısında bir ağabeyim ya da ablam yani meclis üyelerinden biri ayağa kalkıp da iki çift pürüzsüz ve naif kelime edince sevinir hale geldim. Anlatabiliyor muyum bilmiyorum ama iki mantıklı kelimeye özlem duyuyorum. Geri kalan tüm konuşmalardansa utanç duyuyorum.
***
Hiçbir parti grubunun, hiçbir üst düzey yöneticinin, hiçbir vatandaşın bu söylemlerle gelip geçen toplantılara layık olduğunu düşünmüyorum. Hatta geçenlerde bir organizasyon vesilesiyle denk geldiğimiz bir ilçe başkanımıza da aynen şunu dedim: “Yahu başkanım, siz hiç partinizi temsil eden meclis üyelerinin konuşmalarına, hitap şekillerine şahit oluyor musunuz? Bu konuyla alakalı hiç istişare yapıyor musunuz? Bu laçkalık nedir böyle?” Cevap, mesele cevap değil de mimiklerdi; o da ben de kalsın.
***
Evet, doğru. Burası uzay değil.
Burası, bu memleket, efe çocuklarının ayaklarının altında ezdiği düşman kanıyla, canını vatanına armağan eden Mehmetçiklerin kanıyla sulandı. Her bir yiğidin canıyla armağan ettiği memleket burası ve bu memleketin toprakları, yoktan var edildi.
Ve şimdi siz,
Varı yok etmek için saatlerce otu botu konuşuyorsunuz.