Nehir’le Esnafın Sesi / 'Liz'le Bismillah

Aylar önce, 'Yeni bir yıl ve yeni bir solukla birlikte, her şey hayal ederek başlar' diye...

Aylar önce, “Yeni bir yıl ve yeni bir solukla birlikte, her şey hayal ederek başlar” diye yola çıkılmıştı. Ve üstelik sadece hayal ederek nefes alması sağlanan ve ardından birçok profesyonel çalışanın da, üzerine taşlar koyarak yayına geçirdiğimiz TV9 İzmir televizyonunun ilk programlarından biri olan “ Nehir’le Esnafın Sesi”, elimizde mikrofon, dilimizde güzel kelamlarımız ile Ödemişin köklü işletmelerinden birine ziyarete çıktık.

Ödemişin yağmurlu ve gri havasında çekim ekibiyle birlikte Saraçoğlu Caddesi 51 numaraya doğru, biraz ıslanarak ve de yağmurun tadını çıkararak ilerliyoruz. Bu hafta, hemen hemen herkesin mağaza vitrininin önünden geçerken, hayranlıkla baktıkları birbirinden etkileyici ayakkabıların olduğu Liz Kundura’ya misafiriz.

Ve şimdi mağaza girişinin önündeyiz. Kapıda, bizi masmavi ve içi samimiyet dolu gözleri ile işletme sahibi Sayın Osman Toprakçı Bey karşıladı. İçeri buyur edişinden, üzerimizdekileri bir göz işareti ile aldırışına ve kimin nerede nasıl oturup rahatlıkla çekim öncesinde dinleneceğine kadar en ince ayrıntıyı, doğal akış gibi sunan biri ile karşı karşıya olduğum aşikârdı. Güzel bir çekim olması harici kaliteli bir sohbette geçireceğimizin farkındaydım artık.

Arkadaşlarım Televizyon çekimi için ekipmanları ile birlikte hazırlanırken, mağazayı anlamak ve ruhunu hissetmek için ürünlerin arasında dolaşmaya çıktım. Kadın ayakkabısı, erkek ve çocuk ayakkabıları olması yanı sıra dikkatimi çeken şey ilk olarak neden LİZ adı ve nasıl olmuş da Ödemiş için markalaşmıştı.

Kameranın önüne geçmeden önce son rötuşlar yapılıyor. Kameraman arkadaşım, vizöründen baktığında benim saçım ya da misafir olduğumuz Osman Beyin kazak yakasından, seslerimizin tınısına kadar artık arkadaşıma aittik. Derken, yayın ekibi hazır, Osman bey hazır ve ben hazırım.

Ve kayıt;

Neden Liz?

Menekşe göz diyor, Elizabeth Taylor diyor o mavi gözlerini biraz kısarak. Ve sonrasında da bayan ayakkabısı ağırlıklıydı o yıllar diyor. 1977 yılında ilk açtığımda diye de ekliyor.

İlk meslek mi? Babadan oğula geçen bir mağaza kültürü mü diye sorduğumda da,

40 yıl öncesinde genç bir matbaacı iken, yenilikçi ve girişimcilik ruhu ile ayakkabı sektörüne geçtiğini ve o yıllarda daha birçok insanın ortopedi ayakkabıdan bihaberken bunu Ödemiş kadınına bir 10 yıl kazandırdığının haklı gururu vardı cevabında.

Ve sonrasında çocuk ve erkek ayakkabısında da aynı farkındalığı yaşatmış olması da sanırım Ödemiş halkı için 40 yıllık Liz Kunduranın değerli kalışında büyük etkendi.

40 yıl içinde yenilenerek, gelişerek, Liz Kundura adı altında markalaşarak günümüze kadar gelen mağazada her an bir muhatap bulabiliyorsunuz.

Günümüzde ürün gamı fazla olan işletmelerin, ürünleri ile ilgili takibi ve sürekliliği çok da kolay olmuyor. Hele hele aksilik durumunda firmada muhatap bulmak da bile sıkıntı yaşadığımız çok olmuştur.

Ödemişte söz, nişan, düğün ayakkabılarında yıllarca marka olan ve bunu kendisine hatırlattığımda bütün naifliği ile gülümseyerek anlatan Osman Bey’den aldığım şu dur ki, işinde titiz, takip eden, yenilikçi, markalaşan, işinin başında olan herkes yıllara işte bu şekilde mukavemet gösterir.

Osman Beyin kendi gibi kibar, saygılı bir evladı ile ve de kucağında çocuğu ile duran genç kızımızın kim olduğunu sorduğumda da torunum sayın bebeği diyen ve sadece çalışanına değil onun ailesine de büyüklük yapan birinin mağazasındaydık anlaşılan.

Çok zor günlerden geçtiğimiz şu günlerde, biraz umut biraz sıcaklık ama en çok da kararlılık gördüğüm Osman beyle daha nice nice konulara değindim. Hepsi ve daha detayı TV9 İzmir’ de

Bir gün sizin de kapınızı çalabilirim…

Bakmadan Geçme