Ne yazık ki çocuklarımız aç kalacak!

Belki de dünya tarihinin en önemli icatlarından birisi olan ve hayatımızı değiştiren internetin doğuşu, dünya ile...

Belki de dünya tarihinin en önemli icatlarından birisi olan ve hayatımızı değiştiren internetin doğuşu, dünya ile birlikte bizim şahitlik ettiğimiz bir dönemine denk geldi.

Sadece yeni icatlar değil, aynı zamanda halihazırda var olan aygıtların ya da yöntemlerin de evrim geçirip bambaşka bir boyuta geldiği dönem, bizim bu yaşadığımız dönem.

Görünen o ki eski kuşak ile yeni kuşağın aralarındaki tek iletişim unsuru biz olduk.

Yaşlı dünyamız, bundan sonra daha ne kadar yaşayacak bilemeyiz ama kıyamete henüz daha var ise bizim jenerasyonumuza tarihi bir görev düşüyor demektir.

Binlerce yıllık bir insanlığın, medeniyetlerin kazanımlarını, birikimini bizden sonraki çağa yani yeni dünyanın ilk insanları olan çocuklarımıza aktarmak.

Korkutucu bir tablo çiziyor olabilirim. Bunun sebebi, var olan tablonun ürkütücü olması.

“Yok yahu, çok da abartmayalım” diyenlere el yazısını hatırlatmak istiyorum. Sizce kaç yıl daha ömrü kaldı el yazısının? İnsanların bilgisayar ve türevlerini kullanmaktan yazı yazma özelliğini gitgide daha az kullandığını, bir süre sonra artık el yazısı yazmanın şimdilerde daktiloda yazı yazmak gibi demode olacağını hayal edebiliyor musunuz? En son ne zaman el yazısı bir tam sayfa yazdığınızı sorsam mesela? Ya da ne sıklıkta el yazısı yazdığınızı?

Tekrarlıyorum.

Uzun yaşayanlarımız, dünyanın bambaşka bir haline tanıklık edecekler. Çocuklarımızın büyüdüğü zamanki dünya, çok tuhaf bir yer olacak. Evet, bir kısmımız o zamanları görebilecek. Ya da görmek zorunda kalacak mı demeliyim?

Düşünün, 50’li, 60’lı anne-babaların 70’li 80’li çocuklarıyız. Ve 50-60’larda doğup büyümüş anne-babalarından öğrendikleriyle yetişen bir jenerasyon olarak robot çağında yaşayacak çocukları yetiştirme vazifesi bize düşüyor.

Tablo bu kadar karmaşık iken sadece kodlama öğreterek bu görevden kurtulabilmemiz mümkün mü? Bence değil…

Saniyede on binlerce satır kodu otomatik olarak üretebilen bilgisayarların karşısında çocuğumuz “Ama bir dakika, ben kodlama biliyorum!” diyerek yırtabilecek mi?

Çocukları bu yeni çağa hazırlamanın belki de en iyi yolu, onları robotlaştırmaktan değil, daha çok insanlaştırmaktan geçiyordur, ne dersiniz?

Alibaba.com kurucusu Jack Ma diyor ki;

“Robotların hakim olacağı dünyaya doğru ilerlerken eğitim sistemimizi kökten değiştirmeli ve çocuklarımıza robotların hiçbir zaman öğrenemeyeceği sporu, sanatı, müziği öğretmeliyiz.”

Bu arada bir ek bilgi; robotların 2030’da 800 milyon insanı işinden etmiş olacağı öngörülüyor.

Çocuklarımıza adil ve ahlaklı olma duygusunu aşılamalı, adil olabilme kavramını öğretmemiz gerekiyor. Adalet duygusu çok güçlü, taraflardan birisi kendisi bile olsa adil olmaktan zerre şaşmayan bir birey, gelecekte ne kendisine, ne karşısındakine ne de bir başkasına haksızlığa asla izin vermeyecektir.

Çocuklara önce paylaşmayı, sonra da karşısındakini daha çok düşünmeyi öğretmeliyiz. Dünyanın kaynaklarının bu hızda tükendiği bir çağın devamında çocuklarımız, “Ortadaki bir ekmeğin ne kadarını kendime koparırım?” diye düşünürse aç kalacaklar çünkü paylaşabilirlerse doyacaklar.

Çocuklara yapay zekanın, robotların sorun çözme yöntemlerini yani yazılımsal döngülerini alt edebilecek şekilde pratik düşünme, kriz yönetimi ve sorun çözme özellikleri yüklemeliyiz. Farklı bakabilmeyi, beklenmedik çözümler üretebilmeyi, görünmeyeni görebilmeyi.

Çocuklara özgür düşünmeyi öğretmeliyiz. Özgür düşünmeyi gerektiren, ilham gerektiren, fikir gerektiren meslekleri robotlar asla alamayacaklar.

İçinde çok fazla insani özellik barındıran ve duygulara hitap etmeyi gerektiren liderliği öğretelim çocuklara. Liderlik vasfı, insana kalacak şimdi, 30 yıl sonra, 60 yıl sonra. Yüreklere hitap edebilen, harekete geçirebilen, ilham verebilen ve motive edebilen çocuklar ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olacaklar.

Sevmeyi, çok sevmeyi öğretelim. Ve sevgiyi öğretmenin tek yolu, dopdolu bir kalple sevgiye doyurmaktır. Yapay zeka, ne kadar ilerlerse ilerlesin yapay bir kalp hiçbir zaman üretilemeyecek. Cesaret, samimiyet, dürüstlük, vefa, şükür gibi kavramlar taklit edilemeyen ve sadece kalpte saklanabilen özellikler. Onlara bu özellikleri öğretelim, özümsetelim.

Yani özetle robotla yarışsın, robotun elinden işini almasını engellemeye çalışsın diye yetiştirdiğimiz çocuklar, eninde sonunda bu yarışı kaybedecek. Biz, o rekabete girmeyecek, o rekabetin çok çok üzerinde kalacak çocuklar yetiştirmenin yollarını aramaya devam edelim.

Bakmadan Geçme