Münazara

Ortaokul ya da lise öğrenimi görmüş olanlar bilirler. 'münazara' edebiyat dersinin konuşma konularından biridir. İki grup...

Ortaokul ya da lise öğrenimi görmüş olanlar bilirler. “münazara” edebiyat dersinin konuşma konularından biridir.

İki grup oluşturulur. Gruplar dörder ya da beşer kişi olarak belirlenir. Her grubun bir sözcüsü vardır. Konuşmayı yöneten kişi sırasıyla her grubun konuşmacısına söz verir. Konuşmacı kendisine verilen süreyi kullanır.

“Yoğurt ak mıdır, kara mıdır?”

“Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?”

“Yaşamında mutlu olmak için para mı gereklidir, yoksa ağlık mı?”

Bazen birbirine eşdeğer bazen de birbiriyle çelişen tezleri grupların tartışması ve dinleyen/ izleyenlere de kabul ettirmesi beklenir.

Münazarada aslolan şey konuşmacıların konuşma gücüdür. Güçlü konuşan, karşı gruba iyi yanıt veren konuşmacıların bulunduğu grup başarılı sayılır.

Güçlü bir konuşma için, yahut izleyenleri ikna etmek için her zaman doğruya, iyiye ve güzele ihtiyaç yoktur. Kısaca konuşmanı etik ve insani değerlere uyup uymaması pek de önemli değildir. Başarılı konuşma için her şey kullanılabilir.

Neden mi yazıyorum tüm bunları? Anlatayım. Üç beş akşamdır televizyondaki tartışma programlarına bakıyorum. Her konuşmacı tam bir münazaracı öğrenci havasında yazık ki “ ben çok konuşayım. “

“Onlar ne derse desinler.”

“Ben hiç dinlemeyeyim.”

“ O ne derse desin ben bildiğimi okurum”

Yetişkin olanların genç ve çocuklara örnek olması beklenmez mi?

İnsan bunlara bakıp şöyle iç geçirir.

“insan bunlardan birbiriyle iletişim nasıl kuramaz. Ancak bunu öğrenir.”

Son söz olarak diyelim ki her şeyin olduğu gibi dinleme ve konuşmanın da kuralları vardır. Özellikle yetişkinlerin bu kurallara uyması önemlidir. Neden? Bu ikisi insanın yahut insan topluluğunun medeniyet göstergesidir.

Sevgi, umut ve dostlukla.

Bakmadan Geçme