MODERN CEZAEVİNİN İLKEL KANALİZASYONU

1 Mart 2017 tarihli Küçükmenderes Gazetesi'nde yayınlanan Kaymakçı T Tipi Cezaevi'yle ilgili haberi okudunuz mu bilmiyorum....

1 Mart 2017 tarihli Küçükmenderes Gazetesi’nde yayınlanan Kaymakçı T Tipi Cezaevi’yle ilgili haberi okudunuz mu bilmiyorum. Haberde : “Cezaevinin atıkları dereye akıyor” diyordu. Doğru bir haber bu. Neredeyse altı aya varan bir süredir cezaevinin atık suları bu derede beş inçlik su gibi akmaktadır. Yağmur sularıyla Küçük Menderes Nehri’ne karışmış denize akıp gitmektedir. Bu cezaevinin atık suları altı aydır çevreyi kirletmektedir. Kaymakçılılar bu atık suyla altı aydır cezalandırılmaktadır.

Bu tespitten sonra sormak istiyorum: Kim ya da kimler neden göz yumuyor bu duruma? Kaymakçılılar bu cezayı hak ediyor mu? Altı aylık bu süre içinde akan bu atık suyu gören, duyan, bilen bir yetkili yok mu? Daha ne kadar süre akacak bu cezaevinin atık suları bu dereye? Çevreye bu kadar duyarsızlık olur mu?

Bir vatandaş evinin atık sularını açık alana salıverse başına gelecekleri biliyorsunuz. Vatandaşa yasalar işliyorsa bu kuruma neden işlemiyor? Bu kurumun dokunulmazlığı mı var?

Modern bir cezaevi yapmışsın, kanalizasyonu neden ilkel? Alt yapısını yapmadan bu modern cezaevini buraya neden yaptınız?

Dilerim bu haber yetkilileri harekete geçirir. Kısa sürede bir çözüm bulunur.

Bir yerel gazete olarak, Kaymakçı’ya yaşatılan bu utanç verici durumu haberleştirdiği için Kaymakçılılar adına gazetemiz Küçükmenderes’i kutluyorum.

Yerel gazeteler kendisine servis edilen haberleri değil de gerçek haberler verdikçe okuyucunun nezdinde değer kazanır. Masa başında haber yapmakla bir yere varılmaz. Haber gerçek olmalıdır. Birilerinin keyfi için haber yapılırsa gazete güvenirliğini kaybeder. Onun içindir ki, Küçükmenderes Gazetesi yerelde en çok okunan gazetedir. Okuyucu Küçükmenderes Gazetesi’nin hakkını veriyor.

Gazeteler her zaman tarafsız, hakkın yanında, halkın yanında olmalıdır.

***

Kaymakçı beldeydi, mahalle oldu. Bir belediye başkanımız ve beş muhtarımız vardı. Şimdi bir muhtarımız kaldı. Büyük beldeler bir muhtarla yönetilebiliyorsa, yönetiliyor görünmekte, yapılan doğrudur. Bu iyi bir tasarruftur. Aynı tasarrufun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de yapılması gerekmez mi? Getirilmek istenen yeni anayasa taslağında milletvekili sayısı 550 iken neden 600 yapılmak isteniyor? 550 milletvekili şimdiye dek işlerimizi yürütüyordu. Hem meclisin işlevi azaltılırken vekil sayısı neden yükseltiliyor? Burada bir tezat yok mu? Vekil sayısı çoğaldıkça değişen ne olacaktır? Bütçemize getireceği artı masrafı gördükçe insanın içi yanıyor.

***

Cezaevi buraya yapılmadan önce bu alana bir yüksek okul yapılacağı söyleniyordu. Kaymakçı halkı bir yüksek okul beklerken cezaeviyle karşılaştı. Sayın Binali Yıldırım, Kaymakçı’nın fahri hemşerisi olarak bilinir. Nasıl oluyor benim aklım almadı ama olsun. Sayesinde yapılmış olabilir bu cezaevi buraya. Okul bekleyen Kaymakçılılar cezaeviyle yetinmek zorunda kaldı. Sayın Binali Yıldırım şimdi başbakan. Gerçi o, şimdilerde başbakanlığın kaldırılmasıyla meşgul ama yine de içinde bulunduğumuz bu kötü durumdan haberdar olsa, fahri hemşehrilerin çektiği sıkıntıyı duysa yardım elini uzatır diye düşünüyorum. Lütfen duyuralım.

Hani bir söz var: “Altı kaval, üstü şeşhane”. Birbirine uymayan parçalar için söylenir. Şimdi bu cezaevimiz aynı bu durumdadır. Cezaevinin modern yapısına uyum sağlamayan atık sularının dereye salıverilme durumu vardır. Bu modern cezaevi bir an önce bu durumdan kurtarılmalıdır.

Kaymakçılılar yediğini ve yapılan iyiliği unutmaz, haksızlığa karşı da direnir. Haksızlık yapanlara eninde sonunda faturayı keser. Bu böyle biline.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme