Mayıs ve Ödemiş
Mayıs ayı, Ödemiş tarihi için önemli bir tarihtir. Mayıs ayında, Ödemiş için belki birçok önemli tarihi...
Mayıs ayı, Ödemiş tarihi için önemli bir tarihtir.
Mayıs ayında, Ödemiş için belki birçok önemli tarihi olay saklıdır belki ama ben, 15 Mayıs ile 31 Mayıs 1919 tarihleri üstünde durmak istiyorum.
15 Mayıs, İzmir’in işgal edildiği günün adıdır.
İşgalin hemen ardından İzmir’in doğusuna yani Ödemiş’e doğru ilerleyen Yunan askerlerinin İlkkurşun önlerinde durdurulduğu tarih ise 31 Mayıs’tır.
İşgal kuvvetleri, o zamanki adı Hacıilyas olan bugünkü İlkkurşun köyü önlerine kadar direniş görmeden ilerlemiştir.
15 Mayıs günü, gerçek adı Hasan Tahsin olan Osman Nevres adlı yurtseverin bireysel bir direnişi, 31 Mayıs gecesinde de örgütlü bir sivil direnişin ilk kurşunu havadaki sessizliği bozmuştur.
1888 yılında Selanik’te doğan Osman Nevres’in ilginç bir hayat hikayesi söz konusudur.
Wikipedia, Osman Nevres için ‘15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine Kordonboyu’ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan ulusal sembol kişi, yazar ve gazeteci” yazar.
Hasan Tahsin, ilköğretimine Selanik’te bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de eğitim aldığı Şemsi Efendi Okulu’nda başlamış, daha sonra Selanik Feyziye Mektebi’ni bitirmiş.
Tahsin, bu okulun ardından İttihat ve Terakki tarafından burslu olarak Paris Sorbonne Üniversitesi’nde siyasal bilimler öğrenimi görmüştür.
Siyasal yaşamı öğrencilik yıllarında başlayan Hasan Tahsin, öğrenim gördüğü sıralarda Trablusgarp’ı işgal eden İtalya’yı protesto etmek için Mısırlı öğrenci lideri Şeyh Dayef ile birlikte mitingler düzenlemiş.
Paris’te İttihat ve Terakki Fırkası’nda ve Teşkilat-ı Mahsusa’da Tahsin, İstanbul’a döndükten sonra Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz istihbarat teşkilatı adına çalışan Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirilmiş. Buxton kardeşlere Bükreş’te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin, 10 yıla mahkûm edilmiş.
1916 yılında Almanya’nın Balkanlara girmesi nedeniyle Romanya’dan salıverilmiş ve İstanbul’a dönmüş.
Yurda döndükten sonra verem tedavisi için İsviçre’ye gitmek zorunda kalınca tanınmamak için pasaportuna Hasan Tahsin’i yazdırmış ve daha sonra hep bu adı kullanmış. Hasan Tahsin adı, ‘Silah’ gazetesini çıkartan ve bu nedenle ‘Silahçı Hasan Tahsin’ olarak bilinen eski bir bahriye yüzbaşısının adı imiş.
Hasan Tahsin Teşkilat-ı Mahsusa’nın silahşörü olarak biliniyormuş.
1918’de İzmir’e yerleşerek ‘Hatıra’ isimli bir şirket kurup Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti’nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) gazetesini yayımlamaya başlamış.
Gazetedeki yazılarında da ‘Vatanperver Hasan Tahsin’ lakabını kullanmış.
Kaynakların belirttiğine göre Tahsin, yazdığı yazılarla Türkiye’de kadın haklarının savunuculuğunu da yapmış. Sosyalist fikirler ileri sürmüş…
İzmir’i Yunanlara teslim etmek istemeyenlerce “Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi” isimli bir dernek kurmuşlardı. 14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece binlerce İzmirli, eski Musevi mezarlığında (Maşatlık Meydanı) toplanmıştı. Bu esnada İngiliz, Fransız, Amerikan, İtalyan ve Yunan zırhlıları, İzmir Körfezi’nde bulunuyordu. Kalabalığa hitap eden önemli bir isim, o zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa’ydı. Belediye Başkanı’nın yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer önemli isim ise Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Hasan Tahsin’di. Halkı direnmeye çağırıyorlardı.
Tahsin, konuşmasında Paris Barış Konferansı kararlarını sert bir dille eleştiriyor, gazetede yazdığı gibi “Burayı Yunan’a vermeyeceğiz. Vermek isteyen kuvvetle paylaşacak kozumuz var” demiş.
‘Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi’ tarafından dağıtılan bildiride şu ifadeler var:
“…Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanı’ndadır. Oraya yüz binlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerle, yüz binlerle Maşatlık’a koş. Ve Milli Kurul’un buyruğuna uy”
“15 Mayıs 1919 sabahı saat yedi buçuk sıralarında Hasan Tahsin, Konak Meydanı Kordonboyu’nda koyu renkli takım elbisesi ile bekliyordu. Önce Yunan gemilerinden Patris ve Atronitos isimli gemiler Pasaport’a yanaştı ve bir grup Yunan Efzon Alayı, saat 08.55 sıralarında askeri gemiden inerek karaya çıktı. Bu esnada on binlerce yerli Rum, ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu’nu kaplamışlardı. Yürüyüş kolunun baş tarafı, kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti. Tahsin’in sesli bir şekilde ‘Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler’ diye söylendiği duyulmuş”
15 Mayıs nedeniyle hatırlatayım dedim.