Mahremiyet ihlali

İnsanların özelini, sırlarını öğrenmeye çalışmak gibi bize emanet edilen bir sırrı korumak ve saklamak yerine yaymak,...

İnsanların özelini, sırlarını öğrenmeye çalışmak gibi bize emanet edilen bir sırrı korumak ve saklamak yerine yaymak, ahlaki bir zaaftır.

Açık iletişimin yaygınlaştığı bu çağda mahremiyetin yani sırların muhafazası, ancak ketumların başaracağı bir hal gibi…

Evlatlarıyla bir araya gelen 70 yaşındaki bir anne, evlatlarına bir vasiyette bulunacağını söyler. Evlatlarının, “Aman anne! Allah geçinden versin! Öyle konuşma!” demelerine aldırmadan onları susturur ve: “Allah, ahir ömrümde yatağa düşürmesin! Eğer yatağa veya bir hastaneye düşersem hasta yatar halimin fotoğrafını çekip yediğinizi, içtiğinizi ve gezdiğinizi hep paylaştığınız sosyal hesaplarınızda sakın paylaşmayın! Tanımadığım kimselerin beni yatar halde görmelerini istemem.”

Bu annemize bu vasiyeti yaptıran sebeplerin ne olduğunu bilirsiniz. Bu mahremiyet hassasiyeti, Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatıma’yı aklıma getirdi.

Hz. Ebu Bekir’in hanımı Hz. Esma, ömrünün sonlarına yaklaşan Hz. Fatıma’ya kederli halinin sebebini sorunca Hz. Fatıma: “Ya Esma, beni kederlendiren, vefatımdan sonra üzerine konarak götürüleceğim tabutun şeklidir. Çünkü bu tabutlar, dümdüz tahtadan ibarettir. Bu düz tahtaya konan cenaze, bir kilim ile örtülse de mevtaya yapışan örtü, mevtanın vücudunu belli ediyor. Bakanlar cesedin iriliğini, ufaklığını anlıyorlar. Benim cesedimin de namahreme böyle görülmesini istemem. Kalbimi huzursuz eden budur” der.

Neticede tabutu kapalı yapılır ve gece defnedilir.

Mahremiyetin, sırların ve özelin en çok dikkat edilmesi gereken yer, eşler ve aile arasındadır.

Hz. Peygamber: “Kıyamet günü Allah katında en kötü insan, eşiyle sırları/mahremiyeti paylaştıktan sonra bunları ifşa eden/açığa çıkaran kimsedir.”[1] buyurur.

Vaktiyle biri eşinden boşayacağını söyleyince arkadaşları, bunun sebebini kendisine sorarlar. Ailenin sırlarına ve mahremiyete saygı duyan bu kişi:

“Eşimin kusurlarını ve sırlarının size nasıl söylerim?” der.

Bu meraklı arkadaşları eşini boşadıktan sonra onun ziyaretine gelerek:

“Şimdi söyle bakalım, niye boşandın eşinden? Kusuru neydi?” derler. O insan:

“Artık yabancı bir kadının kusurlarını/sırlarını size nasıl söyleyebilirim?” der.

Toplum olarak sırlara/mahremiyete ve özele karşı bu hassasiyete sahip olmak ve bunu nesillerimize aktarmakla yükümlüyüz.


[1]EbûDâvûd, Edeb 32.

Bakmadan Geçme