MAHMUT NEDİM YA DA DERTLEŞME
Bu yıl yaz dinlencesinde Kuşadası KUAKMER Kültür Merkezinde Tmolos Edebiyat bağlamında 1990 yılında başlayan dergiciliğimi konuklarıma...
Bu yıl yaz dinlencesinde Kuşadası KUAKMER Kültür Merkezinde Tmolos Edebiyat bağlamında 1990 yılında başlayan dergiciliğimi konuklarıma anlattım.
İzleyenler bilir, Eylül-Ekim 2018’de Tmolos Edebiyat 74. sayısıyla okuyucularını selamladı. Geçtiğimiz günlerde Ankara’da yayımlanan Patika Kültür Sanat Edebiyat Dergisi Yayın Kurulu üyesi Sayın İlkay Tuna arkadaşım eliyle ulaştı bana. 1991 yılından bu yana yayımı süren Patika 17 yılda 102. sayıya ulaşmayı başarmış. 100. Sayısında ana konu olarak Türkiye’deki edebiyat dergiciliği üzerine bu işe emek veren önemli kültür adamlarının görüşlerine yer verilmiş. Bunlardan biri Atilla Aşut, ki benim de uzun yıllar kalem oynattığım Kıyı dergisinin ağır toplarındandır. Onun konuya ilişkin bazı görüşlerini paylaşarak söze girelim.
“Bizdeki ekin/yazın dergilerinin baskı sayısı -birkaçı dışında- bin dolayındadır. Dergi alıcısı sınırlıdır. Buralara yazı ve şiir gönderenlerin bile düzenli dergi izleyicisi olmadığı biliniyor. Birçok yayıncı arkadaşımdan duymuşumdur: Kendilerine şiir yollayan kimi gençler, dergiyi izlemek yerine, ‘Şiirimin yayımlandığı sayıyı adresime postalayın’ diye not düşüyormuş mektuplarına.”
En uzun süreli -ki yedinci yılını yaşadığım- Tmolos Edebiyat yolculuğunda Sayın Aşut’un dile getirdiği konuyla sıkça karşılaştığımı söylemeliyim.
Türkiye’de 1891-1944 yılları arasında yayımlanan Servet-i Fünun ve halen yayımını sürdüren Varlık dergisi dışında uzun soluklu dergi adı saymak pek olası değil. Bunun nedenleri arasında yazın kadrosu ve içeriği kadar okur sayısını da düşündüğümüzde çok çarpıcı bir sonuçla karşılaşıyoruz. Dergi okuma oranı -ki bunu edebiyat dergisi olarak algılarsak- AB ülkelerinde yüzde 35 iken ülkemizde bu oran binde 2 olduğunu yine Aşut’un yazısından öğreniyoruz.
Burada konuyu Mahmut Nedim’e getirmenin tam sırası. Ödemiş’te Mahmut Nedim’i kimler tanıyor, desem yanıt galiba “hiç kimse” olacaktır. Oysa bu isim 1932 yılında Ödemiş’te yayımladığı “Yeni Ödemiş” dergisiyle bir döneme kaynaklık edecek dergisiyle aramızda yaşıyor. Ödemiş Ticaret Odası’nda genel sekreterlik yapan Mahmut Nedim gibi biz de 1990 yılında bir dergi çıkarmaya karar verdiğimizde yolumuz İzmir’de Tükelmat Matbaası’na düşmüştü. İşte o yıl damarlarıma giren dergicilik virüsü halen sürüyor. Aklıma Cemal Süreya’nın lafı geliyor ister istemez, “Her şair dergi çıkarmayı hayal eder.” Ne yaparsınız ki, o yıldan bu yana üç dergiyi koltuğuma kıstırdım, kusura bakmayın. Ama bu iş dışarıdan göründüğü kadar kolay olsaydı binde ikilik okura rağmen en az yüzde beşlik dergi yayımlanırdı. Aziz Nesin’in her üç kişiden beş kişisi şair dediği ülkemiz kültürel alandaki istatistikleriyle derin bir uçuruma yuvarlandığını görüyor musun ey okur?
Tmolos Edebiyat’ın ilk sayısı 2012 Nisan ayında dört sayfa ve siyah beyaz olarak çıktı. Şimdilerde 42 sayfalık bir içerikle okura ulaşıyor. İlk günlerden itibaren bana destek veren dostlarım sayesinde Tmolos hem yurtiçinde hem yurtdışında aranan ve okunan bir dergi olmayı başardı. Bu başarıda bana inanan ve güvenen yazar, şair ve esnaf dostlarıma çok teşekkür ederim.
Ancak bu yaz ortaya çıkan bir ekonomik kriz her şeyden önce kültüre darbe vurduğunu kabul etmeliyiz. Çünkü Tmolos gibi matbu dergiler internette yayımlanan dergilere göre daha masraflıdır. Önce matbaa gideri karşılanacak ardından abonelere derginin ulaştırılması için de en ucuz tarifeyi uygulayan PTT’nin kapısı aşındırılacaktır. Gerek matbaa gerek PTT giderleri benim gibi mütevazı bir bütçeyle yayınlanan dergiler için en ufak bir kriz dalgası tsunami etkisi yapacağını tahmin edebilirsiniz.
Bu yaşıma gelinceye kadar farklı pekçok görev üstlendim. Bunlardan biri de bilgisayar şirketinde müfettiş sıfatıyla yaptığım görevdi. 2001 yılında yaşanan krizde patrona yaptığım öneriyle ülke genelinde çalışan şirket elemanlarının İzmir’de iki gün hizmet içi eğitim almasını sağladık. O yılsonu şirket, kriz şöyle dursun, ciro hedeflerini aştı. Tmolos Edebiyat A’dan Z’ye benim eserim, ama ticari bir yayın değil. Her ne kadar bir şirket gibi kâr amacı gütmese de her sayıda daha çok okura iyi bir içerikle ulaşma hedefi olmasını doğal karşılamalıyız. Derginin yeni bir sayısını hazırlarken salt içerik değil aynı zamanda o sayıda hangi firma reklam verecek diye düşünmenin sıkıntısını yaşıyorum. Özellikle böyle kriz zamanları maalesef yerel firmalar ve esnaflarımız ilk olarak ya eleman çıkarıyor ya da reklam giderlerini kısmaya gidiyor.
Bu ülkenin kurucu lideri, büyük Atatürk savaş meydanlarında çadırında dinlenirken kitap okuyarak bu ülkeyi uygar dünyaya armağan etmişti. Nereden nereye geldik! Belediyemiz sağ olsun iki saatlik bir konser için 160 bin lirayı halkımızın bütçesinden çıkarıyor ama kentinin yüz akı biricik edebiyat dergisine beş kuruşluk desteği çok görüyor. Tmolos bugün Avustralya, ABD, Avrupa ve ülkemizin batısından doğusuna uzanan çizgide okurlarına ulaşıyor; Ödemişliye olduğu kadar yabancıya da Tmolos adını ezberletiyor.
Umarım bu şikâyetnamemi doğru değerlendirir; beni de Mahmut Nedim gibi tarihin tozlu raflarında unutmazsınız ey okurlarım ve destekçilerim!